Dolar

42,6945

Euro

50,1592

Altın

5.898,49

Bist

11.311,31

Darbeciler de 'Durmak yok yola devam' diyor

15 Yıl Önce Güncellendi

2012-04-23 08:49:17

Darbeciler de 'Durmak yok yola devam' diyor
'Dalgalar bataklığı kurutmaya yetmez' başlıklı cuma günkü yazımda darbelerin yargılanmasının,
cuntaların mahkemeye çıkarılmasının yetmeyeceğini, darbe kültürüyle mücadele etmek gerektiğini anlatmış ve "Kim bilir belki şu anda bile ülkenin bir yerlerinde 'Durmak yok yola devam' diyen birileri fişlemelere, darbe planlarına devam ediyordur" diye bitirmiştim.

Gerçi ben başka bir yerdeki fişlemeleri kastetmiştim ama dün ortaya çıktı ki Jandarma fişlemeleri tam gaz devam ediyor.

Yani 5 yıldır süren yargı süreçlerine, mahkemelere, soruşturmalara rağmen birileri hâlâ fişleme yapmaya darbe hazırlıklarına devam ediyor.

Albay Kazım Çillioğlu'nun oğlunu yasa dışı yollardan dinleyen ekibe yönelik operasyonda Düzce Jandarması'nda dumanı tüten fişleme dosyaları çıktı.

Sahte belgelerle telefon dinlemeleri yapılmış, işadamından öğretmenine kadar herkes fişlenmiş. Eh bu fişlemeleri hobi olsun diye yapmadıklarına göre darbeci, cuntacı zihniyetin ne kadar pervasız olduğunu da görmüş olduk.

Düzce'de olanlar bir operasyon kapsamında tesadüfen öğrenildi ama emin olun şu anda 'Bir gün devran döner' diye hazırlık yapan, fişlemeler, telefon takipleri yapanlar var.

O yüzden başkentteki 'Artık darbe olmaz' türü aşırı iyimser hava sağlıklı değil. Darbelerle mücadele tesadüflere, bir partinin inisiyatifine bırakılamaz.

Eğer gelecekte tekrar darbelerle karşılaşmak istemiyorsak zihniyet devrimini de yapabilmemiz gerekiyor.
Bu arada bir süredir kulislerde konuşulan fakat somut bilgileri henüz ortaya dökülmeyen çok çarpıcı bir gelişme daha var. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu'nun kazasıyla ilgili bildiklerimizin hepsi yanlış, bir başka ifadeyle de yalanmış.

Çünkü vicdanlı birileri kaza anından itibaren ne olduğunu ilgili kurumlara anlattı. Yani enkaza 2 gün sonra ulaşılmamış. O gün helikopterin etrafında gizlenen bir hava trafiği de var.

Belki bir gün kamuoyu o ifadelerin detaylarını da öğrenir ama şurası kesin ki merhum Yazıcıoğlu'nun ölümü sıradan bir kaza sonucu olmadı.

Dün gazetelere de yansıdı.

Avrupa Türk Kültür Dernekleri Birliği eski Başkanı Recep Yıldırım, Yazıcıoğlu'nun katıldığı bir resepsiyonda, kendisini arayan bir generalin 'Dağlarda parçaların toplanmaz, kalırsın' şeklindeki tehdidine çok sert tepki verdiğini anlattı.

Acaba Yazıcıoğlu'nu 'Dağlarda kalırsın' diye tehdit eden general kimdi?

Ankara'da hiçbir şey gizli kalmayacağına göre onu da yakında öğreniriz nasıl olsa.

Kılıçdaroğlu yanlış hatırlıyor

Gazeteci olarak polemiklerin tarafı olmak istemem.

Ama bazen topa girmek zorunda kalıyorsunuz çünkü kamuoyu yanlış bilgilendiriliyor. 28 Şubat soruşturması başladığı günden bu yana CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu kendisinin de '28 Şubat mağduru' olduğunu söylüyor.

BÇG'nin kendisini fişlediğini, bunun için de Başbakanlık'ı dava ettiğini anlatıyor.

Geçen hafta bu köşede 'hikâyenin aslını' anlatmıştım. Ama CHP lideri Habertürk'te katıldığı programda olayları farklı anlatmaya devam etti.

'BÇG fişlemelerini AKP'lilerden öğrendim' diyen Kılıçdaroğlu "Onların medyaları ilk kez yazdı. Ondan sonra da Başbakan bunu kullandı" dedi.

Hani bazı durumlarda 'Neresini düzelteyim' dersiniz ya işte tam öyle bir durum var.

Kılıçdaroğlu'nun yanlış aktardığı bu olayları yoğunluğuna verip, doğrusunu tekrar anlatayım.

Nisan 2008'de 'BÇG Kılıçdaroğlu'nu da fişlemiş' başlığıyla, dosyayı detaylı şekilde haberleştirmiştim. Ertesi gün de Kılıçdaroğlu'nun cevabını geniş olarak yayınladım. Yani Kılıçdaroğlu 'Olayı AKP'lilerden öğrendim' diyor ama en basit tabirle yanlış hatırlıyor.

İkincisi dava açtığını söylüyor.

Keşke Başbakan'ı gazetecilere dava açması nedeniyle her fırsatta eleştiren Kılıçdaroğlu o davayı kime nasıl açtığını da anlatsaydı. Tamamen belgelere dayanan ve aslında kendisinin de mağdur olduğu bir durumu anlattığım haberimden dolayı bana dava açmıştı.

Belgeler mahkemeye ulaşıp, davayı kaybedeceklerini anlayınca duruşmadan çekildiler. Gerçi Kılıçdaroğlu, 'Kasten duruşmaya katılmadık' diyor ama bu durum biraz da Nasreddin Hoca'nın eşekten düşünce 'Zaten inecektim' demesi gibi bir şey.

Dediğim gibi polemik yapmak gibi bir derdim yok. Ama 'hadisenin aslı' geçen hafta pazartesi bu köşede yazdığım gibi.

Yorum Yap

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
SON VİDEO HABER

Suriye'de düğünde bombalı saldırı!

Haber Ara