AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Kotil, THY'yi Şampiyonlar Ligi'nin 3 yıl boyunca "Resmi Havayolu Sponsoru" yapan kontratla ilgili, "Markamıza marka katacak. Büyük bir pazarlıktan sonra anlaştık. Rakamları paylaşamam ama çok etkili olacağını söyleyebilirim. Hem sahada hem mülakat yapılan panolarda görünür halde olacağız. Hem de maç arasındaki spotlarda çıkacağız" dedi.
Bu sponsorluk anlaşmasıyla THY'yi en iyi şekilde tanıtacaklarını belirten Kotil, "Şampiyonlar Ligi'nin bilinirliği çok yüksek. Büyük bir sponsorluk. Başka bir vitese taktık anlamına geliyor" şeklinde konuştu.
Kotil, Lufthansa'ya bağlı Germanwings havayolunun kazasıyla ilgili, "Allah bir daha göstermesin. Sebebiyle ilgili kesin bilgimiz yok ve yorum yapamam. Ama uçmak çok emniyetli. (Avrupa havayolları arasında) yılda bir kaza olsa iki milyon seferde bir kaza anlamına geliyor" dedi.
THY'nin pilot temininde uluslararası rakiplerine göre daha avantajlı olduğunu anlatan Kotil, şunları kaydetti:
"THY'nin marka değeri yüksek olduğu için Türkiye'de en iyi eğitimliler bize pilot olmak için başvuruyor. Bize başvuran her beş kişiden biri elemeleri geçip okula öğrenci olarak başlayabilir. Seçim sürecinde uluslararası firmaları kullanıyoruz. Seçilenler iki yıllık eğitim sürecinden sonra pilot oluyorlar. Kendi okulumuz var. Amerika ve Avrupa'daki okulları da kullanıyoruz. THY pilot adaylarından en az 4 yıllık üniversite mezunu olma şartını arıyor. 4 yıl okumayanlar da pilot olabilir ama biz daima üniversite mezunlarını aldık ve almaya devam edeceğiz."
İngiltere'den 3 kızın DAEŞ'e katılmak için Suriye'ye gitmesinde THY'nin herhangi bir sorumluluğu olmadığını belirten Kotil, "Bize yolcuları, ilgili ülkede uçağa biniş öncesi kontrolleri yapan güvenlikten sorumlu İngiliz firması verdi. Zaten bizim kontrol yapma yetkimiz yok. THY personelinin böyle bir yetkisi yok, dünyada böyle bir uygulama da yok. Türkiye'de ise bizim kendi firmamız TGS yapıyor bu kontrolleri. Yurtdışından yolcu binerken bu kontrolleri daha dikkatli yapmaları gerekiyor. Biz yolcunun uçuşundan sorumluyuz. Kabin içinde yolcuya yok sen gel bakayım demek gibi bir şey olamaz. Biz havayolu olarak güvenliğin uçak içindeki kısmıyla sorumluyuz. Yerdeki konular bizim alanımız değil ve buna girmemiz söz konusu olamaz. Bu İngilizlere izah edildi ve bence durumu anladılar" diye konuştu.
Bazı ülkelerde uçak yolcu bilgilerinin (PNR) paylaşılması yasaklanmışken ABD ve İngiltere başta olmak üzere bazı ülkelerin havayolu şirketlerinden bunları istediğini ve bu konuda uygulamalar ve standartların farklı olduğunu anlatan Kotil, "Ama bunun daha güzeli bir üst kuruluş olarak BM Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü çerçevesinde düzenleme yapılsa, her ülkenin kendisine göre veri istemesi yerine bilgiler ortak havuza girse daha iyi olur" dedi.
Temel Kotil, Avrupalı havayollarının avronun değer kaybetmesi nedeniyle zorda kaldığını belirterek, "Biz her ne kadar Avrupa havayolu olsak bile ayaklarımız diğer yerlere, Orta Doğu'ya Afrika'ya Asya'ya basıyor. Bize aynı etkiyi yapmıyor" ifadesini kullandı.
Aynı zamanda Avrupa Havayolları Birliği Başkanlığı'nı da yürüten Kotil, şunları kaydetti:
"Avrupa'nın büyük ülkelerini, Almanya ve İngiltere'yi ele alalım. Havaalanları yetmiyor. Bugün yapamazsan yarın ne yapacaksın. Bu büyük ülkelerde İstanbul'u örnek alacak büyük havaalanları yapmak lazım ve bunları günde 24 saat çalışır hale getirmek lazım. 24 saat çalışmadığında havayolu çok zorda kalıyor. Bazı uçuşların gece yarısı bazılarının sabah çok erkenden olması gerekiyor. Bu işin tabiatı bu. Avrupalı bakanlara, AB yetkililerine 'havayollarını seviyorsanız havaalanı konusunu masaya yatırın' diyoruz. Ayrıca bazı ülkeler vergileri artırıyor ve bundan şikayet ediyoruz. Havacılık altın yumurtlayan tavuk. Tavuğu değil yumurtayı almak lazım."