Brüksel'de düzenlenen Türkiye-AB Karma İstişare Komitesi'nin (KİK) 34'üncü toplantısında konuşan Bozkır, katılım müzakerelerinde siyasi engeller nedeniyle son 4 yılda sadece bir fasıl açılmasına rağmen Türkiye'de reformları kararlılıkla sürdürdüklerini vurguladı.
Türkiye'nin AB müktesebatına uyum çabaları kapsamında son 4 yılda TBMM'de 167 reform yasasının kabul edildiğini belirten Bozkır, bugün itibarıyla siyasi engellerin kalkması halinde müzakerelere konu toplam 34 fasıldan 28'ini açmaya ve 14'ünü kapatmaya hazırlıklı olduklarını ve 2 yılda tüm fasıllarda müzakereleri tamamlayabileceklerini söyledi.
Bakan Bozkır, reformlara AB istediği için değil, halkın menfaatine olduğu için devam ettiklerini vurgulayarak "2004'te müzakerelere başlama kararı 4 saat geciktiğinde faizler yükselmişti, borsa düşmüştü, ekonomide birçok (olumsuz) gelişme yaşanmıştı. Bugün fasıl açılmasıyla ekonomi arasında hiçbir bağlantı mevcut değil" dedi.
Bozkır, AB üyesi ülkelerin gayri safi milli hasılalarına oranla kamu borç stoklarının yüzde 60'ın ve bütçe açıklarının yüzde 3'ün altında olmasını öngören Maastricht ekonomi kriterlerinde Türkiye'nin bugün itibarıyla "22 AB üyesinden daha iyi durumda olduğunu" ifade etti.
AB'nin gerekli kriterlerin karşılanmasının ardından Türkiye'ye vize muafiyeti kararı alırken herhangi bir endişe içinde olmaması gerektiğini belirten Bozkır, "Eğer vatandaşlarımız Avrupa'ya gelecekse turist olarak gelecektir. Vizelerin kalkmasının ardından belli bir aşamada Türkiye'ye çalışmak için gelecek Avrupalılar için bizim vize koymamızı gerektirebilecek bir noktaya gelebileceğimiz hissiyatını taşıyorum" diye konuştu.
Bozkır, kamuoyu yoklamalarına göre, Türkiye'de AB üyeliği referanduma götürülse toplumun yaklaşık yüzde 72'sinin üyeliğe "evet" diyeceğini ve bunun önemli bir destek olduğunu vurguladı.
AB Komisyonu Türkiye masası Başkanı Jean-Christophe Filori, ekonomik ve parasal politika faslının en kısa sürede müzakerelere açılabilmesi için teknik hazırlıkların tamamlandığını ve üye ülkelerin onayını beklediklerini söyledi.
Filori, Türkiye'nin katılım sürecine bağlılığını teyit etmesinin ve Türkiye ve AB arasında son dönemde sıklaşan üst düzey karşılıklı ziyaretlerin, Gümrük Birliği'nin reformu için çalışmaların başlatılmasının, süren vize muafiyeti müzakerelerinin, enerji alanında üst düzey siyasi diyalog başlatılmasının, ekonomik diyalog başlatma hazırlığının, terörle mücadele diyaloğunun ve çözüm sürecindeki olumlu gelişmelerin AB sürecindeki olumlu gelişmeler olduğunu ifade etti.
Jean-Christophe Filori, buna mukabil yargının bağımsızlığı ve temel özgürlüklerle ilgili bazı menfi gelişmelerin, yasama sürecinde ilgili taraflara yeterince danışılmamasının ve sosyal medyaya yönelik "orantısız kısıtlamaların" bu olumlu adımlara gölge düşürdüğünü belirtti.