TİMETÜRK | ABDULLAH KULOĞLU
Müslümanların fikir sahasındaki manzarası Mexico City'i çevreleyen gecekondu mahallelerinin gökdelenlere nisbeti gibi. Demir tozu gibi Batılı değerler ve fikirler mıknatısına bir yığın halinde yapışmış durumdalar.
Allah aşkına hangi meselede müslümanların orijinal teklif ve tezleri tartışma konusudur bugün? Ağzını açtığında batılı sistem ve değerlere dayanmadan konuşabilen var mı? Particilik ve kulüpçülükten öteye taşabilen? İtikatta müslümanız ya fikirde?
Ya bağnaz ve kör kütük bir tekrar retoriğine yüzü koyun kapaklanıyoruz yahut Batılı dünya görüşlerine dayalı tez ve tekliflerin kuyruğuna salavatlarla takılıyoruz.
2 Milyara yakın müslümanın fikir sahasındaki hükmü bir sinek kadar değil. Aksini iddia eden varsa buyursun ispat etsin.
Kürt Meselesini "demokratik hürriyetler ve eşitlikler" temelinde konuşuyoruz. Tesettür yine "demokratik fikir ve vicdan özgürlüğü" kapsamında. Çocuklarımızı yine demokratik eğitim mantığı içinde "İmam-Hatip"lileştirebiliyoruz. Meşruiyetimizi nereye dayandırdığımıza dikkat edin.
Satıhta Müslüman derinlikte batılı değerlere dibine kadar bağlıyız. Cumhurbaşkanı Kuran-ı Kerim okuyor, çoşuyor ülkeler feth ediyoruz. Camii'den çıkıyor öyle... Eşleri başörtülü hurraaa... Ama ülkenin ve insanımızın hiç bir temel meselesine İslami ölçülere dayanarak bir çözüm getirme, Batı'nın diktatörlük ve demokrasi kurgulu zorlamalarına karşı yine İslami bir model ile cevap verebilme gibi bir derdimiz yok... Sefalet ve iflas bu!
Hani İslam hayatın her sahasını kuşatıyordu? Hani bunun ispatı bizim dünya görüşümüz?
Kanunî'yi şöyle derken düşünebiliyor musunuz; "Skolastik değerler muvacehesinde..."
Malûm seçimler yaklaştı. Yine fikir sefaletimizi örten ve herkese tesellisini veren bir kutuplaşma içinde acayip (!) bir mücadele yapmış olacağız şükürler eşliğinde...
O kadar ironik bir haldeyiz ki, 28 Şubat Mağdurları ve "mücadeleciler (!)"den serpiştirilmiş milletvekili listeleriyle örneğin AK Partililer ve HDP'liler yarışıyor... HDP demiş oldu ki "Eğer bununla İslamcı olunuyorsa aha buyur..."
İşin komedi tarafı - politik samimiyet bir tarafa - her iki parti de iddialarının aksine yine ve yeniden demokrat... HDP'nin Kürtçülüğü de AK Parti'nin Müslümanlığı da esasta "demokratik değerler havuzu"ndan besleniyor. Çözüm süreci de... Kökü bu. MHP'si, Saadeti, BBP'si, hepsi öyle... Hepsinin söylediği veya söyleyebileceği özetle şu: Çözüm; daha fazla demokrasi!... İşin sadece nasıl kısmında farklılaşıyorlar. Parti dediğin de bu yani...
Ve biz Batı karşısında yaşattığımız bu sefalet manzarası içinde topyekûn Anadolu insanı olarak müslüman olmak tesellisinde avunup duruyoruz.
Tekrar edeyim. İtikatta Müslümanlığımızdan şüphe yok. Hani kalbimiz İslam'dan yana... Fakat yine bu itikadın şaşmaz gereği olarak İSLAM'IN hayatın her sahasını kuşatan ölçüler getirdiğine inananlar olarak Allah rızası için cevap verin; Namaz, Oruç ve Hac dışında siyasî, içtimaî, iktisadî, medenî sistem sahasında biz kimiz ve ne söyleyebiliyoruz?
Hani insanın şöyle diyesi geliyor "Batsın şu ucuz itiş kakış" mücadele dediğimiz!
Dönün de şu demokratik cici tesellimizin evlatlarımızı ve insanımızı ne hale getirdiğine bir bakın. Sokağımıza, okulumuza, medyamıza, ticaretimize, ailemize... Eğer vicdanınız ve imanınız varsa, orada IŞİD'in yaptıklarının tam zıddı fakat daha şiddetli bir katliam göreceksiniz!