Dolar

42,8436

Euro

50,6521

Altın

6.170,19

Bist

11.375,42

Bu ülkenin hayalperestlere ihtiyacı var

19 Yıl Önce Güncellendi

2008-08-17 04:26:00

Bu ülkenin hayalperestlere ihtiyacı var

Bu ülkenin hayalperest, çılgın, yaramaz ve güzelden anlayan çocuklara ihtiyacı var

Acaba, ?her Türk'ün dünyaya bedel olduğu? bu ülkede doğup büyümüş kaç insan, ilkokul sıralarındayken ders kitaplarının arasında Zagor, Mandrake, Kızılmaske, Teksas ve Tommiks gibi serüven çizgi romanlarıyla yakalandığında, anne-babasından ya da öğretmeninden sağlam bir dayak yemeden paçayı kurtarmayı başarmıştır?

Kişisel gözlem ve deneyimlerim, dahası bugün içinde yaşadığım sosyal düzenin, adına ?hayâlperestlik? denilen nimetin olumlu yönlerinden zerre kadar nasibini almamış ?gri? görüntüsü, bana bu sayının oldukça düşük olduğunu söylüyor.

Çizgi romanlar yüzünden benim de bir kaç kez ilkokulda öğretmenim tarafından kulağımın kopartılırcasına çekilmişliği vardır; fakat bereket versin ki böyle şeylere hiç kızmayan, aksine eve çizgi romanlar getiren bir babam vardı benim... Gönlündeki kadar ileri düzeyde eğitim alamamış olmanın verdiği iç ezikliğiyle ?Yeter ki oku oğlum? derdi, ?Oku da istersen yerdeki paçavra kâğıtları oku! Oku ki büyük hayâllerin olsun!?

George Lucas / 2 yaşında

Bu makalenin içine sinmiş olan bakış açısını ömrüm boyunca hep kalbimde taşıdım; ancak konuyu bir köşe yazısına etraflıca dökme ilhamını ise bana bu cuma gösterime giren Lucas Film animasyonu ?Yıldız Savaşları: Klon Savaşları? filmi verdi.

George Lucas, sinema tarihine yüzeyinden de olsa meraklı okurlarımız için hiç de yabancı bir isim değil. Çağdaş Amerikan sinemasında ?Yıldız Savaşları? efsanesini doğuran ve bizzat yazıp yönettiği bu seri üzerinden dünya çapında koskoca bir kültür evreni kuran, tek kelimeyle ?uçmuş? bir dahi o...

Her ne kadar sinema tarihini Tarkovski, Bergman ya da Kurosawa'dan ibaret sayan içi geçmiş sinema entelleri kendisini ?en büyükler? listesine hiç bir zaman dahil etmeseler de bana göre -büyük bölümü ?Yıldız Savaşları? külliyatı olmak üzere- yapımcılığını ve yönetmenliğini üstlendiği bir avuç filmle sinema tarihinin her zaman için en büyük on yönetmeni arasında yer almayı fazlasıyla hak eden büyük bir ustadır Lucas. Yönetmen koltuğunda oturmamış olsa da üniversite ve meslek hayatındaki değişmez kankası Steven Spielberg'in ?Indiana Jones? serisi gibi kült filmleri için üstlendiği senaristlik ve yapımcılıkları da işin içine katarsanız, bu çılgın adamın sinema tarihinde nasıl derin bir yarık açtığını çok daha iyi kavrayabilirsiniz.

1977 yılında, yani henüz (o günlerdeki bilgi ve algımıza göre) ilk ?Yıldız Savaşları? gösterime girdiğinde, filmin açılışındaki o ünlü ?uzayın derinliklerine doğru yavaşça akan açıklama yazıları?nı okurken, en başta yer alan ?Bölüm 4: Yeni Bir Umut? (Episode 4: A New Hope) başlığının ne anlama geldiğini serinin bir çok meraklısı gibi ben de bir türlü kavrayamıştım. Bu adam, yepyeni bir sinemasal öyküyü başlatırken niye ona ?Bölüm 4? diye abuk subuk bir başlangıç yapıyordu?

Sonra, 1980 yılında, ?İmparator Yeniden Saldırıyor? (Empire Strikes Back) adlı ikinci bölüm gösterime girdi. Onun başındaki akan yazılarda da ?Bölüm 5? başlığını görünce, filmi merakla bekleyen yeniyetmeler olarak bu kez iyice kudurduk. Ve nihayet 1983 yılında ?Bölüm 6? giriş numarasını taşıyan ?Jedi'nin Dönüşü? sinemaseverlere sunulduğunda da ipin ucunu tamamen kaçırdık. Öyle ki ben, serinin diğer fanatikleriyle yaptığım konuşmalarda, henüz 15'lik zekâ düzeyimle bu duruma, ?Herhalde stüdyodaki teknik elemanların gözünden kaçmış, ilk bölümde bir yanlışlık yaptılar, öyle de devam edip gidiyorlar? gibi akıllara ziyan bir açıklama getirdiğimi bile hatırlıyorum. George Lucas'ın efsanevî yapım şirketi Lucas Film üstüste dev bütçeli üç üstün yapım çekerken bunların jeneriklerinde yazım hatası yapacaktı ha...

George Lucas / 1977 yılında, 'Yıldız Savaşları: Bölüm 4'ü çekerken, sete kendisini ziyarete gelen ünlü yönetmen Francis Ford Coppola ile birlikte...

Mesele, tamı tamına 22 yıl sonra, 1999'da aydınlandı. ?Manyak? kelimesinin bile kendisini tanımlamakta yetersiz kaldığı bu adam, daha 1970'lerde kafasında -olayları, mekânları ve karakterleriyle- adım adım devâsa bir ?Yıldız Savaşları? evreni geliştirmiş, söz konusu evrende geçen fantastik serüvenlerin son üç bölümünü ise o günlerin sinema teknolojisi içinde beyazperdeye daha bir ?uygulanabilir? görerek işe ilk önce onlardan, yani ?en sonu en başta çekmek?ten başlamıştı. Ortada 1970'lerin başlarından 2000'lerin ortalarına kadar yayılan, ön tasarım dönemleriyle birlikte 35 yıllık uçsuz bucaksız bir ?sinemasal plan? vardı. Ve biz ?Yıldız Savaşları? hayranları Lucas'ın kafasının içindeki planın tam olarak ne olduğunu, onun -çok uzun bir aradan sonra- 1999 yılında çektiği ?Yıldız Savaşları: Hayalet Tehdit? (Star Wars: Phantom Menace) filmini izlediğimizde anlayabildik. Kafasında altı bölüme ayırdığı öyküsünün önce 1977, 1980 ve 1983 yıllarında son üç bölümünü çekmişti. Yıllar sonrasında da -teknolojik açıdan daha zorlu sahneler içeren- ilk üç bölümü çekerek toplam 6 bölümlük bir destan yazmayı planlamıştı ihtiyar kurt...

Nitekim, öyle de oldu ve ?Yıldız Savaşları? serisi, 2002 tarihli ?Klonların Saldırısı? (Attack of the Clones) ve 2005 tarihli ?Sith'in İntikamı? (Revenge of the Sith) bölümleriyle birbirine hiç bir açık kalmaksızın mükemmelen bağlanmış oldu. 2005 tarihinde çekilen (yapım sıralamasına göre altıncı, öyküye göre ise üçüncü) filmin son sahnelerinde yaşananlar, arada hiç bir eksik ve gedik oluşmaksızın, 1977 yılında çekilen (yapım sıralamasına göre birinci, öyküye göre de dördüncü) filmin ilk sahnelerine âdeta bir lego oyuncak bloğu gibi kusursuzca bağlanmış oldu.

Ben, bu 30 küsur yılda olup biteni sizlere anlatırken bile yoruldunuz ve az da olsa kafanız karıştı değil mi?

Oysa, George Lucas'ın kafası bu süreçte hiç bir zaman karışmadı. Özgürlükçü bir dünyanın hayâllere fazlasıyla prim veren, dahası bütün millî sermayesi hayalperestlikten ibaret olan büyük bir ülkesinde doğup büyümüş bir sinemacı olarak, o ne yapacağını daha 1970'lerin ortalarında bile çok iyi biliyordu. Bizler ise neticeyi bir bütün olarak 2005 yılında görebildik.

Allah aşkına söyler misiniz? Daha birbirlerine verdikleri buluşma randevusunun saatini tutturamayan bir toplumun yurttaşları olarak, bu düzeyde bir kültürel zenginlik ve sanatsal vizyon karşısında tam olarak ne kadar şansımız olabilir?

Üstelik, Lucas, Yeni Dünya topraklarından çıkan bir ?istisna? da değil. Bilimden sanata kadar her alanda aralıksız meyve veren münbit bir yapı içinde yetiştiriliyor batılı çocuklar...

George Lucas / Günümüzdeki hâliyle

Lucas Film'in bugüne kadar filmleri ve yüzlerce yan sanayi ürünüyle ?Yıldız Savaşları? evreninden kazandığı para 5 milyar dolar civarında. Bizim sığ bakışlı öğretmenin ya da anne-babanın ?haylazlık? saydığı bir çizgi roman endüstrisi üzerinden, Türkiye'nin millî gelirini kat be kat aşan düzeyde servetler topluyor, o çocuğun uğruna dayak yediği çizgi roman karakterlerinin okul çantalarının üzerindeki kullanımı için bile gayet okkalı lisans ücretleri tahsil ediyor Marvel Comics, Walt Disney gibi şirketler...

İslâm dünyasının ise sinema kamerasının icadından 115 yıl sonra hâlâ dünya çapında etki ve popülariteye sahip bir senaristi, yönetmeni ve dahası oyuncusu yok. Tıpkı küresel ölçekte birer fenomene dönüşmüş çizgi romanlarımız ve romancılarımız olmadığı gibi. ?Başarı? diye önümüze sürülenler ise hep kendi kendimize abarttığımız mevzî işler...

Bizler, müteahhitlerin malzemesinden çaldıkları kırık dökük ilkokul binalarımızın önünde her sabah tir tir titreyerek ?Andımız?ı okurken, bugüne kadar istasyonumuza uğrayan bütün trenler önümüzden düdüklerini çala çala kaçıp gittiler. En azından bundan sonrasını doğru düzgün planlamak gerekiyor.

Çocuklarımızı, ?Selamunaleyküm?ü bile telaffuz ederken yarısını ağızlarının içinde yuvarlayıp yutan, her hâl ve tavırlarıyla özgüven fukarası, pısırık tipler olarak yetiştirmemeliyiz. Uzay kadar büyük vizyonları olan, bir yandan ?Selamunaleyküm?ü gümbür gümbür söylerken, öte yandan da ?Mars'a inecek ilk astronotun bir Müslüman subay olabilme ihtimali? üzerine coşku dolu hayâller kurabilen ?fırlama? adam ve kadınlara dönüştürmeliyiz onları...

Yoksa, İslâm dünyası olarak Batı ile ilişkilerimizdeki hâlimiz, Rusya karşısında 72 saatte havlu atan zavallı Gürcistan gibi olmaya ilelebed devam edecek.

 

 

Yeni Şafak

 

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER

Bin yıllık Türk kültürünün izlerine Tomarza'da rastlandı

Haber Ara