Başbakan Davutoğlu, Habertürk televizyonunun canlı yayınında soruları yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Başbakan seçilmesinden bu yana yaptığı çalışmalara ait görüntülerin izletilmesinin ardından, "Bu enerjiyi nereden buluyorsunuz, motive olduğunuz şey nedir?" diye sorulması üzerine Davutoğlu, bu soruyla birçok kez, Dışişleri Bakanıyken de akademik hayattayken de karşılaştığını, bir kitap çalışması esnasında da üç gün hiç uyumadığını söyledi.
Burada enerjinin, insanın içinden gelmesiyle ilgili bir durum olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Bir başka gazeteci arkadaşımız bunu sorduğunda şunu söylemiştim, bir insana hiçbir kudret, kendisinin içinden gelen güçten daha önemli değildir. O da bir insanın kendisiyle barışık olması. Kendisiyle barışık olmayanın, tabiatla, başka insanlarla ve etrafındaki dünyayla barışık olması çok zor. Onun için hep kendimi ölçerek, biçerek ve iç dünyama döndüğümde yaptığım işe anlam katarak o enerjiyi bulmaya çalıştım" diye konuştu.
Dışarıdan gelen enerjiyle bu sorumlulukların ağır yükünü taşımanın çok mümkün olmadığını dile getiren Davutoğlu, kendisiyle barışık bir insanın aşamayacağı engelin bulunmadığını vurguladı.
Bunun önemli bir husus olduğuna işaret eden Davutoğlu, şunları kaydetti:
"O zaman kendi içinizden enerji üretirsiniz, tabiri caizse bir jeneratör gibi. Ama eğer size birisi enerji veriyorsa, o enerji kaynağı bittiğinde sizin de enerjiniz biter. Ben hep kendi iç dünyama, kalbimle beynim arasındaki irtibata bakarım. Eğer yüreğimin sesini beynim dinleyip ve o yüreğimin sesiyle beynim harekete geçmişse, o anlamda bir vicdan ve deruni bir aşkla bir misyonu üstlenmişseniz, sonra o beynin ürettiği her şey sizi harekete geçirir ve beyin size sürekli çalışmanız gerektiğini söyler. Ama eğer kalbinizle beyniniz arasında bir çelişki varsa, bir uyumsuzluk varsa, kalbiniz bir şey söylüyor ama aklınız hesabi bir şekilde başka bir yere çekiyorsa, bedeniniz parçalanmaya başlar, kimliğiniz, şahsiyetiniz parçalanmaya başlar ve çift kişilik ortaya çıkmaya başlar. O insanı yorar. Eğer çevre şartları sizi kalbinizle beyniniz arasında bir tercihe zorlarsa, yine bu durumla karşılaşılır. Bunu aşacak olan şey, kendi iç barışınız, kendinizle barışık olmak ve çevreyle ilgili bir iddia sahibi olmanız."
Olağanüstü Kongre'deki "Selam olsun insana, zamana ve mekana" sözleriyle bunu kastettiğini anlatan Davutoğlu, "Sonra altını açtım, sırf bu selam üzerine bir kitap yazabilirim. 'İnsana selam olsun' derken kendisiyle barışık olan birinin başkan insanlarla olan ilişkisini tanımlamaya, 'zamana selam olsun' derken yaşadığı zaman dilimine tarihi bir anlam vermeye, 'mekana selam olsun' derken de bütün o çevre ve doğal şartlar da dahil olmak üzere bulunduğunuz coğrafyaya. Bu bazen jeopolitiktir dış politikaysa, bazen çevre problemleridir eğer çevreyle ilgili bir meseleyse" değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Davutoğlu, "İçinizdeki barışık olma haliyle, dış dünyaya o barışı taşıma aşkı, sevdası varsa yorulsanız bile hissetmiyorsunuz. Yorulmuyorum diyemem. İnsanız, faniyiz, hepimiz yorgunlukla müptelayız ama nihayet o yorgunluğu aşabiliyorsunuz" dedi.
"Sayın Cumhurbaşkanına camianızda 'reis' diyorlar, size 'hoca' diyorlardı" şeklindeki hatırlatma üzerine de Davutoğlu, "Hocalık baki, bütün diğer makamlar geçici" ifadelerini kullandı.
-"Hepimiz her an öğrenciyiz"-
Davutoğlu, "Sizin liderliğinizde AK Parti'de nasıl bir seçim kampanyası göreceğiz" sorusunu yanıtlarken, Başbakanlık ve Genel Başkanlık görevini aldıktan sonra, önlerindeki dönemle ilgili birkaç hedef belirlediğini söyledi.
Bunlardan birisinin, hükümet çalışmalarının aksamadan yürümesi olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Hamd olsun, birçok zorlu şartlara ki rehinelerimizin kurtarılmasından, Şah Fırat Operasyonu'na, ekonomik paketlere kadar üzerimizdeki ağır sorumluluğun gereğini yapmaya çalıştık" diye konuştu.
Diğerinin de partinin seçime hazırlanması olduğunu bildiren Davutoğlu, "AK Parti 14 yıllık, iktidarı 12 yıllık bir parti ama çok köklü, çok güzel gelenekleri Sayın Cumhurbaşkanımızın önderliğinde en başında kurmuş, oturtmuş bir parti" görüşünü paylaştı.
"İlk soru şuydu, partiyle ilgili seçim hazırlıkları bağlamında, acaba kongreleri seçimden önce mi yapsak sonra mı yapsak. Çünkü olağan kongre vakti gelmişti, 2015 içinde. İl kongrelerini seçimlerden sonraya aktarabilirdik" diyen Davutoğlu, bir grubun bunu erteleme, diğer bir grubun da yapma taraftarı olduğunu belirtti.
Kendisinin kongrelerin yapılmasını istediğini kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Çünkü kan tazelenmesi, kongreler bir hareket getiriyor. Ve nihayet kongreleri yaptık. Kasım ayından şubat ayının sonuna kadar 50'yi aşkın vilayetimizde kongreye gittik, bazen iki vilayet. Bununla şunu yapmaya çalıştım, tabanımızın nabzını tutmak. Demin söylediğim o yürek var ya, o sizin yüreğiniz tabanın yüreğiyle birlikte attığı zaman siyasetin aşkı oluyor, heyecanı oluyor. O koptuğu zaman artık yorulmaya başlarsınız ve kitle de yorulur. Bizim kitlemiz eğer yorulmadıysa kaç seçimden sonra, o yüreği tutan Cumhurbaşkanımız vardı, şimdi o yüreğe hitap etmek zorunda olan ben varım."
Yoğun bir tempoyla çalıştıklarını ifade eden Davutoğlu, "Ama benim akademik hayatta da gördüğüm, hayatımda da gördüğüm bir şey var. Aslında hepimiz her an öğrenciyiz, her an yeni şeyler öğreniyoruz. Tekebbürle 'Ben bunları zaten biliyorum, dolayısıyla halka bunu anlatacağım' diye yola çıktığınızda halk, size bir çok şey öğretir" diye konuştu.
Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Onun için bütün şehirlerimizin tek tek nabzını tutarak, tek tek brifingler alarak, seçimler öncesinde neler yapılması gerektiğini de gördüm. Gittiğim her yerde sadece kongre yapıp dönmedim. Kongre yaptım, valilikte, belediyede brifing aldım, akşam STK'larla toplandım. Şu anda zihnimde Türkiye'nin haritası, neredeyse ilçe bazına kadar var. Nerede ne yapılacağı konusunda zihnimde bir resim ortaya çıktı. Bunu Dışişleri Bakanıyken dünya sathında yaparsınız, Başbakanken hem dışarıyı hem içeriyi tutacaksınız. Ezbere konuşmak doğru değil. Tanımadan, bilmeden hükmetmek doğru değil. Ve tepeden bakmak, 'Ben zaten her şeyi zaten biliyorum, halktan öğrenecek bir şey yok' demek doğru değil. Gideceksiniz halkın nabzını, halkın taleplerini tutacaksınız."
Kasımdan marta kadar çok öğretici bir dönem geçirdiğini aktaran Davutoğlu, her kongrede, her mitingde halka o şehirle ilgili kendi siyasetlerini anlatmaya çalıştığını söyledi.
"Şunu göstermeye çalıştım, ben sizin bir parçanızım, ben bu tarihin bir parçasıyım, bu şehrin, bu tarihin parçası olan bir siyaset getiriyoruz" şeklinde konuşan Davutoğlu, il kongrelerinden sonra da gençlik ve kadın kongrelerine katıldığını, o nabzı tutmaya devam ettiklerini anımsattı.
(Sürecek)