Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Çakan, AA muhabirine, doğanın uyanmasıyla genellikle dağlık ve akarsu kenarlarında yetişen yabani otların, vatandaşlar tarafından toplanması ve bilinçsiz tüketilmesi sonucu son günlerde zehirlenme olaylarının arttığını söyledi.
Çakan, geçen ay Adana'nın Pozantı ilçesinde araziden topladıkları yabani otları yiyen Sabiha Bulut (83) ile kızı Meryem Bulut'un (44) hayatını kaybettiğini anımsatarak, ölüme, baldıran otunun (Conium maculatum) sebep olduğunu ifade etti.
Baldıran otunun maydanozgiller familyasına ait bitki olduğunu aktaran Çakan, bu familyadan bitkilerin büyük çoğunluğunun tüketildiğini ancak bazı türlerinin zehirlediğini kaydetti.
Zehirli türün genellikle dağlık, tarla ve su kenarlarında yetiştiğini anlatan Çakan, "Baldıran otu, özellikle bu aylarda gelişmesi ve dip yapraklarının ortaya çıkması ile maydanoza benzetilebiliyor ve yenilmesi durumunda zehirlenmelere neden olabiliyor. Araziden toplanan bu tip bitkilerin riski çok büyük" dedi.
Çakan, yabani otlar arasında en tehlikesinin baldıran otu olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Ülkemizde, bu bitkinin neden olduğu çok sayıda zehirlenme vakası görülüyor. Genellikle maydanoz ile karıştırıldığı için yenilmesi sonucu ölüm gerçekleşiyor. Bu bitkinin 1-2 gramı bile yetişkin bir insanın ölümüne neden olabilir. Tarihin en önemli filozoflarından Sokrates'in zehirlenmesinde de bu bitki kullanılmış. 'Şeytan elması', 'adam otu' gibi bitkiler de zehirli ancak bu dönemde en tehlikelisi baldıran otu."
Özellikle doğadan toplanıp pazarda satılan faydalı bitkiler arasına bazen yanlışlıkla aynı alanda gelişen zehirli bitkilerin karışma olasılığı bulunduğunu anlatan Çakan, yemek pişiren kadınlara bu konuda daha dikkatli davranmalarını tavsiye etti.
- "Kulaktan dolma bilgiyle yabani bitki tüketilmemeli"
Halkın, doğal bitkileri kullanma ve bilgi açısından dağarcığının zengin olmasına rağmen günümüzde bu kültürün kuşaktan kuşağa aktarılmasında sorun yaşandığına işaret eden Çakan, "Bu konu ile ilgili halkımızın sahip olduğu kültürel birikimin ortaya konulması, bunun bilimsel çalışmalarla desteklenmesi, halkın kullandığı bitkilerin bir envanterinin çıkarılması gerekiyor. Ayrıca kulaktan dolma bilgi ve tavsiyelerle yabani bitkiler kesinlikle tüketilmemeli" diye konuştu.
Çakan, halkın bitkileri tanıması ve bu konuda bilinçlenmesi için çok sayıda bitki türünün yer aldığı ve sergilendiği botanik bahçelerinin de önemli işlev üstlendiğini hatırlatarak, bu kapsamda ÇÜ Ali Nihat Gökyiğit Botanik Bahçesi'nin, Akdeniz Bölgesi'nde bu eksikliği gidereceğini kaydetti.
- "Vatandaşlar bilinçlendirilmeli"
Prof. Dr. Çakan, özellikle kırsal kesimdeki vatandaşların yabani otlar konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini anlatarak, bu kapsamda yetkili birimlerin çalışma yapmasını önerdi.
Özellikle jandarmanın, doğanın uyanmaya başladığı bu dönemde kırsal kesimdeki vatandaşları bilgilendirmesinin yararlı olacağını aktaran Çakan, "Kırsal kesimdeki vatandaşlar, broşür ve çeşitli faaliyetlerle zehirli bitkiler konusunda bilinçlendirilmeli. Uyarıların yer aldığı broşürler, köylerdeki kıraathane ve muhtarlıklara gönderilebilir" diye konuştu.
Çakan, ayrıca kırsal kesimde görev yapan doktorların da bu tip zehirlenmeler konusunda eğitilmesi gerektiğini kaydetti.
Zehirli bitkilerin birçoğunun tıbbi olarak insan sağlığının korunmasında da kullanıldığını bildiren Çakan, "İlaçlar, sağlığımızı korusa da fazla alındığında ölüme neden olabiliyor. Bitkiler de böyle. Bitkilerin hepsi masum aslında ama aşırı ve bilinçsiz kullanımı ölüme sebep olabilir. Özellikle baldıran otu, zehirli olduğu bilinmesine rağmen antik çağlarda bu bitkinin bazı hastalıkların tedavisinde kullanıldığı biliniyor" şeklinde konuştu.