İspanyol devlet televizyonu TVE'ye konuşan Crowe, Sultanahmet Cami'sinde çekim yapmak için son anda izin alabildiğini anlatırken, "Türkiye Kültür Bakanı bana imamı nasıl ikna edeceğimi sordu. Benim cevabım ise (Bizim bırakacağımız iz çok küçük olur ama yapacağımız yankı çok büyük olur) şeklindeydi" dedi.
Yönetmen olarak ilk filminde Çanakkale Savaşı'nı kendisine konu seçen Crowe, "Benim doğduğum Yeni Zelanda'da çocuklara o tarihi olayı (Çanakkale Savaşı) anlatarak büyütüyorlar. Neredeyse gözünde o olayların dövmesi çıkıyor" ifadelerini kullandı. Crowe ayrıca ilk yönetmenlik denemesinden çok memnun olduğunu belirterek, "Şanslıyım. Çünkü aktör olarak çok başarı elde ettim ve bu filmi yapana kadar dünyanın en iyi işine sahip olduğumu düşünüyordum. Ama yönetmek çok daha iyi" değerlendirmesinde bulundu.
"Son Umut" filminde Türk bir kadını canlandıran ve türkçe konuşan aktris Olga Kurylenko da "Türkçe'yi temelden öğrenmek ilgimi çekerdi ama film için sadece fonetik olarak temel şeyleri öğrenmem ve olabilecek en iyi şekilde konuşmam gerekiyordu" dedi.
"Büyük bir yönetmen" dediği Russell Crowe'un "setlerde doğan, bir aktör olmasından dolayı da neyin nasıl yapılması gerektiğini iyi bilen, çok doğal biri" diyen Kurylenko, "Aktörlerle aynı dili konuşması bence çok önemliydi. Bu büyük fark yaratan bir şey. Bana şimdiye kadar en iyi direktifleri veren yönetmen o oldu" şeklinde konuştu.