Başçı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının 83. Hesap Dönemi Olağan Genel Kurul Toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisinin, düşen enflasyon sürecinde olduğunu söyledi.
Tüketici Fiyatları Enflasyonunun 2002'nin ocak ayındaki yüzde 73 düzeyinden 2012 sonunda yüzde 6,2'ye kadar gerilediğini hatırlatan Başçı, bunun son 44 yılın en düşük seviyesi olduğunu belirtti.
Enflasyon oranının kalıcı şekilde düşük olmasının büyüme üzerinde olumlu etkisi bulunduğunu vurgulayan Başçı, Türkiye ekonomisinde de bunun görüldüğünü bildirdi.
Başçı, maliye, finansal sektör ve para politikaları olmak üzere birçok alanda gerçekleştirilen reformlar ve sürdürülen mali disiplinle düşen enflasyon döneminde Türkiye'de göreli kişi başına reel gelirin önemli ölçüde arttığına işaret etti.
Türkiye'deki kişi başına geliri AB ile kıyasladıklarını belirten Başçı, "Türkiye'de satın alma gücü paritesine göre kişi başına ortalama gelir, 1990'lı yıllarda Avrupa'ya göre 3'te 1 seviyesinde iken, bugün yüzde 50'nin üzerinde. Kişi başı gelirde Avrupa'ya giderek yaklaşmışız. Düşen enflasyon döneminde 3'te 1'den bu noktaya gelmiş" dedi.
Başçı, geçen 2 yıl süresince, yıl sonlarında gerçekleşen enflasyonun yüzde 5'lik hedefin üzerinde kaldığını kaydederek, şöyle konuştu:
"2013'ün sonlarından itibaren döviz kurlarında yaşanan aşırı hareketlilikler ve finans politikalarındaki oynaklık artışı, enflasyon görünümü ve makro finansal istikrarı olumsuz etkilemişti. Merkez Bankası olarak, 28 Ocak 2014'te para politikasında güçlü ve önden yüklemeli bir parasal sıkılaştırmaya gittik. Bu politikanın sonuçlarını geçtiğimiz yılın ikinci yarısından itibaren almaya başladık. Temkinli para ve maliye politikaları ile alınan makro ihtiyati önlemlerin çekirdek enflasyon göstergelerini olumlu yönde etkilediğini görebiliyoruz.
Buna karşın enflasyon beklentileri henüz arzu edilen seviyelere ulaşmadı. Manşet enflasyonda 2013 sonlarından itibaren gözlenen yükseliş, enflasyon beklentilerinde de bozulmaya yol açmıştı. Alınan tedbirler sonucunda enflasyon ana eğilimindeki olumlu görünümün, enflasyon beklentisi üzerindeki düzeltici etkisinin ise özellikle gıda fiyatlarında artışlar nedeniyle sınırlandığını düşünüyoruz.
2014 yılında gözlenen kuraklık ve diğer olumsuz hava koşulları nedeniyle, gıda fiyatlarında yüksek seyrin ve oynaklığın, tüketici fiyat enflasyonunu olumsuz etkilediğini söylemek mümkündür."
- "Gıda enflasyonu konusunda ümitliyim"
Başçı, gıda fiyatlarının son yıllardaki seyrine bakıldığında, enflasyonla mücadele para politikalarının yanı sıra diğer önlemlere de ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komite'sinin faaliyete geçmesinin çok önemli bir adım olduğunu kaydeden Başçı, "Önümüzdeki dönemde, hava koşullarının 2014 yılındaki olumsuz etkilerinin geçmesine ilave olarak Gıda Komitesi'nin alınmasını önereceği önlemlerin gıda enflasyonunun düşürülmesine katkı sağlayacağına inanıyoruz" diye konuştu.
Başçı, komite hakkında da detaylı bilgi vererek, "Gıda Komitesi, gıda ve tarım ürünlerinin kısa ve uzun vadeli arz-talep, ihracat-ithalat ve üretim-tüketim değişimleri ile bu değişimlerin ve dağıtım zincirindeki gelişmelerin fiyatlara olası etkilerini izlemek ve değerlendirmek yoluyla, gerekli görülmesi halinde, alınacak tedbirlere ve uygulanacak politikalara ilişkin önerilerde bulunmayı amaçlıyor" ifadelerini kullandı.
Gıda Komitesinden çok ümitli olduklarının altını çizen Başçı, "Gıda enflasyonu konusunda ümitliyim. Bu ay sonunda enflasyon raporuna nasıl bir gıda enflasyonu varsayımı konulması gerektiğini birlikte belirleyeceğiz. Kuraklığın etkilerinin geçtiği, yeni afetlerin olmadığı, kırmızı et gibi birkaç alanda tedbirlerin alınmakta olduğu ve bunların da etkilerini gösterip enflasyonun bu yıl sonuna kadar daha olumlu noktaya gelebileceğini tahmin ediyorum. Bu manşet enflasyonun düşürülmesi açısından olumlu bir gelişme. Çünkü çift hanede bir tek gıda fiyatları kaldı, diğerlerinin hepsi oldukça olumlu bir noktaya geldi, hatta gıda dışı bizim yüzde 5 hedefi ile uyumlu seyrediyor" değerlendirmesinde bulundu.
(Sürecek)