Hükümetin Demokrasi veya Kürt açılımı, Genel Kurmaydan gelen bir açıklama ile farklı bir mecraya akacağa benziyor. Meclisteki üç partinin grup başkan vekilleri tarafından hemencicik alkışlandı ve herkes bu açıklamayı kendilerine destek olduğunu söyledi.
Şimdi siyasilerin asker karşısındaki tutumunu sergilemesi bakımından bu durumun manidar görülmesi gerekir. Hadi buna alıştık.
Diğer taraftan yıllardır anaları acıya boğan bir sorunu durduracağını ifade ederek halkta büyük bir beklenti yaratan iktidar partisi olarak, bu kirli savaş üzerinde itibar sağlayan bir kurumun başına atamış olduğun bu zatın açıklamasından kendine pay çıkaracaksın.
AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’ın yapmış olduğu açıklama iktidar partisi için bir utanç vesilesi olması gerekir. Çünkü bu açıklama hükümetin askerden bir çeşit icazet aldığının göstergesidir.
“Sivil iktidar icazet almaz, verir” anlayışını çöpe atmıştır.
Bu durumda gösteriyor ki, iktidar kendisine karşı çeşitli darbe hazırlıkları yapan ve bir e-muhtıra veren ordu karşısında halen kendini mahkum görmektedir.
Oysa yirmi beş yıldır süren bu kirli savaşta, bizzat Genel Kurmay tarafından yürütülen illegal yapılandırmalarla meselenin bu boyuta getirildiği unutulmamalıdır.
Yıllarca bölge halkına JİTEM, KONTRGERİLLA ve farklı oluşumlarla kan kusturanlar, köyleri boşaltanlar, ormanları ve ekinleri yakanların çözüm çalışmalarına sıcak bakmaları beklenmemelidir.
İçeriği tam olarak açıklanmayan bu çalışmaların, biran önce içeriğinin açıklanması gerekmektedir. Yoksa otuz Ağustos yaklaşırken Bilboardlarda “Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye” sloganlarıyla halkı sindirmeye yönelik propagandavari söylemler ayuka çıkacaktır.
Görev teslim alma merasimlerinde yeni kuvvet komutanların konuşmaları herkesin dikkatini çekmiştir. “terörün kökünü kazacağız”
Birileri çıkıp sormuyor. Yirmi beş yıldır ne yapmaya çalışıyordunuz. “Bir avuç eşkıyayla” neden baş edemediniz? Yoksa o bölgede işlediğiniz zulmün semeresini mi topluyorsunuz?
Çabuk gaza geldiklerini birilerin üst kademe komutanlara söylemesi gerekiyor. Bu ülkede her on yılda bir çaldıkları mızıkaları, bu halkın başına birçok belayı tebelleş etmiştir. Halk tam kendine geliyor. Silkiniyor tekrar ordu marşı çalıyor ve hadi on yıl yine geriye dön!
Bunların öğrenmeleri gereken çok şey var, onun için biran önce halkın arasına karışsınlar. Kahvehanelere tebdili kıyafet giyerek gidip çay içmeleri gerekiyor. Onlara neler kaybettirdiklerini öğrenmek için. Onlardan beyanat isteyenlerin hangi çıkar peşinde koştuklarına bakmaları gerekiyor. Evet ordu marşı sonrasında batan bir ekonomi.
Ey Genel Kurmay Başkanı çok değil üç gün önce MGK toplantısındaydın, orada söylediklerini mutlaka söylemişsin, neden muhalefetin iki liderinin gazına gelip bir açıklama yapma ihtiyacı duyuyorsun.
“Güçlü Ordu, Güçlü Türkiye” ile neyi kastediyorsunuz. Bu güçlü orduyu doğuda kendisinin yapamadığını illegal yapılandırmalarla kendi vatandaşını ortadan kaldırmak olarak mı okuyacağız? Dış düşmanımız olmadığına göre, bu güçlü orduyu sivil hükümetlere bir gözdağı olarak mı okuyacağız?
Nedense bu “Güçlü Ordu” sözü bana hep “Sindirilmiş Türkiye”yi hatırlatmaktadır.
Onun için Güçlü Demokrasi ve Güçlü İnsan Hakları ve ancak buna karşı saygılı bir ordu Türkiye’yi ileri taşıyacaktır.
Yorum Yap