İki asliye ceza hakiminin aldıkları karar, 'paralel yapı'nın hukuk sistemini nasıl manipüle ettiğini gözler önüne serdi.
Hukukçulara göre yargıya darbe girişimi şöyle yapıldı:
1-Tutuklama ve tahliye kararı verme yetkisi Sulh Ceza Mahkemesindedir.
2- İstanbul Adliyesi'nde 10 adet sulh ceza hakimliği bulunuyor.
3- Bu hakimliklerden tahliye kararı alamayacağını bilen paralel yapı sulh ceza hakimlerinin reddini ve tahliye kararı verilmesini 29. Asliye Ceza mahkemesinden istedi. Çünkü bu mahkemenin başkanı paralel yapıya yakınlığıyla bilinen Metin Özçelik.
4- Özçelik 29. Asliye ceza mahkemesi dosyaları incelemeden hakimlerin reddi talebini uygun gördü ve tahliye talepleri konusunda 32. Asliye ceza mahkemesini görevlendirdi.
5- 32. Asliye ceza mahkemesi tahliye taleplerini dosyaları incelemeden kabul etti.
6- 32. Asliye ceza mahkemesi hakiminin verdiği usulsüz kararlar, UYAP'ın kapalı olması nedeniyle cezaevine ulaşmadı. Hakim bunun üzerine daha büyük bir usulsüzlük yaparak avukatlara kararı elden vererek bir nevi elden takip yetkisi verdi. Resmi bir yazışma bu şekilde cezaevine gönderilemez.
7- Yine kararın infazını cumhuriyet Başsavcılığına göndermeden avukatlara ve basına sızdı.
8- Hakimlerin toplu reddi diye bir usul olmadığı gibi öyle olsa bile sulh ceza mahkemesinin yetkisinde olan bir konu asliye ceza mahkemelerine devredilemez.
9- Bütün bu gelişmeler üzerine Başsavcılık duruma el koydu, 32. Asliye ceza mahkemesinin kararının yok hükmünde, uygulanamaz olduğu açıklandı ve konuyla ilgili olarak yeniden karar vermek üzere 10. Sulh ceza mahkemesini görevlendirildi.
10- 10. Sulh ceza mahkemesi de; 32. Sulh ceza mahkemesinin kararının yok hükmünde olduğunu, uygulanmasının mümkün olmadığını/ olmayacağını, haklarında tahliye kararı verilen kişilerin tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.