Dolar

42,8436

Euro

50,6521

Altın

6.170,19

Bist

11.375,42

'Sanatçı'yı yetiştirmek zor, kalbini parçalamak ise kolaydır?

19 Yıl Önce Güncellendi

2008-08-02 05:19:00

'Sanatçı'yı yetiştirmek zor, kalbini parçalamak ise kolaydır?

Yönetmen İsmail Güneş'in, son sinema filmi ?Sözün Bittiği Yer?in muhtelif borçları nedeniyle evinin haciz edilip kişisel bilgisayarına el konulması tatsızlığını ele aldığım iki hafta önceki yazıma yaklaşık iki düzine dolayında okur mesajı geldi. Bu belki, seslendiğimiz kitlenin gerçek çapına göre sayıca oldukça az görünen bir mesaj yelpazesi sayılabilir; ancak şu iyi bilinsin ki her biri Hz. Ebu Zer karakterli okurlarımdan gelmiş olmaları nedeniyle, bunlar benim için ?laf salatası? içeren milyonlarca boş yazışmadan çok daha değerliydiler.

Yaşanan üzücü olayı doğrudan telafi etmeye gücü olmayanlar, kültür hayatımıza çeyrek yüzyıl emek vermiş bir sinema sanatçısına revâ görülen bu çiğ muameleyi en azından şiddetle kınayıp kendisine sevgilerini gönderirken, maddî durumu bir parçacık daha iyi olanlar ise ?İsmail Güneş'e bilgisayar feda olsun. Kültür Bakanlığı bu manzarayı seyrediyor diye bizler de seyredecek değiliz. Allah aşkına bize onun telefonunu ve adresini verin, sanatçımıza hemen bir dizüstü bilgisayar alıp göndereceğiz? şeklinde, mangal gibi yüreği olan gerçek Müslümanlara yakışır nitelikte mesajlar ilettiler posta kutuma. Yalnızca bir tek örnek vermek gerekirse, Adıyaman'dan bu konuda ısrarla, tekrar tekrar yazan, Çekül İnşaat Etüd ve Proje Limited Şirketi'nin sahibi duyarlı okurumuz Memet Duran'a en içten sevgi ve saygılarımızı sunalım.


İsmail GüneşNe İsmail Güneş, ne de onun adına gelen mesajlarla muhatap olan ben, bu yöndeki ısrarlı tekliflerin hiç birini kabul etmedik hiç kuşkusuz. Ancak, teklif sahiplerinin hepsine ayrı ayrı teşekkürlerimizi de ilettik.

Bir de yazının gazetemizde yayımlandığı gün ?devlet? cephesinden cılız bir ses çıkmış sanırım. Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Ertuğrul Günay, yazım üzerine Sinema Genel Müdürü Abdurrahman Çelik'i arayarak ?olayla acilen ilgilenmesini? söylemiş. Çelik de bunun üzerine yıllık iznini kullanmak üzere gittiği bir kentten yönetmen Güneş'i arayıp üzüntülerini iletmiş ve yaşadığı olayın ayrıntılarını sormuş. Gerisini de bilmiyorum doğrusu?

Câmia olarak nicedir vahim bir ?ümmetsel kokuşma? içinde yüzmekteyiz. İnfak nedir, dayanışma nedir, kardeşlik nedir, kardeşini kollamak nedir, özdeğerlerine sahip çıkmak nedir? Günümüzde artık bunların hepsi anlaşılmaz Latince sözcüklere dönüşmüş durumda. Bu gibi erdemlerden söz ettiğinizde pişmiş kelle gibi sırıtan (ve söylediklerinizi sıkıcı, modası geçmiş bulan) kesif bir ?dönmeler güruhu?yla kaplandı dört bir taraf. Tam bir ferdiyetçilik ve kendine dönüş hâli söz konusu muhafazakâr kesimde. Telefonlar günlerce çalmıyor, dostlar birbirlerini aramıyor, aranan kişi -eğer ki arayan güçsüz biriyse- telefonlara çıkmayıp fare gibi kaçıyor, kimse kimsenin ne hâlde olduğunu zerre kadar merak etmiyor. Ezkaza, aranırsanız da arayanlar sadece bankaların (geciken kredi kartı ödemelerini soran) mekanik sesli görevlileri?


Ezel AkayBen, İsmail Güneş'e önce bir bankanın -vicdanı henüz hiç gün ışığı görmemiş- haciz avukatının, ardından da itiraz için çıktığı mahkemede kendisini ?yönetmen? olarak kabul etmeyen hoyrat bir hâkimin tavırlarından dolayı için için üzülürken, söz konusu olayın hemen iki-üç gün sonrasında gazetelere bir baktım ki bu kez de ünlü yönetmen Ezel Akay benzer bir durumla karşyı karşıya kalmış. Bir borcu nedeniyle onun da evine hacize gidilmiş ve sanatçının bin YTL değerindeki bilgisayarına el konulmuş.

Halbuki, daha önceki yazımda da belirtmiştim. Mesleği gazetecilik, yazarlık, senaristlik, grafikerlik, karikatüristlik, yönetmenlik ve benzeri türden, yazıp çizmeye dayalı işlerden olan hiç bir insanın evindeki kişisel bilgisayar haciz edilemez. Bu, halen yürürlükteki icra-iflas yasasına ve daha da önemlisi hukukun genel ruhuna aykırı bir durumdur. Çünkü siz o kişinin elindeki -mesleğinin ifâsına yarayan temel enstrümanları alınca- borçluyu borcunu ödeme şansından bu kez bütünüyle mahrum bırakmış oluyorsunuz! Kişi o enstrümanla tekrar çalışıp üretecek ki iyi niyetle para kazanıp borcunu ödeyebilsin.

Güneş'in evine hacze giden banka avukatının kötü niyetliliği ise her halinden belli. Çünkü, istese o bilgisayarı kâğıt üzerinde haciz edebilir, ancak ?yeddi emin? olarak yine kendisine bırakabilirdi. Fakat yok; ?milliyetçi-muhafazakâr? çizgide ve arkası çok da sağlam olmayan bir yönetmen söz konusu olunca, onu yıpratmanın, yaralamanın, taciz etmenin en ucuz yöntemine başvurulmuş.


Handan İpekçiHatırlıyorum, benzer bir olay da geçtiğimiz aylarda bayan yönetmen Handan İpekçi'nin başına gelmişti. Kültür Bakanlığı'ndan ?Saklı Yüzler? adlı son filmi için aldığı 200.000 YTL yapım desteğini filmin gişede zarar etmesinden dolayı geri ödeme güçlüğü çeken İpekçi tam da haciz edilmenin eşiğindeyken, yardımına bir başka sanatçı dostu, Mahsun Kırmızıgül yetişti ve ?Beyaz Melek?ten kazandığı paraların bir bölümüyle İpekçi'nin Bakanlığa olan borcunu ödeyerek onu ?kurtardı.? Ne diyelim, Allah, bu iyi niyeti ve cömertliği için kendisinden razı olsun.

Sanatçılar birer ?otomobil galerisi sahibi? ya da ?faktoring şirketi patronu? değildirler. Para işlerinden, çekten-senetten fazlaca anlamazlar, bu gibi nesnelerle ilişkileri daima sorunludur ve onları yalnızca ?hayâllerini gerçekleştirmede birer araç? olarak görürler.

Sanatçılara yönelik bir alacak takibinde de icrâ dairesi görevlilerinin, avukatların, polislerin ve nihayet dâvâya baktan hâkimlerin biraz daha farklı bir vizyon içinde hareket etmesi şarttır. Çünkü, suça ve sahtekârlığa bu kadar meyyal bir toplumda ?çek kıran adam? yetiştirmek kolay da ?sinema filmi çeken adam? yetiştirmek için yeterince verimli topraklara sahip değiliz.

O yüzden, devletiyle, bankasıyla, tefecisiyle, alacaklısı-vereceklisiyle, adına ?sanatçı? denilen şu nadide insan türüne lütfen birazcık daha saygılı olalım.

 

Yeni Şafak

 

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER

Bin yıllık Türk kültürünün izlerine Tomarza'da rastlandı

Haber Ara