Yeni ve sivil anayasa için kritik döneme girdik.
Yaklaşık 6.5 aydır süren tarama ve teklif toplama çalışmaları bitti. Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in başkanlığındaki heyet önerileri topladı.
Şimdi yazım aşaması var.
Tabii işin en zoru bu aşamada olacak. Çünkü masanın etrafındaki 4 parti de farklı beklentiler içerisinde.
Adeta her parti istediği anayasayı yazmak için değil de 'istemediği metinlerin çıkmaması için' masaya geliyor. MHP ile BDP'nin dil-kimlik, CHP ve AK Parti'nin din-laiklik konusunda uzlaşması kolay değil.
Fakat bu durum yeni anayasanın olmayacağı anlamına gelmiyor.
Çünkü geride kalan 6.5 aylık süreç gösterdi ki kamuoyu sivil anayasayı çoktan satın aldı.
İstatistikler de bunun en açık delili.
Sivil anayasa için bugüne kadar 25 binden fazla kişi görüş bildirdi. 20 bin sayfalık öneri hazırlandı.
Komisyon Anadolu turuna çıktı, halkın ayağına gitti.
Pek çok ilde toplantı düzenledi. İşçi, memur, esnaf konfederasyonlarını ziyaret etti. Siyasi partiler dinlendi.
Bütün bu çalışmaların ortak özelliği şu: Kamuoyundaki beklenti çok yüksek. 12 Eylüller'in, 28 Şubatlar'ın yargılandığı şu günlerde darbecilerin yaptığı anayasa ile yönetilmeyi bu millet artık istemiyor.
Burada unutulmaması gereken noktalardan birisi de şu:
Deniyor ki "12 Eylül ve 28 Şubat neden bunca yıl sonra yargılanmaya başlandı?" Aslında cevabı herkesin gözünün önünde ama yine de tekrarlayalım.
12 Eylül referandumu ve 12 Haziran seçimlerinin en önemli katkısı Türk insanının psikolojisinde, motivasyonunda oldu. Her türlü terör ve negatif kampanyaya rağmen insanımız 12 Eylül referandumuna çok ciddi destek vererek adeta psikolojik bariyerleri yıktı.
Böylece darbecilerin yargılanabileceği görüldü. Herkese güven geldi.
12 Haziran seçimlerinde AK Parti'ye gelen yüzde 50'lik destek de iktidarın performansı kadar halkın sivil anayasa beklentisi de çok etkili oldu.
Toplumun farklı kesimleri yeni ve sivil bir anayasa için adeta koalisyon yaptı.
Nitekim siyasi partiler de bu beklentinin farkında.
Siyaset sahnesi ne kadar gerilirse gerilsin hiçbir parti 'masadan ilk kalkan' olmak istemiyor. Hatta bunun için gayret sarf ediyor.
Kaldı ki Başbakan Erdoğan 'masadan kalkmayacaklarını' kamuoyu önünde açıkça ilan ederek muhalefet partilerine meydan okumuş oldu.
Gelinen aşama tabii ki zor bir dönemeç.
Anayasa uzlaşma komisyonundaki partiler bugüne kadar gerçek görüşlerini açıklamadılar. Sadece talepleri dinlediler.
Kuvvetle muhtemel sert tartışmalar ve görüş ayrılıkları olacaktır. O zaman da devreye Cemil Çiçek'in girmesi bekleniyor. Tecrübesi ve uzlaşmacı tavrıyla süreci kesintiye uğratmadan götürmeye çalışacak.
Sonuç itibariyle yarından itibaren sivil anayasanın yazım süreci başlıyor. Herkesin gözü bu komisyon üzerinde. Kamuoyundaki beklenti yüksek, destek de.
Eğer meclisteki partilerden birisi, muhtelif gerekçelerle masadan kalkar ve yeni anayasa yapım sürecini baltalarsa hesabını sandıkta verir.
Aksini düşünen varsa, milletin tersine hareket etmenin nelere yol açtığını 27 Nisan muhtırası ve 367 krizinde 'yanlış yer tutan iki partinin akıbetine' bakarak görebilir.
Astsubaylar kazan kaldırırsa?
Gündem yoğunluğu nedeniyle fırsat bulup yazamadım ama astsubaylar arasındaki rahatsızlık giderek büyüyor.
Özellikle son düzenleme ile kurmay subaylara ve generallere ek iyileştirmelerin yapılması tepkiyi artırdı.
Ben aracılık yapıp şikâyet ve beklentilerini aktarayım.
Öncelikle kast sisteminden ciddi şikâyet var. Son yıllarda lisans mezunu astsubay sayısında artış olmasına rağmen haklarında iyileştirme olmamış.
1/4'ü göremeyen tek devlet memuru da astsubaylar.
Lojman adaletsizliğinden sosyal tesislerden yararlanamamaya kadar onlarca kalem sorun dile getiriliyor.
Yeni emeklilik uygulamalarından da ciddi hak kaybına uğradıklarını söylüyorlar.
Örnekleri uzatmak, detaylandırmak mümkün.
Hatta sayfalar dolusu yer tutar. Sonuç itibariyle TSK'daki 95 bin 824 astsubay durumlarından rahatsız.
Kazan kaldırırlar mı bilmiyorum ama gaz birikiminin büyük olduğu muhakkak
Şimdi yazım aşaması var.
Tabii işin en zoru bu aşamada olacak. Çünkü masanın etrafındaki 4 parti de farklı beklentiler içerisinde.
Adeta her parti istediği anayasayı yazmak için değil de 'istemediği metinlerin çıkmaması için' masaya geliyor. MHP ile BDP'nin dil-kimlik, CHP ve AK Parti'nin din-laiklik konusunda uzlaşması kolay değil.
Fakat bu durum yeni anayasanın olmayacağı anlamına gelmiyor.
Çünkü geride kalan 6.5 aylık süreç gösterdi ki kamuoyu sivil anayasayı çoktan satın aldı.
İstatistikler de bunun en açık delili.
Sivil anayasa için bugüne kadar 25 binden fazla kişi görüş bildirdi. 20 bin sayfalık öneri hazırlandı.
Komisyon Anadolu turuna çıktı, halkın ayağına gitti.
Pek çok ilde toplantı düzenledi. İşçi, memur, esnaf konfederasyonlarını ziyaret etti. Siyasi partiler dinlendi.
Bütün bu çalışmaların ortak özelliği şu: Kamuoyundaki beklenti çok yüksek. 12 Eylüller'in, 28 Şubatlar'ın yargılandığı şu günlerde darbecilerin yaptığı anayasa ile yönetilmeyi bu millet artık istemiyor.
Burada unutulmaması gereken noktalardan birisi de şu:
Deniyor ki "12 Eylül ve 28 Şubat neden bunca yıl sonra yargılanmaya başlandı?" Aslında cevabı herkesin gözünün önünde ama yine de tekrarlayalım.
12 Eylül referandumu ve 12 Haziran seçimlerinin en önemli katkısı Türk insanının psikolojisinde, motivasyonunda oldu. Her türlü terör ve negatif kampanyaya rağmen insanımız 12 Eylül referandumuna çok ciddi destek vererek adeta psikolojik bariyerleri yıktı.
Böylece darbecilerin yargılanabileceği görüldü. Herkese güven geldi.
12 Haziran seçimlerinde AK Parti'ye gelen yüzde 50'lik destek de iktidarın performansı kadar halkın sivil anayasa beklentisi de çok etkili oldu.
Toplumun farklı kesimleri yeni ve sivil bir anayasa için adeta koalisyon yaptı.
Nitekim siyasi partiler de bu beklentinin farkında.
Siyaset sahnesi ne kadar gerilirse gerilsin hiçbir parti 'masadan ilk kalkan' olmak istemiyor. Hatta bunun için gayret sarf ediyor.
Kaldı ki Başbakan Erdoğan 'masadan kalkmayacaklarını' kamuoyu önünde açıkça ilan ederek muhalefet partilerine meydan okumuş oldu.
Gelinen aşama tabii ki zor bir dönemeç.
Anayasa uzlaşma komisyonundaki partiler bugüne kadar gerçek görüşlerini açıklamadılar. Sadece talepleri dinlediler.
Kuvvetle muhtemel sert tartışmalar ve görüş ayrılıkları olacaktır. O zaman da devreye Cemil Çiçek'in girmesi bekleniyor. Tecrübesi ve uzlaşmacı tavrıyla süreci kesintiye uğratmadan götürmeye çalışacak.
Sonuç itibariyle yarından itibaren sivil anayasanın yazım süreci başlıyor. Herkesin gözü bu komisyon üzerinde. Kamuoyundaki beklenti yüksek, destek de.
Eğer meclisteki partilerden birisi, muhtelif gerekçelerle masadan kalkar ve yeni anayasa yapım sürecini baltalarsa hesabını sandıkta verir.
Aksini düşünen varsa, milletin tersine hareket etmenin nelere yol açtığını 27 Nisan muhtırası ve 367 krizinde 'yanlış yer tutan iki partinin akıbetine' bakarak görebilir.
Astsubaylar kazan kaldırırsa?
Gündem yoğunluğu nedeniyle fırsat bulup yazamadım ama astsubaylar arasındaki rahatsızlık giderek büyüyor.
Özellikle son düzenleme ile kurmay subaylara ve generallere ek iyileştirmelerin yapılması tepkiyi artırdı.
Ben aracılık yapıp şikâyet ve beklentilerini aktarayım.
Öncelikle kast sisteminden ciddi şikâyet var. Son yıllarda lisans mezunu astsubay sayısında artış olmasına rağmen haklarında iyileştirme olmamış.
1/4'ü göremeyen tek devlet memuru da astsubaylar.
Lojman adaletsizliğinden sosyal tesislerden yararlanamamaya kadar onlarca kalem sorun dile getiriliyor.
Yeni emeklilik uygulamalarından da ciddi hak kaybına uğradıklarını söylüyorlar.
Örnekleri uzatmak, detaylandırmak mümkün.
Hatta sayfalar dolusu yer tutar. Sonuç itibariyle TSK'daki 95 bin 824 astsubay durumlarından rahatsız.
Kazan kaldırırlar mı bilmiyorum ama gaz birikiminin büyük olduğu muhakkak
Yorum Yap