Davutoğlu, NTV'deki canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
AK Parti'nin milletvekili adaylarının belirlenmesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın sürece dahli olup olmadığının sorulması üzerine Davutoğlu, yorumları takip ettiğini, yapılan yorumlarda sanki Cumhurbaşkanı Erdoğan ile kendisinin yıllardır ayrı çizgide olduğu, ayrı ekiplerle çalıştığı gibi ifadeler kullanıldığını ifade etti.
"Sanki ayrı ekipler aday tespitinde yarıştı, kime yakın adaylar olduğu konusunda bir ağırlık hesabı yapıldı ve bir sonuca ulaşıldı. Bu son derece yanlış bir algı" diyen Davutoğlu, geçen yıl bu günlerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde, en yakın çalışma arkadaşlarından birinin kendisi olduğunu anımsattı.
Başbakan Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Onun ekibi benim ekibimdi, benim ekibim onun ekibiydi. Ben başbakan olduktan sonra Sayın Cumhurbaşkanımız ile 'Cumhurbaşkanlığı'nda kimlerle çalışmak isterseniz' diye konuştuk, bazı arkadaşlar Başbakanlık'ta kaldı, bazı arkadaşlar Cumhurbaşkanlığı'na gitti. Açık bir şekilde ifade edeyim, geçen sene 30 Mart seçimlerine giderken hangi ekip, hangi mantıkla bir aradaysa şimdi 7 Haziran seçimlerine giderken de aynı ekip, aynı mantıkla bir arada. Yani 'Davutoğlu'nun ekibi Cumhurbaşkanı'nın ekibi' diye bir ayrım yapmak sunidir, gerçekleri de yansıtmaz. Kimi nereye koyuyorsunuz? İnsanların yüreklerindeki sevgiyi nasıl parçalayabilirsiniz ki... Bu insanlar, dava arkadaşlarımız aynı muhabbetle Cumhurbaşkanımıza da bana da bağlılar ve bu bağlılıklarını gösterdiler değişik vesilelerle.
Hatta geçtiğimiz bir MYK'da da arkadaşlara da, dışarıya farklı görüntü vermek isteyen veya böyle görüntü yansıtanlara işareten söyledim, 'Cumhurbaşkanımızın yanında olmayan benim yanımda da olmasın' dedim. Böyle bir ayrım noktasına getirmek isteyen kim varsa... Bu şu demek değil, ekip olarak, bir dava yolculuğu, bir arkadaşlık, bir siyaset felsefesi yolculuğu olarak Cumhurbaşkanımızın ekibi, Başbakan'ın ekibi diye bir ayrım bizim yaklaşımımızda olmaz. Ama devletin kurumsal işleyişi bağlamında Cumhurbaşkanımızın yeri de bellidir, Başbakan olarak benim yerim de bellidir. Anayasal olarak Cumhurbaşkanımız, kendi siyasetin üstünde ve tarafsız bir konumdadır. Dolayısıyla listelere müdahil olma gibi bir durum söz konusu değil."
-"Cumhurbaşkanımızın hassasiyetlerini en yakından bilen benim"
"Erdoğan'a yakın" denilen isimlerle ilgili haberleri hayretle okuduğunu dile getiren Davutoğlu, "Cumhurbaşkanımıza yakın denilen isimlerin çoğu benim yıllarca, akademik hayatta veya değişik yerlerde beraber olduğum arkadaşlar. Bana yakın diye yazılan isimlerin önemli bir kısmı da geçmişte Cumhurbaşkanımızın başdanışmanlığını yapmış arkadaşlar" diye konuştu.
Yorumların eski Türkiye'nin alışkanlıklarıyla yapıldığını, insanların "şunun yanında olanlar" ve "bunun yanında olanlar" diye kutuplaştırıldığını ancak böyle bir ayrımın söz konusu olmadığını ifade eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhurbaşkanımızın bazı hassasiyetleri yansımış olur, tabii olur ama nasıl olur bu? Ben Cumhurbaşkanımızla 12 yıl birlikte çalışmış, hem başdanışman hem Dışişleri Bakanı olarak, Cumhurbaşkanımızın düşüncelerini, hassasiyetlerini en yakından bilen benim. Bunun için ayrıca Cumhurbaşkanımızla oturup saatlerce görüşmeye de ihtiyaç yok. Benim hassasiyetlerimi de herkesten daha yakın bilen Cumhurbaşkanımızdır. Dolayısıyla bazen konuşmadan da anlaşılan, sadece bakışlarla da bir takım meselelerin çözülebileceği, rahat bir ilişkiden bahsediyoruz. Bu noktada yorumları okuduğumda veya dinlediğimde sadece bazen tebessüm ediyorum. Çünkü böyle bir kategorizasyon, 'buna yakın olanlar, şuna yakın olanlar' gibi bir şey söz konusu değil."
Aday belirleme sürecinde ehliyet, liyakat, Çözüm Süreci başta olmak üzere Türkiye'de yürütülen projelere duyulan aidiyet, AK Parti'nin vizyonunu benimseme, hem ulusal hem de yerel ölçekte nerede ve nasıl katkı yapabileceği gibi kriterlerin ortaya konduğunu anlatan Davutoğlu, "Bunları ortaya koyduğumuzda, benim hiçbirinde şöyle bir kriterim olmadı, 'Bana kimler yakın' diye bir kriter bu süreçte söz konusu olmadı. Ya da 'şuna kimler yakın, onları devreye almayım', sadece Cumhurbaşkanımız değil başka isimlerle ilgili de kanaatler serdediliyor, objektif kurallar ve saatlerce süren müzakerelerle çıkan bir tablo" diye konuştu.
-"Yeni bir nesil siyasetçinin, devlet adamının devreye girmesi lazım"
"AK Parti'nin aday listesinde geçmiş dönemlere oranla popüler, yıldız ve kamuoyunun yakından tanıdığı isimlerin olmadığı" yorumunun yapılması ve bunun nedeninin sorulması üzerine de Davutoğlu, "Siyasette yıldız arayışı... Biz bir konsere ya da futbol maçına çıkmıyoruz" dedi.
Adaylar arasında sanatkar, kamuoyunun çok yakından tanıdığı yazar ve entelektüellerin de olduğuna işaret eden Davutoğlu, Eflatun'un "Adalet her şeyin hakkını vermek ve olması gereken yere koymaktır" prensibini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Sadece popülerlik üzerinden aday tespitine başladığınızda, o kişileri popülerlik üzerinden de kaybedebilirsiniz. Siyasette popüler arayış bir müddet sonra popülizme yönelir. Halkta ilk anda, kısa dönemde etki yapayım diye çıkaracağınız isimler aynı kısa dönem mantığıyla süreçten devre dışı kalabilirler. Ne aradık burada biz? Flaş, yıldız isimlerin ötesinde, bir, AK Parti'nin omurgası, 12 yılda oluşmuş geleneği var, bu gelenekte süreklilik sağlayacak unsurlar, iki, bu geleneği yenileyecek entelektüel, profesyonel, sosyal birikime sahip unsurlar. Bunların bir kısmı şimdi bilinmiyor ama belki iki sene sonra şu anda sıradan gibi görünen isimler, en popüler siyasetçi haline dönüşecek. Bunlara o şansı vermek lazım. Yeni bir nesil siyasetçinin, devlet adamının devreye girmesi lazım."
-"Geleneği kimlerle sürdürebilirim, yenileyebilirim diye baktım"
Başdanışman olarak ilk göreve başladığında akademik çevreler dışında kendisinin de çok fazla tanınmadığını belirten Davutoğlu, "Akademik dünyada herkes beni bilirdi, bizim camia diyebileceğim çevrelerde gayet iyi bilinirdim ama bazı kesimlerde bilinmeyebilirdim. Bilinilir olmak tek kriter olduğu zaman şöhret öne çıkıyor, şöhret de siyasette en büyük afet. O şöhret dürtüsü, bilinir olmayla kesiştiği andan itibaren hep bilinir olma kaygısıyla davranan başka bir siyasi elit çıkıyor. Ben şuna baktım, bu geleneğin sürekliliğini kimlerle devam ettirebilirim, bu geleneği kimlerle yenileyebilirim ve bunun için de şöhretten daha çok ehliyete, liyakata ve öze baktım" ifadesini kullandı.
Adayların seçiminde göz önünde bulundurulan bir diğer unsurun da "bu geleneği kimlerle çeşitlendirebilirim" düşüncesi olduğunu aktaran Davutoğlu, listedeki entelektüel isimlere bakıldığında, yelpazedeki çeşitliliğin çarpıcılığının görüleceğini ifade etti.
Davutoğlu, şöyle konuştu:
"HDP listelerine bakanlar yeni unsurları görüyorlar da, bu isimlerden bir kısmının geçmişte, o zamanki BDP'de siyaset yaptığını veya bazılarının MHP'de siyaset yaptığını veya o çizgilerde siyaset yaptığını, bazılarının CHP'de, Avrupa Parlamentosu'nda siyaset yaptığını unutuyorlar.
Listelere iyi bakarsanız bu unsurların hepsi var, hiçbirisi ihmal edilmedi ama bunlar şöhret oldukları, bilinir oldukları için değil şu ana kadar sergiledikleri entelektüel performans, siyasi performans ve en önemlisi de sosyal etik performans dolayısıyla seçildiler. Yoksa herhangi bir beklentiyle geldikleri anda da bilinsin ki bu 550 kişi, her birisi aynı değerdedir, hiç kimsenin özel bir konumu yok. Şöhret, çok bilinen bir isim ile herhangi bir ilden ilk defa siyasete giren isim arasında şu anda bu yola çıkmış olma özelliği dolayısıyla bir fark da yok. Şöhret peşinde değiliz, hizmet ve belli bir siyasi felsefe yerleştirme peşindeyiz."
-"Seçim yapmakta zorlandık"
Başbakan Davutoğlu, "Milletvekili aday listesini istediğiniz gibi oluşturabildiniz mi, şunlar da olsa diyeceğiniz isimler var mıydı?" sorusu üzerine aday belirleme süreçlerini ve yaptıkları çalışmaları anlattı.
Çok nitelikli, çok sayıda aday arasından seçim yapmakta zorlandıklarını belirten Davutoğlu, üst kurul olarak toplamda 116 saat çalıştıklarını, bir keresinde 19 saat aralıksız toplandıklarını kaydetti.
Her an öğrenci olduğunu düşündüğünü, yeni bir işe başlarken de o heyecanı yaşadığını dile getiren Davutoğlu, "Oldum diyen öldüm demiştir. Yani ben 'oldum ve mükemmele eriştim' dediğiniz anda aslında 'öldüm de bittim de" demek bu. Her şey yeni bir süreç" dedi.
Kongreler için illere gittiğinde, oradakileri gözlemlediğini, fotoğraf çektiğini bunun da kendisinde bir birikim oluşturduğunu söyleyen Davutoğlu, teşkilat mensupları arasında yapılan temayül yoklamalarıyla gözlemlerini bir araya getirdiğini anlattı.
Arkasından Grup Başkanvekillerinden, Meclis performansı, katılım gibi konularda rapor istediğini belirten Başbakan Davutoğlu, "O resmi de oraya koyduk yetmedi. 81 il başkanını, baş başa tek tek dinledim. İkinci bir uygulama yaptık. Bence ön seçimden çok daha etkili bir uygulama. Çünkü ön seçimde sizin elemanlarınız gidiyor ve bir hizip yarışı, bizim temayüle benziyor. Bazen temayül yanıltıcı olabiliyor. STK'lar, bize oy versin vermesin, yakın olsun olmasın. Bütün STK'lara temayül yaptık. 115 bin kişi oy kullandı" diye konuştu.
-"(Google girin, son konuşmasını çıkarın) dedim"
Başbakan Ahmet Davutoğlu, üst kurul çalışmaları sırasında belirlenen üç isim arasından karar veremedikleri yerde, seçim yapabilmek için hemen kamuoyu anketi yaptırdıklarını ifade ederek, süreçte yaşananları şöyle anlattı:
" Tablo net değilse, 'anket gelsin ondan sonra karar vereceğiz' dedik. Bir an geldi, kaliteli iki aday. Özellikle az bilinen isimlerden. Büyük ekranda bilgileri önümüzden geçiyor. Ama resim yaşayan bir şey olmadığı için 'google girin, son konuşmasını çıkarın' dedim. Bir kaç ilde konuşmalarını dinledik adayların. Bazısı aday tanıtımında, bazısı bir odada konuşmada. O kişiyi konuşurken dinledim. Üslubu, edebi, hitabeti nasıl, beden dili nasıl, bir kaç ilde böyle karar verdik."
-"Bu bir satranç oyunu"
Başbakan Davutoğlu, aday olmadığı halde, etik bakımından son derece kıymetli bazı isimlerin de listelerde yer aldığını belirterek, şöyle devam etti:
"Zihninizdeki insan dokusu ile toplumdaki talep arasında bir optimizasyon yapıyorsunuz. Bu arada açık söyleyeyim, bu bir satranç oyunudur, rakiplerinizin hamlelerini gözetiyorsunuz. CHP'de ön seçim yapıldı. Biliyorsunuz nerede kimin olabileceğini biliyorsunuz, bunu gözetiyorsunuz. Son gün dahi listelerde, 'şurada şu hamleye karşı biz de şunu yapsak daha iyi olur' diye iller arasında kaydırmalar yaptık. Bir ilden başka bir ile aldık. Bunlar mimarinin bir parçası. O gece geç vakit eve gittiğimde en azından insan olarak şunu dedim, 'elimdeki bütün verileri ve bütün kabiliyetimi buraya döktüm'. Bundan sonra eskilerin yola çıkan için söylediği bir şey var, 'artık tevekkel edilir ve yola çıkılır'. Mutlaka üzülen olmuştur, listelerde kendini görmek isteyip de göremeyen olmuştur. Onlar da bizim dava arkadaşımızdır. İnşallah onlarla da yollarımız kesişecek. Ama bütün bu parametrelerin tek bir yerde buluşması zor oluyor."
(Sürecek)