Arınç, Tuzla'daki İstanbul Tersanesi'nde Maden Tetkik Arama (MTA) için üretilen yerli sismik araştırma gemisi "TURKUAZ"ın denize indirilme töreninde yaptığı konuşmada, tersaneler bölgesine ilk defa geldiğini söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun selamlarını ileten Arınç, "Böyle bir açılış töreninde bulunmayı çok istedi. Ancak Ankara'daki hızlı trafiği, yoğun çalışmayı hepiniz takip ediyorsunuz. Bir taraftan hükümetimizin gerçekten çevremizdeki, bölgemizdeki gelişen olaylarla, bir taraftan da yaklaşan seçimle ilgili yoğun çalışma trafiğini hepiniz takip ediyorsunuz" diye konuştu.
"Sismik araştırma gemisi" sözlerinin özellikle son yıllarda çok daha fazla duyulduğunu belirten Arınç, "Piri Reis'ten başlayarak en sonda iyi bir donanıma sahip olan Barbaros Hayrettin, yurtdışından satın alınan bu geminin de Doğu Akdeniz'de Kıbrıs çevresinde faaliyet gösterdiğini hepiniz biliyorsunuz" dedi.
Bugünün, özel girişimciliğin, Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın MTA ile el ele vererek başardığı bir hikaye ve destan olduğunu ifade eden Arınç, dünyadaki bu tür araştırma gemilerindeki teknolojik donanım, çağdaş tüm aygıtların gemide bulunduğunu kaydetti.
- "Türkiye'de bu ve benzeri gemiler artık rahatlıkla üretilebilir"
Eserin Türk mühendislerin, Türk işçi ve ustalarının önemli bir projeyi başarma konusundaki iddialarını ortaya koyduğunu vurgulayan Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Savunma sanayimiz destek vermek suretiyle takriben 300 milyona yakın bir masrafı gerektiren bu gemiyle artık Türkiye'de bu ve benzeri gemiler de artık rahatlıkla üretilebilir. Savunma sanayinin desteklediği bütün projeler, Türkiye'de yapılabilir. Türk düşüncesi, fikri, kapasitesi, projesi, uygulaması Türkiye'de mümkün olabilir. Bu örnek sadece Türkiye'nin ihtiyaçları için değil, belki de tüm dünyaya hizmet verebilecek bir noktaya gelmiştir."
- "Fevkalade güzel bir iş yaptığımızın bilinmesini isterim"
Sismik geminin teknik özellikleri hakkında bilgi veren Arınç, geminin 86 metre boyu, 23 metre genişliği ve büyüklüğünün yanı sıra sismik operasyon kabiliyeti, ekipman ve laboratuvar imkanlarının bulunduğunu anlattı.
Gemideki helikopter platformu hakkında da bilgi veren Arınç, daha önce de Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın yerli malı helikopter üretimi ve gemilerin denize indirilmesi törenlerine katıldığını ve bunun gurur verici olduğunu dile getirdi.
Başbakan Yardımcısı Arınç, "Cari açığın giderilmesine yönelik bir çaba olarak da görülebilir. Çünkü bu, Türkiye'de üretilmemiş, bütün malzemeleriyle işçiliğiyle tüm emeğiyle Türkiye'de yapılmamış olsaydı, biz bunun çok da fazlasını belki yurtdışından almak suretiyle bütçemizden karşılamış olacaktık veya Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın imkanlarından faydalanmış olacaktık. Türkiye'de bunu üretmekle fevkalade güzel, hayırlı bir iş yaptığımızın da bilinmesini isterim" değerlendirmesinde bulundu.
Denizciliğe önem verilmesi gerektiğini dile getiren Arınç, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkenin jeopolitik, siyasi güç, denizlere hakim olma açısından gemilerin, denizciliğin güçlü olması gerektiğini aktardı.
Bütün bunlar dikkate alındığında denizin sahip olduğu madenler, mineraller, petrol ve diğer imkanların da süratle araştırılmasını, bu imkanların da kullanılmasına ihtiyaç olduğunun tespit ve takdir edilmesi gerektiğini söyleyen Arınç, bu ve bundan sora gelecek çok güzel örneklerin artık Türkiye'de, Tuzla'da, tersanelerde denizlere ait bütün araçların, ekipmanların yerli üretimle karşılama imkanını bulacaklarını söyledi.
- "Su, Kıbrıs'a kavuştu"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Artık Türkiye'de teknoloji ve müteahhitlik hizmetlerinin dünyadaki ilk üç arasına girdiğinden övünçle bahsedebiliriz. Şüphesiz bu müteahhitlik hizmetlerinin çok daha büyük kapasiteli olanlarını farklı alanlarda gerçekleştiriyoruz. Ama denizcilik alanında da bu örnekler arttıkça fevkalade güçlü bir noktaya geleceğiz.
Kıbrıs işlerinden sorumlu bir bakan arkadaşınız olarak da yine bir projeyi takdirle ifade etmek isterim. O da Kuzey Kıbrıs'a Türkiye'den Su Götürme Projesi'dir. Yıllık takribi 75 milyon metreküplük suyun, Türkiye'den Kıbrıs'a götürülmesi, denizin 250 metre altından borularla mümkün olmuştur. Her şey bitti, su, Kıbrıs'a kavuştu. Bundan sonraki dağıtımı ve su yönetimi ayrıca gerçekleştirilmiş olacak. Denizin altından Marmarayların, üç katlı tünellerin geçirilmesi bir tarafa, denizin sağladığı imkanların da bizim önümüze yeni fırsatlar çıkardığını biliyorum."