DİĞER İÇERİKLER

© Copyright 2023 - Timeturk İnternet Haber

Bu sitede yer alan tüm içerikler Timeturk'e aittir. Kopyalanması kesinlikle yasaktır.

A PHP Error was encountered

Severity: Notice

Message: Undefined variable: currency

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

A PHP Error was encountered

Severity: Warning

Message: Invalid argument supplied for foreach()

Filename: layout/header.php

Line Number: 566

Backtrace:

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\views\layout\header.php
Line: 566
Function: _error_handler

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\application\controllers\Detail.php
Line: 836
Function: view

File: D:\home\timeturk.com\httpdocs\indexd.php
Line: 315
Function: require_once

Gerek yok ki!

2011-10-22 08:46:03


Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir çok kısa ve çok etkileyici bir konuşma yaptı dün.

“Yirmi birinci yüzyılda kurşun sıkmak haramdır” dedi.

Nihayet yaşadığımız çağı hatırlayan ve hatırlatan bir siyasetçi çıktı.

Bu yüzyılda artık sorunlar “kurşunlarla” çözülmüyor.

Türkiye’de çözümü “kurşunda” aramakta kararlı olan Kürtler de Türkler de hüsrana uğrayacak.

“Zamanın” ve çağın koşullarının bu kadar gerisinde kalarak başarılı olmak imkânsız çünkü.

Varlığını, fikre, tartışmaya, siyasete değil de şiddete dayayan bütün diktatörlerin birer birer yıkıldığı bir dönemdeyiz.

Kaddafi, halk “özgürlük” diye sokağa çıktığı gün yenilmişti ama anlamadı.

Dünya ve Libya hiç değişmiyormuş gibi davranmaya çalışmasının bedelini çok ağır ödedi.

Değişimi hiç kavrayamadığı gibi değişimi engelleyebileceğini sanmak gibi korkunç bir hataya kapıldı.

Diktatörler hiç ders almıyor, şimdi aynı hatayı Esad sürdürüyor.

Bugün binlerce asker sınırın içinde ve dışında PKK’lı arıyor.

Buna gerek yok ki...

Sadece kendi sınırlarınızı ve karakollarınızı koruyabilmeniz yeter.

Kendinizi savunmayı becerin ve Türkiye’yi demokrat ve özgür bir ülke yapacak adımları atın.

PKK tarzı bir şiddet çağın çok gerisinde kaldı, böyle bir anlayış ancak “havasız” bir ortamda varlığını sürdürebilir, siz bol oksijenli bir özgürlük havasını ülkeye taşıyabilirseniz PKK’nın peşine silahla düşmenize hiç gerek kalmaz.

Kandil’i bombalayarak, Zap’ı top ateşine tutarak, PKK’lıları öldürmeye uğraşarak PKK’yı bitirmenin imkânı da yok, ihtimali de yok, gereği de yok.

Siz çağın fikirlerini, gereklerini, uygulamalarını bu ülkeye taşıyabilirseniz şiddet varlığını sürdüremez.

Amacı da, gerekçesi de artık Kürtlerde bile kuşku uyandıran PKK şiddetini durdurmak mı istiyorsunuz?

Onu durduracağınız yer savaş alanı değildir.

Fikir alanıdır.

Çok basit bir örnek vereyim izninizle.

Hükümette kaç kişi “KCK sözleşmesinin” tam metnini okudu?

İtiraf edeyim ki dün Hürriyet’te Taha Akyol’un yazısını okuyana kadar ben de bu sözleşmenin maddelerini okumayı akıl edememiştim.

Akyol’un yazısını görünce KCK sözleşmesine baktım.

Varlığını, sözleşme denen ve aslında bir tür “anayasa” olan öyle bir metne dayandıran hiçbir örgüt, kurum, devlet bu çağda yaşayamaz.

Okuyun KCK sözleşmesini.

Bir diktatörlük anayasası o.

Okuduğum maddelerden dehşete düştüm.

Önce özgürlükçü anlatımlarla başlıyor sonra “tek karar mercii” olarak “önderliği” gösteriyor.

“Önderlikle” aynı fikirde olmayan bir Kürt ne yapacak bilmiyorum, öyle bir ihtimal o anayasayı yazanların aklından bile geçmemiş.

Onlara göre hiçbir Kürt, hiçbir konuda “önderlikten” farklı düşünemez anladığım kadarıyla.

KCK Yürütme Konseyi, Halk Özgürlük Mahkemesi Savcılığını görevlendirebiliyor, yargıçları atayabiliyor.

“Basın komitesi” ise “ideolojik ve ulusal birliğin pekiştirilmesine yönelik çalışmalar” yürütüyor.

Gerçekten böyle bir düzende yaşamak istiyor mu Kürtler?

Türklerin yıllarca süren baskılarından kurtulmanın tek çaresi, önderlikle, konseylerle, komitelerle yönetilen, “ulusal birlik” anlayışını resmîleştiren bir toplumda yaşamak mı?

BDP’li dostlarımız KCK’nın bu “anayasasını” çok çağdaş ve yararlı buluyorlarsa aynı maddeleri Türkiye’nin yeni anayasası için önerecekler mi?

Türkiye’nin bir “önderliği”, yürütme konseyi, komiteleri olsun mu?

Savcıları, yargıçları atama hakkı konseye verilsin mi?

Eğer bunları Türkiye anayasası için istemeyeceklerse, bunları Kürtlere mi reva görüyorlar?

Türklerin asla kabul etmeyeceği, bugün artık kimsenin Türklere teklif bile edemeyeceği bir anayasa neden Kürtlere Kürtler tarafından dayatılıyor?

Kürtler Türklerden geri mi?

PKK, başka bir çağda, başka bir âlemde yaşıyor, dünyanın değiştiğini hiç algılamıyor, böyle devam ederse gerçeklerden ve kitlelerden iyice kopacak.

Baydemir’in söylediği şu basit gerçeği aklınızda iyi tutun, “Yirmi birinci yüzyıldayız”.

Bu yüzyılda “kurşun haram”, özgürlük helal.

Görüş Bildir Bizimle Paylaş