Yusuf Kaplan: İran'ın Arap Yarımadası'nı kuşatması...
Betül Soysal Bozdoğan’ın sunuculuğunu yaptığı, TRT Haber ekranlarında yayınlanan Konuk Odası Programı’nın konuğu S. Zaim Üni. Medeniyet Araştırmaları Merkezi Direktörü Yusuf Kaplan oldu. Kaplan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İran’a gerçekleştirdiği ziyareti ve Türkiye üzerine hazırlanan, kaos planlarını değerlendirdi.
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-04-09 09:05:07
Türkiye’yi kaos ortamına sürüklemeye çalışan örgütlerin, mezhep çatışması yaratmaya çalıştığını ifade eden Kaplan, Müslümanlar arasında böyle bir sorunun söz konusu olmadığını belirtti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Türkiye üzerinde oyunları bozduğunu dile getiren Kaplan, İran ziyaretiyle birlikte bu konuda stratejik adımlar atıldığını söyledi. İran’ın, Arap Yarımadasını kuşatmasının, İslam Dünyasını bir kaosa sürükleyeceğini ifade eden Kaplan, orta ve uzun vadede oyunları bozmak için Türkiye, Mısır ve İran’ın ittifak içinde olması gerektiğini savundu.
Türkiye’nin hiçbir zaman emperyal bir politika izlemediğini ifade eden Kaplan, İslam Dünyasının umudunun Türkiye’de olduğunu belirtti. Seçim sürecinde dikkat edilmesi gerektiğini açıklayan Kaplan, Türkiye’yi karıştıracak girişimlere izin verilmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.
DHKP-C, TÜRKİYE’DE ALEVİ SORUNUNU PATLATMAK İSTİYOR
Betül Soysal Bozdoğan (BSB) : 7 Haziran için hazırlıklar başladı, start verildi diyebiliriz listelerin netleşmesiyle birlikte. İki seçim atlattı Türkiye. Gerçekten kıyasıya seçimler yaşandı. Sanki milletvekili seçimi daha önemli bulunuyor ülkemizde. Biraz bunları konuşalım sizinle, seçim atmosferini konuşalım. Savcı Kiraz’ın şehit edilmesi, Emniyete saldırı, Fenerbahçe otobüsüne saldırı gibi pek çok şey yaşanıyor. Nasıl bir seçim atmosferi bekliyorsunuz? Ve bu konuları, seçimle bağlantılandırıyor musunuz?
Yusuf Kaplan (Y.K.): Şu kesin artık; dün PKK’nın üstlendiği rolü, bugün DHKP-C üstlenmiş durumda. Çözüm Süreci olduğu için, PKK bir şekilde seçimlere giderken, Türkiye’yi kaos ortamına sürükleyecek bir şeyler yapmıyor. DHKP-C ’nin böyle bir olayı üstlenmiş olması, Türkiye’nin seçimlerden sonraki süreçte karşı karşıya kalabileceği en büyük soruna da işaret ediyor. Türkiye’de Alevi sorununu patlatmak istiyorlar.
SEÇİMLERE KADAR DİKKATLİ OLUNMALI
BSB: Bu olayların mezhepsel bir zemini var mı?
Y.K.: Türkiye’de hiçbir şeyin zemini yok. Mesela, Şii-Sünni çatışması varmış gibi gözüküyor ama bu icat edilmiş bir sorun, Müslümanların böyle sorunları yok. Bölgeye çekil düzen vermek isteyen aktörler, bir şekilde çatışma çıkarmak istiyor. Türkiye’nin, geleceğe doğru emin adımlarla yürüyememesi için, bölgenin belirleyici aktörü olamaması için, ülkeyi karıştırmak istiyorlar. DHKP-C ile Türkiye’de yapay bir Alevi sorunu icat etmeye çalışıyorlar. Türkiye’de böyle bir sorun yok. Türkiye’de Sünni toplamla Alevi toplam arasında herhangi bir çatışma yok. Bu kaos süreci işletilecek, seçimlere kadar dikkatli olmak gerekiyor. Provokasyonlara dikkat etmek gerekiyor.
BSB: Bu planlar amacına ulaşıyor mu? Vatandaş olaylara feraset gözüyle bakabiliyor mu? Az önce Sn.Cumhurbaşkanı konuştu ve dedi ki: ‘Milletimiz her şeyi fark ediyor, irfan defterine kaydediyor.’ Nasıl yorumluyorsunuz?
TAYYİP ERDOĞAN, TÜRKİYE ÜZERİNE OYNANMAYA ÇALIŞILAN OYUNU BOZDU
Y.K.: Tayyip bey’in söylediği müthiş bir cümle. Tayyip Erdoğan, oyunbozandır. Türkiye ile İran’ı birbirine düşürmeye çalıştılar. Küresel sistem, İran’ın önünü açmaya çalışıyor, dolayısıyla Türkiye’nin tepesini attırmaya çalışıyor. Tayyip Bey bunu çok usturuplu bir şekilde, hatırlattı; böyle bir oyun var bu oyuna gelmeyin diye. Tayyip Bey’in yaptığı çok stratejik bir adım.
İRAN’IN ARAP YARIM ADASINI KUŞATMASI, İSLAM DÜNYASINI İÇİNDEN ÇIKAMAYACAĞI FELAKETE SÜRÜKLER
BSB: Sn. Erdoğan’ın Yemen çıkışı sonrası İran ile münasebetlerin dozu ve şekli- tarzı medyada tartışıldı. Sizce
Cumhurbaşkanı’nın diyalog tercihi isabetli midir?
Y.K.: İyi ki gitti. İran’ın yaptığı şeyleri biz onaylayamayız. İranlı yetkililerden yapılan açıklama şu; Bağdat, Şam, Beyrut’tan sonra şimdi dördüncü bir Arap Başkenti Sana artık İran’ın kontrolünde. İran’ın, doğal coğrafyasına çekilmesi lazım. Arap Yarım Adasını kuşatmasının, uzun vadede İran’a katacağı bir şey yok. Bölgeyi sadece kaos’a sürükler. İslam dünyasını, içinden çıkamayacağı çok büyük bir felakete sürükler. Tarihi olarak İran, kendi doğal coğrafyasında kalmak zorunda.
TÜRKİYE, MISIR VE İRAN’IN, OYUNLARI PÜSKÜRTECEK BİR İTTİFAK YAPMASI LAZIM
BSB: Peki, bunu yapar mı?
Y.K.: Bunu yapmak zorunda. Yapmazsa, İslam Dünyası perişan olur. İslam dünyasının karıştırılmasının fitilini çakmış olur. Bu konuda İran’ın uyarılması lazım. Birde başka bir stratejik yol izlenmesi lazım; Türkiye, Mısır ve İran’ın orta ve uzun vadede bütün oyunları püskürtebilecek ittifak yapması lazım. Bölge homojen bir bölge, coğrafi sınırlar var ama bu sınırlar çok yapay. Bu Avrupa’da olsa bunu anlarım, orada herkes kendi çıkarını öne alır. Bizde bir medeniyet, ümmet fikri var. Bu sınırlar yapay ve bu sınırlar ortadan kalkacak. Bu sınırları ortadan kaldırabilmenin yolu; zihni prangaları kırmaktır. Zihni sınırları ortadan ortadan kaldırmak, Sünni, Şii çatışmasına olanak vermemektir. Bizim Mısır ve İran ile hedefleri birleştirmemek için hiçbir nedenimiz yok. Gerçekçi olmak gerekirse, şuan ortalık karışık. Şuan Mısır düşürülmüş durumda, İran’ın önü açılıyor, Türkiye kuşatılıyor. Birbirlerine düşürülen aktörler var, bu aktörler yeniden tarih sahnesine çıkamazsa, yeniden bölgenin geleceğini şekillendirecek bir rol oynayamazsa, bölge kendine gelemez, İran ve Türkiye nefes alamaz. İran’ın, Yemen’e kadar gitmesi çok tehlikeli bir şeydir.
BÖLGEDEKİ KAOS ORTAMI, MÜSLÜMANLARIN DEĞİL BATILILARIN İŞİNE YARAR
BSB: Bu yayılmacı, emperyal ve hegamonik politikanın devamlılığı İran’ın geleceği için nasıl bir anlam taşıyor?
Y.K.: İran buna devam edecek olursa, İslam Dünyası arasındaki birleşme, kaynakların Batılılara peşkeş çekilmemesi, kaynaklarımızı kendimiz kullanmamız, bölge insanlarının kullanması, Kerkük’teydim geçen gün, Kerkük’te insanlar perişan durumda, petrol yatağı perişan durumda. Bu düzenin böyle devam etmesi kabul edilemez, bu durum İran’ın işine yarar. Bizim işimize yaramaz, Müslümanların işine yaramaz. Oradaki kaos, İran’ın önünün açılmasına yarar, bu da Batılıların işine yarayacak bir şey. Burada yapılacak şey İran’a; ‘lütfen, bölgeyi karıştıracak işlere girmeyin, mezhep çatışmasına malzeme olmayın, İslam dünyasının hedeflerini birleştirin’ mesajı verilmelidir.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İRAN’I VURACAKLARDI, GÖĞÜSÜMÜZÜ SİPER ETTİK
BSB: Erdoğan’ın ziyaretinde bu mesaj var mıydı?
Y.K.: Tabi ki vardı. Birleşmiş Milletlerde İran’ı vuracaklardı, biz göğsümüzü siper ettik. Türkiye’nin önünü tıkayacak bir şey yapılması İran için iyi bir şey olmaz. Bölge Sünni. Siz oraları ille de Şii kontrolüne almaya çalışırsanız, bu Batılıların ekmeğine yağ sürmek anlamına gelir. Bu çatışmanın fitilini ateşlemek olur. Balkanlar perişan, Kafkaslar perişan, Türk Cumhuriyetleri perişan, Arap Dünyası perişan, herkes bize bakıyor. Nereye giderseniz gidin, herkes Türkiye’ye bakıyor. Dolayısıyla uyku haram bize. Bizim bir şekilde İran’ı kontrol etmemiz gerekiyor. Bizim onları Müslümanca uyarmamız gerekiyor yine de İran bildiğini okuyabilir. Bölgedeki ilişkilerimizi derinleştirmemiz lazım. 100 sene önce İstanbul merkezdi. Yemende dolaşırken, bir ihtiyar yanımıza yaklaştı, Türkiye’den geldiğimizi anlayınca aynen şunu söyledi: ‘İstanbul düştü, İslam Dünyası düştü. İslam Dünyasının yeniden ayağa kalkabilmesi, İstanbul’un yeniden ayağa kalkmasına bağlı.’ Dedi. Medeniyet Tarihi’nin şekillendirilmesinde kilit rol oynamış bir ülkeden bahsediyoruz. Bin yıllık insanlık tarihinin şekillendirilmesinde, iki aktör var birincisi; cermenler diğeri de; biziz. O yüzden Yemen’deki adam bizden bir şeyler bekliyor. Türkiye’nin sınırları, coğrafi sınırlardan ibaret değildir. Türkiye’nin sınırları medeniyet coğrafyasının sınırlarıdır. Türkiye’nin Batı sınırları Bosna’dan başlar, Kırım’a kadar uzanır, Kırımdan, Yemen’e kadar uzanır. Kırım’ı, Yemen’i, Bosna’yı koruyamadığımız sürece Türkiye’yi koruyamayız.
OSMANLI İNSANLIĞIN SON ADASI, GELECEĞİDİR
BSB: Tam da izleyici bu noktada şunu soruyor olabilir: İran’ın emperyal politikası çok eleştiriliyor. Ancak diğer taraftan bu konuşmalarınızla acaba Türkiye için de aynı rolü mü çiziyorsunuz?
Y.K.: Türkiye hiçbir zaman emperyal politika izlemedi. Gidin, Afganistan’da 400’den fazla TİKA’nın yaptığı yer var. Biz Afganistan’ı kalkındırıyoruz. Karşılık beklemiyoruz. Biz girdiğimiz yere hiçbir zaman emperyal kaygılarla girmiyoruz. Öyle olsaydı bugün Balkanlarda herkes Müslüman’dı ve herkes Türkçe konuşuyor olacaktı. Osmanlı insanlığın son adasıdır. Osmanlı insanlığın geleceğidir. Tarihe baktığımız zaman ilk küreselleşme tecrübesini biz yapıyoruz. Türkiye’nin kuşatılması demek, İslam dünyasının toparlanamaması demek.
TÜRKİYE, KAOLİSYONuU TERCİH EDERSE 90’LARDAN DAHA BETER BİR TÜRKİYE OLUR
BSB: Büyük resmin içerisinde, seçim sürecini nasıl konumlandıracaksınız?
Y.K.: Türkiye’yi karıştıracak girişimlere izin vermemek lazım. Türkiye, koalisyon gibi bir seçeneği seçmeye kalkışırsa, 90’lardan daha beter olur Türkiye. Güçlü iktidarlar döneminde Türkiye’nin önü açılıyor, Türkiye nefes almaya başlıyor ve nefes yüklemeye başlıyor. Tayyip Erdoğan herhangi birisi değil. Tayyip Erdoğan, İslam dünyasının neresine giderseniz gidin, Tayyip Erdoğan deyince adam heyecanlanıyor. Bu çok önemli bir şey.
SON VİDEO HABER
Haber Ara