İran ile 5+1 ülkeleri arasında yürütülen nükleer müzakereler, dün akşam ortak hareket planının ana parametreleri konusunda çözüme ulaşılması neticesinde uzlaşıyla sonuçlandı. Dünyada birçok ülke uzlaşmanın bölge ve dünya barışına katkı sağlayacağı görüşünü paylaşırken, sadece İsrail uzlaşmayla ilgili olumsuz eleştiride bulundu.
Görüşmelerin ardından Beyaz Saray'da basın mensuplarına açıklamada bulunan ABD Başkanı Barack Obama, uzlaşıyı "tarihi" olarak nitelendirdi ve "Bu iyi bir anlaşma, tüm çekirdek konuları ele alan bir anlaşma" ifadesini kullandı.
Obama, çerçeve anlaşmasının, kapsamlı anlaşmaya dönüşmesi halinde ABD'yi, müttefiklerini ve dünyayı daha güvenli kılacağına dikkati çekerek, İran'ın nükleer silah geliştirmesini sağlayacak her yolu kapattığına işaret etti.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani de uzlaşmanın ardından, ülkesiyle 5+1 ülkeleri arasında yürütülen nükleer müzakerelerde ortak hareket planının ana parametreleri konusunda çözüme ulaşıldığını kaydetti. Ruhani, sosyal paylaşım sitesi Twitter'daki hesabından yaptığı açıklamada, "Ana parametreler konusunda çözüme ulaşıldı. Taslak çalışmaları en kısa zamanda başlayacak ve 30 Haziran'a kadar tamamlanacak" ifadesini kullandı.
ABD'nin Lozan'daki müzakerelerde Avrupalı ortakları da çıkan sonuçtan duyulan memnuniyeti dile getirdi. Fransa Cumhurbaşkanı Francois Hollande, ülkesinin, uluslararası toplumun İran'ın nükleer silahlara erişecek pozisyonda olmayacağından emin olabileceği, inandırıcı ve doğrulanabilir bir anlaşmanın temin edilmesi için tetikte olacağını söyledi.
İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond, uzlaşıyı, "Birçoğunun bunun 18 ay önce mümkün olabileceğini düşündüğünün çok ötesinde" sözleriyle değerlendirirken, hala yapılacak işler olduğunu belirtti.
Almanya Başbakanı Angela Merkel de "Uluslararası toplumun daha önce İran'ın nükleer silah elde etmesini önleyecek bir anlaşmaya hiç bu kadar yaklaşmadığını" ifade etti.
Rusya Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada ise uzlaşının, "Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından ileri sürülen, İran'ın barışçıl nükleer programa koşulsuz sahip olma hakkı prensibini içerdiği" ve bunun Ortadoğu'nun güvenliğine olumlu katkı sağlayacağı kaydedildi.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun da uzlaşıyla ilgili, "İran'ın nükleer programının müzakere edilerek kapsamlı bir şekilde çözülmesi, bölgede barış ve istikrara katkı sunacak ve tüm ülkelerin ciddi güvenlik problemleriyle işbirliği içinde yüzleşmesine imkan sağlayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
İran ile 5+1 ülkeleri arasında yürütülen nükleer müzakerelerde varılan uzlaşmaya en sert tepki ise İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'dan geldi.
Netanyahu, bu uzlaşıya dayalı nihai anlaşmanın, "İsrail devletinin varlığını tehdit edeceğini" iddia ederek, uzlaşıyı "tarihi bir hata" olarak nitelendirdi.
Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, dün akşam Lozan'da İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif ile yaptığı ortak basın toplantısında, İran ile 5+1 ülkeleri arasında yürütülen nükleer müzakerelerde kararlı bir adım attıklarını ve ortak hareket planının ana parametreleri konusunda çözüme ulaştıklarını açıklamıştı.
Mogherini, uzlaşı çerçevesinde, İran'ın uranyum zenginleştirme kapasitesinin ve nükleer stoğunun belirli bir süre kısıtlanacağını, Natanz dışında başka bir uranyum zenginleştirme tesisinin kullanılmayacağını, İran'ın santrifüj araştırma ve geliştirme çalışmalarının ortak anlaşma çerçevesinde belirli bir takvimde gerçekleştirileceği ve Fordo nükleer tesisinin, fizik ve teknoloji merkezine dönüştürüleceğini bildirmişti.
Uluslararası bir kuruluşun Arak ağır su reaktörünün silah üretmeyecek şekilde yeniden tasarlanmasında İran'a yardımcı olacağını ifade eden Federica Mogherini, tüketilmiş nükleer yakıtın da ülke dışına çıkarılacağını belirtti, Mogherini, İran'ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun onaylı ek protokolünü uygulamaya başlar başlamaz, Avrupa Birliği ve ABD'nin de İran'ın nükleer programına ilişkin bütün ekonomik ve mali yaptırımları kaldıracağını söyledi.