1960'ların başlarından 2000'lere kadar, çekimini üstlendiği 300'ü aşkın filmle Türk sinema tarihinin 35 mm profesyonel formatta en fazla uzun metrajlı film çekmiş görüntü yönetmeni olarak adını bu mesleğin zirvesine altın harflerle yazdıran Çetin Gürtop, 4 Ocak 2009 Pazar günü İstanbul'da hayata gözlerini yumdu. 73 yaşında vefat eden Gürtop, uzun süreden beri siroz hastalığı tedavisi görüyordu.
Ki bu büyük ustayı Türk sinemasının kalelerinden Erler Film'de kamera asistanı olarak çalıştığım 1992-1993 yılları arasında şahsen tanıma fırsatı bulmuş, o bir yıl boyunca da dizinin dibinden ayrılmayarak kendisinden gerek Yeşilçam'ın ilginç tarihi, gerekse mesleğin püf noktalarına ilişkin pek çok önemli bilgi edinmiştim. Bende ?Çetin Baba?dan geriye kalan en güzel hatıra, bu sektörde çok az rastlanan kibarlığı ve yüzünden hiç eksilmeyen gülümsemesi oldu. Genç asistanları setlerde her vesileyle ezip hakaretlere boğmanın ?Ustalık Anayasası?nın ilk maddesi sayıldığı son derece yoz bir piyasada, benim gibi çömezlere bir gün bile sesini yükseltmeden ve onları asla hakir görmeden öğretmeye çalışırdı bildiklerini?
Mesleğe 1960 yılında Atıf Yılmaz'ın yönettiği ?Dolandırıcılar Şahı? adlı filmle başlayan Gürtop, aynı dönemde sinema sektörüne giren ünlü yapımcı ve yönetmen Türker İnanoğlu ile yaklaşık 45 yıl boyunca hiç kesintisiz sürüp giden, Yeşilçam'da eşine ender rastlanır nitelikte bir dostluğa da imza attı. İnanoğlu'nun şirketi Erler Film hesabına 150'nin üzerinde film çeken sanatçı, bunların en ünlülerinden biri konumundaki 1976 yapımı komedi klasiği ?Baş Belası? ile (Yönetmen: Atıf Yılmaz, Oyuncular: Gülşen Bubikoğlu, Robert Widmark, Sadri Alışık) 14'üncü Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde ?en iyi görüntü yönetmeni? ödülüne lâyık görülmüştü. Adının özdeşleştiği Erler Film'in yanısıra daha bir çok şirket ve yönetmenle çalışan Gürtop'un yalnızca Yeşilçam'da değil, aynı zamanda dünya sinema tarihinde de bir rekor sayılan kalabalık filmografisinin bazı popüler yapıtları şöyle: ?Gurbet Kuşları?, ?Keşanlı Ali Destanı?, ?Tahran Macerası?, ?Lekeli Melek?, ?Kara Murat: Fatih'in Fedaisi? ile başlayan bütün Kara Murat filmleri, ?Yumurcak Küçük Kovboy? ve diğer bütün Yumurcak filmleri, ?Vahşi Gelin?, ?Zübük?, ?Davaro?, ?Leyla ile Mecnun?, ?Hafız Yusuf Efendi?, ?Karılar Koğuşu? ve ?Talih Kuşu?.
Öte yandan, Çetin Gürtop'un çektiği farklı türlere ait yüzlerce filmin arasında, piyasaya sürüldüleri ilk yıllarda önemsiz birer çalışma olarak görülüp yerden yere vurulan, ancak sonrasında ise giderek dünya çapında birer ?trash movie? (düşük bütçeli film) başyapıtına dönüşen iki unutulmaz örnek de yer alıyor: ?Turist Ömer Uzay Yolunda? (1973) ve ?Dünyayı Kurtaran Adam? (1982).
Sinema sektöründe, kendisine uzun süre hizmet etmiş çalışanlarına karşı vefâ duygusuyla tanıdığımız ünlü yapımcı-yönetmen Türker İnanoğlu, 1990'ların başlarından itibaren yaşı ve hastalığına bağlı olarak, kendisini yakından tanıyanların çok iyi bildiği o dillere destan çalışma enerjisini de adım adım yitirmeye başlayan Gürtop'a son demlerine kadar sahip çıktı. Kendisinin nam-ı hesabına bir ömür boyu düzinelerce film çekmiş olan yorgun yardımcısını Erler Film görüntü yönetmenleri ailesi içinde -şirkete gidip gelebildiği sona güne kadar- bir ?duayen? sıfatıyla ısrarla tuttuğu gibi, onu bu simgesel çalışma döneminin karşılığında maddî ve manevî açıdan da destekledi.
6 Ocak Salı günü Levent Camii'nde kılınan öğle namazının ardından, kariyerlerinin en güzel filmlerini görüntülediği kalabalık bir oyuncu topluluğu eşliğinde son yolculuğuna uğurlanan Gürtop, evli ve bir çocuk babasıydı. Ki kendisi gibi çekirdekten kameraman olarak yetiştirdiği oğlu Hakan Gürtop da uzun süre boyunca aynı mesleği yürüttükten sonra, 1990'larla birlikte yönetmenliğe geçen bir sinemacıdır. Son yıllarda ?Avrupa Yakası? ve ?Parmaklıklar Arkası? gibi popüler dizilerin yönetmenliğini üstlenen oğul Gürtop, şimdilerde bu sektörde son derece saygın bir konum edinmiş durumda. İnsan ilişkileri açısından aynen babasına çekmiş olan Hakan ağabeye de Erler Film dönemimde kısa bir süre çıraklık yapmışlığım vardır.
Sinemaseverlere bir önemli bilgi daha? Almanya'nın devlet televizyonu ZDF, bundan bir kaç yıl önce ?dünyanın en fazla film çekmiş görüntü yönetmeni? olarak Çetin Gürtop'un hayatını ele alan bir belgesel film hazırlamıştı. Gürtop, böylesine önemli bir rekorun sahibi olmasına karşılık, normal koşullarda yalnızca geçmişte çektiği yüzlerce filmden hissesine düşecek telif haklarıyla bile çok rahat bir emeklilik sürebilecek konumdayken, ülkemizde uzun yıllar boyunca evrensel anlamda bir telif hakları kanunu yürürlükte bulunmadığı için ömrünün son 10-15 yılını -pahalı tedavilerden dolayı- sürekli maddî sıkıntı içinde geçirdi. Oysa, bugün bile, onun çektiği herhangi bir filmin ulusal televizyonlarımızda gösterilmediği tek bir gün yok. Bir tam gün boyunca ekran başından hiç ayrılmayın; farklı kanallarda yayımlanan Türk filmlerinin jeneriklerinde en az üç ayrı Çetin Gürtop imzasıyla karşılaşırsınız. Fakat, Yeşilçam'a yarım asırdan fazla süre boyunca egemen olan sömürü düzeni gereği filmlerin mülkiyet hakları yalnızca ?yapımcı?ya ait olduğu için, çekimler sırasında kendilerine yalnızca bir kez ödeme yapılan ve sonraki her türlü mâlî haklarından imza karşılığı feragat eden diğer bütün sinema emekçileri gibi görüntü yönetmenleri de yapıtlarının (televizyon yayınları ve DVD'ler üzerinden) dünyayı turlamasıyla tekrar tekrar kazanılan paralardan tek kuruş pay alamıyorlar.
Ve sizlere, ülkemizdeki sinemasal ilişkileri çok güzel özetleyen son bir bilgi daha?
Bilgisayar başında saatler geçirmeme, yığınla çapraz tarama yapmama, en önemlisi de Gürtop'un hayatını verdiği film şirketlerinin sitelerini didik didik etmeme rağmen, sinema tarihinin bu rekortmen görüntü yönetmenin bir tek kare fotoğrafına bile rastlayamadım internet ortamında. Ne gençlik, ne de yaşlılık döneminden?
O yüzden yazımızda da ona ait bir kare fotoğraf yok ne yazık ki?
Ülkemizin en kıdemli görüntü yönetmeni Çetin Gürtop'un 6 Ocak Salı günü Levent Camii'ndeki cenaze töreni her kuşaktan sinema yıldızı ve set emekçisini biraraya getirirken, o soğuk ve yağmurlu günde Yeşilçam tarihinde de çok önemli bir sayfa kapanıyordu.Sen kalk, halkına, çoğu bu ülkenin kültür ve sanat tarihine mâlolmuş yüzlerce filmin üzerinde milyonlarca unutulmaz sinemasal kare miras bırak; fakat toplumsal hafızayı, vefâyı ve emeğe saygıyı içermesi gereken o uçsuz bucaksız internet arşivlerinde sana ilişkin bir tek kare fotoğraf bile bulunamasın. ?İronik? sözcüğünün tanımlayabileceğinden çok daha öteleri işaret eden, düpedüz ?trajik? bir durum bu?
Böyle bir sinema piyasasını ve onun doğurduğu rezil insanî ilişkileri hafiften de olsa eleştirmeye kalktığımda kimileri hemen yerlerinde hoplayıp bana kızıveriyor. Ancak, gördüğünüz gibi mal meydanda işte; böylesine hafızasız ve nankör bir ülke burası?
Sinema sektöründeki yetişme yıllarımda tanıdığım az sayıdaki centilmen, iyi kalpli ve de yardımsever insandan biri olarak, Yeşilçam'ın istisnai simâsı Çetin Gürtop'a, sıkıntılarla dolu bir hastalık sürecinden sonra çıktığı bu ahiret yolculuğunda Yüce Allah'tan sonsuz rahmet diliyorum.
Mekânı cennet olsun.
Yorum Yap