Türkiye, Osmanlı’dan kalan sorunlarını çözmek için belki de ilk kez bu kadar kararlı bir irade gösteriyor.
Henüz bu iradenin “somut” koordinatları belli değil.
Sorunları kesin bir çözüme kavuşturmak için neler yapılacak henüz bilemiyoruz.
Ama Kürt sorununu, Ermeni sorununu, Kıbrıs sorununu çözmeye niyetli olduğumuz anlaşılıyor.
Hükümet, biraz “mahcup” bir edayla da olsa bu sorunları çözeceğini söylüyor.
Dünyayla bütünleşmek, Avrupa’nın saygıdeğer bir üyesi olmak, Ortadoğu’nun lider toplumlarından biri haline gelmek, yeryüzünün en önemli enerji kavşaklarından birinin sorumluluğunu üstlenmek için Osmanlı’dan bize miras kalan bu sorunları çözmek zorundayız.
Kendi ülkemizde kendi insanlarımız arasında eşitliği sağlamadan, tarihimizle yüzleşmeden, komşularımızla barışmadan, imparatorluktan kalan sorunları aynen sürdürmek yıllarımızı kaybettirdi bize.
Şimdi hızlıca hareket edebilmek için hazırlanıyoruz.
Ama bu sorunları çözmeye çalışırken bir başka sorunla karşılaşıyoruz.
Siyasetteki dengesizlik.
Hükümette, sorunları çözmek istediğini söyleyen bir parti var, AKP.
Bu parti, Türkiye’nin her bölgesinden oy alabilen tek “ulusal” parti.
Diğerleri MHP, CHP ve DTP sadece bazı bölgelerden oy alabilen “yerel” partiler.
Bu üç partinin de iktidar olmak gibi bir umudu da niyeti de yok.
Bu üç parti sadece belli kesimleri temsil ediyorlar.
Ve, sadece belli kesimleri “memnun” etmekle yükümlü görüyorlar kendilerini.
AKP kendi politikalarını, “herkesten” oy alabilmek, herkesi memnun edebilmek için belirlerken, karşısındaki partiler sadece belli kesimlerden oy alabilmek için uğraşıyorlar.
Aslında DTP’yi, CHP ve MHP’den ayırmak lazım.
DTP, çok uzun zamandır acı çeken bir kesimi temsil ettiği için zaman zaman çok sertleşse de “barışı” ciddiyetle arzuladığı için daha dikkatli ve özenli bir siyaset izlemeye gayret ediyor.
Buna rağmen, bazı DTP üyelerinin Türkleri çok gerginleştirecek sözler söylemeleri, Kürtlerin öfkelerine hitap etmeleri zaman zaman gerginliği arttırabiliyor.
Barışın kuvvetli bir ihtimale dönüştüğü bir dönemde, öfkeden ziyade aklı öne çıkarmak herkesin çıkarına ama bu, her zaman mümkün olmuyor.
Eğer AKP’nin karşısında AKP gibi her bölgeden oy alabilen ikinci bir “ulusal” parti olsaydı, Türklerle Kürtleri aynı zamanda memnun etmek zorunluluğunu hisseden bir parti daha mevcut bulunsaydı, “bölgesel” partilerin öfkeli çıkışları ikinci planda kalırdı.
Ama yok.
Ve, bu bence çok ciddi bir sorun.
Özellikle DTP’nin dikkate alması gereken bir sorun.
MHP ve CHP, ancak kanın döküldüğü, sürekli gerilimin yaşandığı bir iklimde varolabilecek partiler.
Onlar hiçbir konuda çözüm istemiyorlar.
Ne Kürt meselesinde, ne Ermeni meselesinde, ne Kıbrıs meselesinde çözümden yanalar.
Bu sorunları çözmek için hamleler arttıkça, onlar, her çözümün önünde hiçbir öneride bulunmadan dikilerek “siyasetin delileri” haline gelecekler.
Bu iki partinin hitap ettiği kesimler de “bu partiler ne istiyor” diye sormaya başlayacaklar.
Bu açıdan Ermeni meselesiyle Kıbrıs meselesinin de “çözülecekler” listesine dahil edilmesi Kürt meselesinin çözümünü kolaylaştıracak bence.
AKP, dünyanın ve koşulların zorlamasıyla sorunları çözmeye gayret ederken, barışı ciddiyetle arzu eden bir parti olan DTP’nin “yerel” bir parti gibi değil de “ulusal” bir parti gibi davranması, Kürtlerin hakkını savunurken Türklerin duygularını da gözetmesi barışın sağlanmasında çok büyük rol oynar.
Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu ikinci “ulusal” parti kimliğini DTP’nin üstlenmesi, MHP ile CHP’nin çözümsüzlükten yana politikalarını iyice teşhir eder.
Ben DTP’nin hayati bir role sahip olduğuna inanıyorum.
Türkiye yeni bir döneme doğru gidiyor.
Sorunların çözüldüğü bir dönem olacak bu.
Bu noktada öfkeyi, şiddeti, kışkırtıcılığı, tehditkârlığı MHP’yle CHP’ye bırakıp, akıl yolunda yürümek herkes için güvenli ve mutlu bir gelecek sağlar.
Bugün barışı isteyen herkes, AKP’nin “niyetini” desteklerken bu “niyetin” somut önerilere dönmesi için soğukkanlı eleştiriler yaparak barış iklimini yaygınlaştırabilir.
Kimseye akıl vermek haddim değil ama AKP’nin biraz daha cesur, biraz daha kararlı ve biraz daha somut adımlar atması, DTP’nin de doğru bulduğu adımları açıkça destekleyip, eksik bulduklarını soğukkanlılıkla eleştirmesi bizi barışa götürür.
Bence ırkçılığı, ırkçılara bırakalım.
Barış isteyenler hep birlikte çözüm yollarını tartışıp bulalım.
Barışa yaklaştıkça, bu “çözümsüzlük partileri” silinip gidecek.
Onlar kan ve düşmanlık olmadan yaşayamazlar çünkü.
Dengesiz politika
18 Yıl Önce Güncellendi
2009-09-03 13:50:00
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
Haber Ara
Yorum Yap