Davutoğlu, NTV özel yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. "Başkanlık sisteminin biraz detaylarına girmek istiyorum. Bilmiyorum beyanname ne kadar içeriyor bunları. Kuvvetler ayrılığı tasarımınız nasıl? En azından zihninizdeki kuvvetler ayrılığı anlayışı nasıl" sorusu üzerine Davutoğlu, bu anlamda zaten esas olarak başkanlık sisteminin özgürlükçü dokusundan bahsederken, referansta bulunduğu noktaların bu olduğunu belirtti.
"Özgürlük, insan hakları ve insan odaklı çerçeveyi Anayasa'nın temel ilkeleri olarak ortaya koyduktan, vatandaşlık tanımını bu esasta tüm unsurlarıyla tanımladıktan sonra o çerçeve ve temel özgürlükler alanı içinde bu özgürlükleri yansıtacak bir siyasal sistem. Bakın başkanlık demiyorum daha, siyasal sistem. Bir form" diyen Davutoğlu, bahsettiği formun özgürlüğü koruyan unsularından birinin de hiçbir gücün denetimsiz olmaması olduğuna dikkati çekti.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Başbakan olarak parlamenter sistem doğru işlemiş olsaydı başbakan olarak şu anda görünüşte parlamenter sistemin tüm şeyine rağmen sorumlu benim. Hesabı her açıdan parlamento tarafından imza yetkisi bakımından da tümüyle sorumluluk başbakanın üzerindedir. Hesabı verecek olan odur. Denetim var yani. Denetimin olmadığı bir tabloyla karşı karşıya değiliz. Kaç bakanımız iki hafta içinde gensoruya muhatap oldu, yargı süreci var, her şey var.
Tüm parlamenter sistemlerde böyledir. İngiltere'de de böyledir. Yargı denetimine de açıktır bu. Danıştay ve benzeri uygulamalar... Niye birçok bürokratı istemediğimiz halde çoğu zaman, beraber çalışamayacağımız halde tutuyoruz. Çünkü yargı denetimi var. Tüm bir otorite birikimi yok. Şu anda başbakanlığın kullanabileceği muhayyel güç belki başkanlık sistemindeki başkandan daha az değil. Onu kastediyorsanız doğru. Şu varsayım yanlış. Başkanlık sistemi otoriterliğe yol açar, parlamenter sistem demokratikliğe veya tersi. Onun için form diyorum. Özünü esas doğru dokumak ve herkesin o özde anlaşması önemli.
Ama şu olmayacak, daha doğrusu olması Türkiye'de demokrasinin geldiği olgunluk açısından da bu mümkün değil. Bugün Cumhurbaşkanımız için tartışılan bazı konular, yarın, 10 sene sonra başka başkanlık sistemi olması durumunda gündeme gelecek konular, bilinsin ki Türk demokrasisi içinde zaten olmayacak şeyler. Bunlar Cumhurbaşkanımız da muhayyel yani şu anda ne olacağı anlamında söylemiyorum, tartışmayı ona odakladıkları için Türkiye'de Asyatik tarzda bir başkanlık, Asyatik diyorum, Türk modeli demiyorum. Asyatik tarzda bir başkanlık modeli Türk demokrasisinin ulaştığı düzey bakımından zaten doğru değil. Asya'yı olumsuzlaştırma anlamında demiyorum ama bazılarının zihninde bazı modellemeler olduğu için söylüyorum. Türk demokrasinin ulaştığı düzey, başkanlık sistemi de olsa, başbakanlık, parlamenter sistem de olsa zaten toplumsal çeşitlilik, şu ana kadar gelmiş olunan özgürlükler alanının genişlemesi, sivil toplum formasyonu otoriterleşmeye zaten izin vermez. Zaten cumhurbaşkanı da dahil Türkiye'de kimse bütün gücü elinde tutacak yetki peşinde koşamaz, koşmaz da. Niye koşsun?"
- "Nasıl bir Türkiye özlüyoruz"
Başbakan Davutoğlu, "Anayasa Uzlaşma Komisyonu'na verilen teklif epey eleştirilmişti. Aynı mı, belki onun etrafında mı oluşuyor' sorusu üzerine, o teklifin Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun tıkandığı yerde gündeme gelen teklif olduğunu anımsattı.
Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şu olabilse... Bagajlarımızı atıp dört parti lideri oturup, seçim sonrasında inşallah olur. Kaç parti girecek, ne olacak bakacağız. Bizim geleceğimiz. Bagajlarımızı bir kenara koyalım, hep beraber. Nasıl bir Türkiye özlüyoruz. Birisinin bir sisteme kişisel olarak karşı çıkması aslında oraya gelemeyeceği korkusuyla olduğunda nezdimde kıymeti harbiyesi yok. Başkanlık sistemi olursa bizden hiçbir zaman başkan çıkmaz diye bakıyorsa biri, ben buna saygı duymam. Başkanlık sistemi olursa hep bizden çıkar diye savunalım diye buna da saygı duymam. Parlamenter sistemi öyle bir dizayn edelim ki başkası gelmesin, zaten askeri müdahaleler hep bunu yaptı. Öyle dizayn edelim ki bizim istediğimiz gibi adamlar gelsin.'
"Yani Anayasa Uzlaşma Komisyonu ile aynı olmayacak" sorusunu ise Davutoğlu, şöyle cevapladı:
"Uzlaşma Komisyonundaki fikirlerimiz muhtevi olarak kalabilir. Bu anayasal bütünü içinde bir yer oturacak onunla çelişen bir unsuru varsa o gözden geçirilir. Şimdi kayda bağlanmış, hemen bir mimarisi oturmuş bir şeyi telaffuz etmek istemiyorum. Çünkü o mimariyi hep birlikte şekillendirmeliyiz. Türk modeli derken de Türk tecrübesi içinden, Türk demokrasi tecrübemiz içinden... Onun için Asya tipi, Amerikavari gibi ayrım değil, biz kendi tecrübelerimizden bunu üretebiliriz. Keşke 2007'de, keşke 2003'te, 2004'te demokratikleşme süreçlerinin ivme kazandığı dönemde hep beraber oturup parlamenter sistemini doğru yere oturtabilseydik, bugün herkes kendisini bu anlamda eleştiriye tabi tutmak durumunda."
- 'Her yer Trabzon'dur. Anadolu'nun her yerinde de bir Fenerbahçeli vardır'
"Fenerbahçe takımının otobüsüne yönelik saldırıyla ilgili iki kişi gözaltına alınmıştı. Serbest bırakıldılar. Bu soruşturma ne kadar zor' sorusuna Davutoğlu, üst kurul toplantısında bulunduğu sıralarda gerçekleşen olayın hemen kendisine iletildiğini, bunun üzerine toplantıya ara vererek İçişleri Bakanı ve Vali ile görüşerek olayın üzerine gidilmesi talimatını verdiğini belirtti.
Çocukluğundan bu yana Fenerbahçe'yi desteklediğini paylaşan Başbakan Davutoğlu, "Bir Fenerbahçeli olarak da şu anda da milli takım da tüm takımlar da bizim takımlarımız. O anlamda bir ayrım için söylemiyorum ama bunu hemen derinden hissederek de olaya müdahil oldum. Hangi takım olsa da müdahil olurduk" dedi.
Tüm takımların zihinlerde güzel bir izinin olduğunu, takımların başarılarıyla sevindiklerini, bu anlamda bir fark gözetmediğini anlatan Davutoğlu, bu olayın kendilerini ilgilendiren iki boyutunun olduğunu söyledi.
Ahlaka ve centilmenliğe dayanan spor boyutunda bu değerlerin korunması gerektiğini dile getiren Davutoğlu, bu amaçla Gençlik ve Spor Bakanı'nı çağırdığını, kulüplerle de temasa geçildiğini anlattı.
Başbakan Davutoğlu, "Hükümet olarak ne yapılması gerekiyorsa elimizden geleni yapalım, Türkiye'de sportif centilmenliğe zarar gelmesin, kaygımız bu. İkinci bir kaygı ise adliye saldırısı ve arkasındaki şeylere baktığımızda acaba özellikle spor üzerinde bir gerilim yaratarak kaotik ortam oluşturmak isteyen unsurlar var mı? Çünkü o maçtan dönerken olayın olduğu yerde tespiti zor bir alanda saldırı söz konusu oluyor" ifadesini kullandı.
Otobüs şoförüne de cesur davranışı dolayısıyla teşekkür ederek tebrik ileten Davutoğlu, şoförün dirayetli tutumunun daha büyük bir olayı engellediğini dile getirdi. Olayı yakından takip edeceklerini söyleyen Davutoğlu, kulüplere son yaptıkları açıklamalar ve gösterdikleri dayanışma dolayısıyla teşekkür etti.
Bu haftayı "sporda şiddete karşı dayanışma haftası" gibi herkesin sahiplenmesi gerektiğini dile getiren Davutoğlu, 'Fenerbahçeli, Trabzonsporlu taraftarlara da sesleniyorum. Hepiniz bizim taraftarımızsınız. Her yer Trabzon'dur. Anadolu'nun her yerinde de bir Fenerbahçeli vardır. Mesele, bunları karşı karşıya getirmek isteyenlere karşı hepimizin sportif ahlakı ve seçimlere giderken de spor üzerinden gerilim yaratma çabalarına karşı da tüm taraflarımızı birlikte davranmaya, sporda şiddete karşı ortak tutum sergilemeye davet ediyorum" diye konuştu.
Davutoğlu, "Kaos ortamı yaratma arzusu, isteği ciddi bir olasılık mı" sorusunu şöyle yanıtladı:
'Devlet nedir diye sorsanız, öncelikle tedbir derim. İbn Bacce'nin önemli bir risale siyaset klasiği vardır siyaset felsefesinde. Tedbirdir devlet. Devlet binde bir ihtimali dahi düşünemezse devlet olma vasfını kaybeder. Biz tüm ihtimalleri gözetmek durumundayız. Ümit ederim o sportif centilmenliğe taraftarlarımız sahip çıkar. Fenerbahçe'ye geçmiş olsun diyorum. Tüm kulüpleri de omuz omuza vererek Türk futbolunu ve onuru, ahlakını da korumaya davet ediyorum."
(sürecek)