Yeni Şafak'ta yer alan habere göre; Filistinli ailenin evinin yıkılmasını önlemeye çalışırken İsrail'e ait bir buldozerin altında kalarak yaşamını yitiren Amerikalı insan hakları eylemcisi Rachel Corrie'nin ailesinin adalet arayışı, kızlarının ölümünün üzerinden 12 yıl geçmesine rağmen hala devam ediyor.
Rachel'in babası Craig Corrie, "ABD yönetiminin, kurumsal olarak, bizim adımıza, Furkan Doğan gibi diğer Amerikalılar adına hareket etmesini istiyoruz. Hem Rachel hem Mavi Marmada'dakiler için adalet istiyoruz" dedi.
Corrie, ABD'nin 2003'te Birleşmiş Milletler'in (BM) bölgeye gözlemci gönderilmesini veto etmesinin ardından "BM yoksa vatandaş olarak biz varız" diyerek Gazze'ye giden kızı Rachel'ın "ABD vatandaşlarının vergilerinin nereye harcandığını ve ABD'nin bölgedeki politikasını görmek" istediğini söyledi.
Rachel: Burada soykırım yapılıyor
Filistin'e vardıktan sonra işgale tanıklık eden Rachel'ın ölümünden önce ailesine kendilerine e-posta gönderdiğini belirten Corrie, "Kızım, gönderdiği e-postada 'Burada yaşananlar soykırım (…) Bir yandan hala kendi memleketimde dans etmek, iş arkadaşlarımla şakalaşmak, bir erkek arkadaşa sahip olmak istiyorum bir yandan da bu yaşananların sona ermesini arzu ediyorum. Hepimiz için, her şeyi bırakıp bu yaşananların durmasını sağlamak için yaşamlarımızı adamak iyi bir fikir bence' yazmıştı" dedi.
Rachel, 16 Mart 2003'te Filistinli bir ailenin evinin yıkılmaması için önüne çıktığı İsrail buldozerinin altında kalarak yaşamını yitirmiş, ancak cesareti ve özellikle de ailesine yazdığı mektuplarda ortaya koyduğu gerçeklerle Filistinlilerin sesi olmuştu.
Aradan 12 yıl geçmesine rağmen kızının hala ilham vermeye devam ettiğine dikkati çeken anne Cindy Corrie de "Rachel, gözlerimizi açtı, sadece benim ve Craig'in değil, ailemiz ve konuştuğumuz herkesin farkında olmasını sağladı" dedi.
Daha önce Gazze hakkında bilgi sahibi olmadıklarını dile getiren anne Corrie, "Yıllarca İsrail-Filistin meselesini haberlerden duyan ve çözülemez sorun olarak gören ABD'deki tipik ailelerden biriydik o zamanlar. Ortadoğu ile doğrudan bağlantımız olmadığından asimetrik bir perspektifle, İsrailli Yahudiler açısından bir bakışa sahiptik. En fazla onlara yakın hissediyor, onlar hakkında bir şeyler duyuyorduk. Çocuklarıma Anne Frank'ın soykırımı anlatan günlüğünü okumuştum. Dolayısıyla sempatimiz o yöne kayıyordu. O dönem Filistinliler bizim için görünmezdi" ifadelerini kullandı.
Baba Corrie de sözlerine şöyle devam etti:
"Rachel'in tanık olduğu şeyler korkunçtu. E-postaları bize ulaştığında çok sarsıldık. Oğlumuz mektupları gördüğünde 'Bu daha önce hiç bilmediğimiz bir bakış açısı' dedi. O yüzden Rachel, öldüğünde diğer insanların da görmesi için mektuplarını paylaştık."
"ABD'nin Rachel ve Furkan adına hareket etmesi lazım"
Geçen ay İsrail Yüksek Mahkemesi'nden çıkan "Rachel Corrie'nin ölümünün sorumluluğu, devlete yüklenemez" kararına tepki gösteren Corrie ailesi, Rachel'in ölüm yıl dönümünde başkent Washington'ı ziyaret ederek ABD yönetiminden İsrail'e baskıyı sürdürmesi talebinde bulundu. Craig Corrie, "Yetkililer bize karşı çok kibardı, ancak bizim ihtiyacımız olan ABD yönetiminin, kurumsal olarak, bizim adımıza, Furkan Doğan gibi diğer Amerikalılar adına hareket etmesi. Rachel gibi Furkan da İsrailliler tarafından öldürüldü. 12 yıl oldu ve hala Rachel'in ölümünden sorumlu tutulan yok. ABD daha fazlasını yapmalı" diye konuştu.
"Hem Rachel hem Mavi Marmara'dakiler için adalet istiyoruz"
Hem Rachel hem de Mavi Marmara gemisindeki kurbanlar için adalet istediklerini vurgulayan Corrie, şunları kaydetti:
"Bu insanların hayatları ellerinden alındı ama adalet sağlanmadı. Belki başka türlü bir adalet de sağlayabiliriz. Eğer bölgedeki tüm insanların aynı haklarla, birlikte yaşayabilmesini sağlarsak, belki bundan iyi bir sonuç çıkar. Filistinli bir kız çocuğunun da Yahudi bir kızın da aynı geleceği yaşayabilmesini istiyorum. Bu tür bir adalete odaklanabiliriz".
İsrail'deki yasal yolları tükettikten sonra davayı Uluslararası Ceza Mahkemesi ve diğer platformlara taşıyıp taşımamayı değerlendiren Corrie ailesi, yıllardır mahkemelere gidip gelmenin kendilerini yıprattığını söyledi.