Arınç, "Yeni Anayasa Çalışmaları Işığında Demokratik Açılım Süreci ve Başkanlık Sistemi" başlığıyla düzenlenen 124. Bab-ı Ali Toplantıları'na katıldı.
Bülent Arınç, 1982 Anayasası'nın 80'e yakın maddesinin değiştiğini, bir kısmının mülga olduğunu dile getirerek, "Geriye kalanlar da artık akordu bozulmuş vaziyette. Kaldı ki geçici 15. maddesi de tamamen ortadan kalktığına göre, yani darbecilerin kendilerini koruyan hükümler de artık mevcut olmadığına göre, 82 Anayasası'nın meşruiyeti kesinlikle yoktur. Çünkü 12 Eylül'ü yapanlar da mahkemede yargılanmış ve mahkumiyet giymiştir" diye konuştu.
Yeni bir anayasa arzusunun, 2007 seçimlerinden sonra AK Parti'de ete kemiğe büründüğünü ifade eden Arınç, bu konuda çalışmalar yaptıklarını ancak bunu sonuçlandıramadıklarını söyledi.
Arınç, 2011 seçimlerine kadar yeni anayasa konusunda bir gelişme olmadığına değinerek, seçimlerden sonra partilerin kurduğu komisyonun 3 yıl boyunca tartışmasına rağmen bir neticeye ulaşamadığını anlattı.
AK Parti olarak 2015 seçimleri için en büyük iddialarını "yeni bir anayasaya sahip olmak" şeklinde açıklayan Arınç, şöyle devam etti:
"Yeni anayasayı eğer yine yapabilirsek Meclis içerisindeki işlemeyen, çalışmayan ama 2015'ten sonraki profili görmediğimiz için bir ümitle diğer partilerin de iştirakiyle yapabilmektir. Eğer anlaşılabilirse doğru olan budur. Yok onlardan bir çalışma gerçekleşmiyorsa, bizim gücümüz yeterse, en azından 330'u geçtiğimizi düşünerek söylüyorum, yani yine referanduma götürebilecek bir sayımız olursa yeni anayasayı yapmaktır. 367'den fazla olursa zaten sorun yok. Ancak her halükarda yeni anayasanın Meclis'te kabul edilmesine rağmen yine de halk oylamasına sunulmasını da şahsen arzu ediyoruz, arkadaşlarımız da bu kanaatte."
- "Yapacağımız işin alaturka olmaması lazım, alafranga olması lazım"
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, hükümet olarak öncelikle yeni anayasayı hedeflediklerini vurgulayarak, "Yeni anayasa yapabilecek güce gelirsek, bunun içerisine de bu hükümet modelini koymak mecburiyetindeyiz. Düşüncelerimiz, projelerimiz var ama sayın Cumhurbaşkanımız gibi doğrudan başkanlık sistemi, Türk tipi başkanlık sistemi, bunların hepsinin tartışılabileceğini ama gerçekleştirilmesi için seçimlerden sonraki gücümüzü görmek gerektiğini düşünüyoruz" diye konuştu.
Başkanlık sistemi tartışmaları başladığında, bilir bilmez herkesin karşı çıkmaya başladığını, bazı kişilerin parlamentonun feshedileceğini söylediğini kaydeden Arınç, başkanlık sistemlerinin hemen hemen hepsinde, bazılarında senato da dahil olmak üzere bir meclisin mutlaka bulunduğunu anlattı.
Arınç, "Check-balansta başkan bütün yetkilerini kullanırken, bazen bunların kongreden geçmesi de gerekebilir. Oralarda da Anayasa Mahkemeleri bazı yetkiler konusunda anayasal denetim yapabilir. Yapacağımız işin alaturka olmaması lazım, alafranga olması lazım. Alafrangadan kastım yani Batı'yı motamot taklit etmek vesaire değil, bu sistemler hangi ülkede başarıyla yürüyorsa sistemi birbirinden koparmamak lazım" dedi.
- "Hükümetimizin görüşü önce yeni anayasa"
Cumhurbaşkanını doğrudan halkın seçmesinin kamuoyunun onayına sunularak, kabul edildiğini hatırlatan Arınç, şöyle devam etti:
"Şimdi şöyle bir çelişkiden bahsedilebilir; 'Halkın yüzde 52 oyunu birinci turda almış bir cumhurbaşkanı var. Güçlü bir cumhurbaşkanıdır, adeta ilan edilmemiş bir başkanlık gibidir'. İyi ama anayasada yazılı olan 102, 103, 104. maddelerinde cumhurbaşkanına tanınan yetkiler Meclis'ten seçilen cumhurbaşkanının yetkilerinin aynısı. Seçilme modeli değişti ama yetkiler konusunda değişiklik olmadı. Bugün cumhurbaşkanının geçmişten bu yana yani 82 Anayasası var olduğunu müddetçe yargıya ait yetkileri var, yürütmeye ait yetkileri var ve yasamaya ait yetkileri var, pek çok atamalar yapabiliyor, pek çok kararlar da alabiliyor.
Bu yetkileri kullananlar geçmişte bir başkasıydı, bugün bir başkası olmuştur. 'Bu yetkileri artık sen kullanamazsın' veya 'Bu yetkiler varken sen bu başkanlık sistemini düşünemezsin' demek eğer bu bir çelişkiyse, bu çelişkinin sorumlusu biz değiliz. Anayasaya göre seçildi, anayasada var olan yetkileri de bir başkan gibi kullanmaya çalışan, 'Ben farklı bir cumhurbaşkanı olacağım' diyen birisi Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda oturuyor. Eğer bu bir çelişkiyse, Anayasa'nın içerisindeki pek çok çelişkiler gibi bir bütünlük, bir ahenk, bir akort içerisinde yeni anayasayı yaparken bu sistemi de gözden geçirip, en iyi hükümet modelini ortaya koymamız lazım. Bunun hazırlığına sahibiz ama bunun bugün için çok güncel, konuşulması, tartışılması gerekli olan bir konu olup olmadığı konusunda hükümetimizin görüşü önce yeni anayasa. 'Ey millet bana yetki ver. Ben yeni bir anayasa yapacağım. Bu yeni anayasanın içerisinde de yıllardan beri eksikliği hissedilen, yeni güzel umdeler koyacağım' diye ortaya çıkıyoruz."
- "Recep Tayyip Erdoğan gibi birisi siyasette çok güçlü olmasaydı"
Başbakan Yardımcısı Arınç, başkanlık sistemi konuşulunca karşı çıkanların cehaletlerini gösterdiğini belirterek, "İstemezükçüleri dinlediğiniz zaman bu sistemi de bilmedikleri anlaşıldı. Eğer Recep Tayyip Erdoğan gibi birisi siyasette çok güçlü olmasaydı, başkanlık iddiasını da o kişi ortaya atsaydı bu kadar karşı çıkmayacaklardı. Sisteme değil karşı çıkışları, bu şahsın başkan olmak istemesine. 'Bu kadar karizması güçlü, liderlik vasfı olan, 13 yıldır her girdiği seçimden başarıyla çıkan, 12 yıl aralıksız başbakan olmakla da son belki 50-60 yılın rekorunu kıran bir insanın bir de başkan olduğunu düşünün' diye ödleri patlıyor. Halbuki sistem için ne konuşacaksak onu konuşalım ama şahıslara yönelik bir eleştiri zayıf kalabilir diye düşünüyoruz" diye konuştu.