Kalın, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İran'da imzalayacağı antlaşmalar ve vereceği siyasi mesajların neler olacağıyla ilgili sorusuna Kalın, "Şu anda antlaşmalarla ilgili teknik müzakereler devam ediyor. Ağırlıklı olarak enerji, ekonomi, gümrük, sağlıkla ilgili konularda antlaşmalarımız olacak. Bakanlarımızda bizimle gelecek. Nihai olarak ortaya çıktığında zaten sizinle yarın paylaşılacaktır" yanıtını verdi.
Bazı İranlı milletvekillerinin Ruhani'ye yazdığı mektuba değinen Kalın, bu konuda verdikleri mesajların çok net olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanının Yemen krizi bağlamında söylediği sözlerin bölge barışına ve istikrarına yapılan çok önemli bir çağrı olduğunu belirten Kalın, milletvekillerinin siyasi popülizm yapmak yerine kendi hükümetlerinin bölgede daha yapıcı, etkin, barışa ve istikrara katkı sunan politikalar izlemesi konusunda hassasiyet göstermesi gerektiğini kaydetti.
Kalın, şöyle devam etti:
"Irak ve Suriye olayları bütün bunlar yaşanırken biz hep aynı tezi savunduk, aynı noktada durduk. O da bölgede hiç bir çatışma bir mezhep savaşının gerekçesi olmamalıdır. Hiç bir çıkar çatışması farklı devletler arasında, farklı ülkeler arasında bölge haklarını karşı karşıya getirecek bir bahane asla olmamalıdır. Fakat maalesef uyarılarımıza rağmen gerek Suriye'de, Irak'ta gerek başka Sünnilerin ve Şiilerin bir arada yaşadığı ülkelerde bu gerilimler yaşanmaya devam ediyor. Bazen bunlar hakikaten tahammül edilemez çatışmalara dönüşüyor. Onlarca yüzlerce masum insan hayatını kaybediyor. Buna hiç kimsenin hakkı yok. Yemen'de yaşanan olaylarda dahil olmak üzere biz bütün bölge ülkeleri olarak, Türkiye, İran, Suudi Arabistan, körfez ülkeleri, Pakistan, böyle bir mezhep çatışmasının önüne geçmek için el birliğiyle çalışmak durumundayız. Bu konuda herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmek zorunda."
Barışı temin edecek, gerilimleri asgari düzeye çekecek politikaların geliştirilmesi gerektiğini belirten Kalın, bütün muhataplara ve ortaklara bölgede verilen mesajın bu çerçevede olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın muhataplarına konuyu bu çerçevede aktaracağını, görüşlerini alacağını ifade eden Kalın, Irak'ta, Suriye'de, Yemen'de yaşananların hiç kimsenin tasvip ettiği olaylar olmadığını vurguladı.
Suriye'de yaşanan olayların 5'inci yılına girmek üzere olduğunu, 300 binden fazla insanın hayatını kaybettiğini ve bu savaşın kanlı, gaddar şekilde devam ettiğini dile getiren Kalın, Irak'ta da Şii ve Sünni nüfusları zaman zaman karşı karşıya geldiğini belirtti.
Bunları önlemek için, sorumluluk sahibi ortaklarla her zaman her türlü işbirliğine hazır olduklarına işaret eden Kalın, "Yemen konusunda da Cumhurbaşkanımızın buradan yaptığı çağrıyı bölge ülkeleriyle paylaşmaya devam edeceğiz. Yemen'deki sıcak çatışmanın müzakere ve siyasi diyalog yoluyla çözülmesi için bütün tarafları bir masa etrafında toplamak için gayretlerimiz devam ediyor. Umarız kısa zamanda bu yönde bir netice alma imkanımız olur. Oradaki çatışmalar bir an önce durur" dedi.
-"İktidar partisinin çağrıya olumlu cevap vermesi sevindirici"
Bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanı AK Parti'nin seçim beyannamesini gördüğünü ifade etmişti" sözleri üzerine Kalın, "Düzeltelim, seçim beyannamesini değil, başkanlık sistemiyle ilgili kısmını Sayın Başbakanımızla müzakere ettiğini söyledi" açıklamasında bulundu.
"Bunun ardından bazı iddialar ortaya çıktı, Cumhurbaşkanının hafta sonunda AK Parti adaylarıyla ilgili çalışma yaptığı yönünde, Cumhurbaşkanı adaylarla ilgili çalışma yapıyor mu, yapacak mı?" sorusuna Kalın, "Hafta sonu ben Cumhurbaşkanımızla cumartesi tam gün beraberdim, kapanıp böyle bir liste çalışması yaptığını görmedim. Bugün de burada zaten biliyorsunuz. Beyannameyi gördü, görmedi meselesi Sayın Cumhurbaşkanımızın başkanlık sistemiyle ilgili yaptığı bir yorumdan hareketle çıkartıldı. O konuda baştan beri Cumhurbaşkanımız bunu net ve açık şekilde ifade etti. Türkiye'yi 2023 hedeflerine taşıyacak yönetim şeklinin başkanlık sistemi olduğunu ve bunu için de bütün siyasi partilere, siyasi taraflara, meclise, sivil toplum kuruluşlarına, üniversitelere, iş dünyasına, meslek kuruluşlarına bir çağrı yaptığını biliyoruz. Bu noktada iktidar partisinin de bu çağrıya olumlu cevap vermiş olması elbette bizim için sevindirici bir durumdur" yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanının AK Parti'nin kurucusu olduğunu hatırlatan Kalın, "Şu anda Cumhurbaşkanı sıfatıyla başkanlık sistemiyle ilgili çağrısını Türkiye'deki bütün siyasi paydaşlara yapmıştır sadece bir gruba, bir partiye değil. Umut ederiz ki diğer partilerde bu konuda görüşlerini açık net şekilde ifade ederler başkanlık sistemiyle ilgili önerileri varsa bunları kamuoyuyla bizimle paylaşırlar. Bu tartışmayı daha sağlıklı içerikli bir şekilde götürme imkanımız olur" diye konuştu.
Listelere ilişkin ise Kalın, "Listelerle ilgili kendisinin gündeminde şu anda böyle bir bugünkü programı da dahil olmak üzere, böyle bir liste çalışması söz konusu değil. Fakat tabi ki seçim sürecini Sayın Cumhurbaşkanımız çok yakından takip edecektir bundan sonra da" dedi.
- "Seçim sürecini elbette yakından takip edecektir"
7 Haziran seçimlerinin sadece siyasi partileri değil, Türkiye'nin tamamını ve geleceğini ilgilendirdiğini anlatan Kalın, "Bundan sonrasıyla ilgili 2023 hedeflerine ulaşması yolunda atılacak stratejik adımlar bizim açımızdan da Cumhurbaşkanlığı makamı, toplumun bütün kesimleri açısından da büyük bir önem arz etmektedir. Dolayısıyla seçim sürecini de elbette yakından takip edecektir" diye konuştu.
Bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanlığına ek bütçe, örtülü ödenek tartışmalarına ilişkin değerlendirmeniz nedir" sorusu üzerine Kalın, şu yanıtı verdi:
"Ek bütçe değil, örtülü ödenek konusu gündeme gelmişti, Meclis'ten de geçtiğimiz hafta geçti. Devletin başında olan, yönetiminde bizzat bulunan Başkumandan sıfatıyla halkın seçtiği bir Cumhurbaşkanının kendine ait bir bütçesinin olmasından daha doğal bir şey olamaz. Aslında bugüne kadar böyle bir bütçenin olmaması eksikliktir. Belki farkı şudur, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, en baştan beri farklı bir Cumhurbaşkanı olacağını, koşturan, terleyen, milletin sorunlarıyla bire bir ilgilenen bir Cumhurbaşkanı olacağını açık ve net şekilde ifade etmiştir. Görevlerini yerine getirirken gerek yurt içi gerek yurt dışı programlarında milletimiz ve devletimiz adına yaptığı temaslarda görevini ifa edecek enstrümanlara sahip olmasından daha doğal bir şey olamaz. Bununla ilgili zaten örtülü ödeneğin nasıl ne şekilde kullanılacağıyla ilgili zaten kanunların belirlediği çerçeve vardır. Bu kanunlara örtülü denince bir gizem havasına bürünüyor. Kanunlar çerçevesinde, anayasanın da Cumhurbaşkanımıza verdiği yetki çerçevesinde yapacağı bir tasarruftur. Zaten kanun Meclis'ten geçmiştir. Dünyanın her yerinde devlet başkanları, cumhurbaşkanları, başbakanlar örtülü ödeneği nasıl kullanıyorlarsa devlet yönetimiyle ilgili olarak Sayın Cumhurbaşkanımız da aynı yönde tasarruflarda bulunacaktır."
(sürecek)