Emine Erdoğan, Dedeman Otel'de iş kadınları ve iş adamlarının eşleriyle bir araya geldiği toplantıda, Denizli'de olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Ziyaret ettikleri tüm şehirlerde vatandaşlarla bir araya geldiklerini ve kadınlarla hemhal olarak enerjilerini birleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye son 12 yılda gerçekleştirdiği büyük reformlar sayesinde her alanda yıldızı parlayan bir ülke konumuna yükseldi. Bu yükselişte kadınlarımızın çok büyük rolü var. Denizli de kadın gücünün bir güneş gibi parladığı bir şehirlerimizdendir. Kadın istihdam oranının en yüksek olduğu ilimizdir. Türkiye'de genel olarak kadın istihdam oranı yüzde 28'lerde iken Denizli'de bu rakam yüzde 35'tir. Dinamik ekonomisi, girişimci sanayicisi ile 170'ten fazla ülkeye ihracat yapan Denizli'de kadınlarımız bu başarının ortağıdır. Gayretlerinizden dolayı sizleri tebrik ediyorum. Sizler sayesinde dünya pazarlarına açılma işine kadın eli değdi. Bu bizlere gerçekten çok gurur veriyor."
-Girişimci ruh
Bu girişimci ruhun, kültürel ve tarihi kökenleri bulunduğuna dikkati çeken Emine Erdoğan, "Sizler, 13. yüzyıldan itibaren, Anadolu Selçuklu ve Osmanlı'da, sosyal ve ekonomik hayatın düzenleyicisi olan Ahilik teşkilatı içindeki, Bacıyan-ı Rum'un mirasçılarısınız. Bildiğiniz gibi Ahi Evran'ın eşi Fatma Bacı'nın, henüz 13. yüzyılda, kadınları teşkilatlandırarak, onların sosyal ve ekonomik hayata katılımını sağlaması, kadın tarihinde bir kilometre taşıdır. Batılıları şaşırtan ciddi bir kadın sivil toplum hareketidir" diye konuştu.
"Anadolu kadınlar birliği" olarak nitelendirilebilecek Bacıyan-ı Rum'un kadının çalışması ya da çalışmaması tartışmaları yapılan bir zamanda, tarihin verdiği çarpıcı bir cevap olduğuna değinen Emine Erdoğan, şöyle devam etti:
"Tarih boyunca kadın, hiçbir zaman üretim hayatının dışında olmamıştır. Evinde, bahçesinde, tarlasında, atölyesinde, kadın ekonomik hayatın hep içindedir. Üstelik bu varoluş, bizim medeniyetimizde, ilmi, sanatsal, ahlaki değerlerle de harmanlanmıştır. Ahilik ahlakının temel prensipleri, Bacıyan-ı Rum tarafından da özümsenmiş, kadınlar Anadolu'nun ekonomik hayatını olduğu kadar, sosyal hayatını da dönüştürmüştür. Maalesef sanayi devrimi ile kadın emeği istismar konusu olmuş, kadınlar ikinci sınıf muameleye tabi tutulmuş, üstelik çalışan-çalışmayan ayrımına konu olmuşlardır."
-"Kadın emeği kutsaldır"
Çalışan kadın tabirinin büyük bir yanılgıyı ifade ettiğini söyleyen Emine Erdoğan, şöyle konuştu:
"Çünkü 'çalışan kadın' vurgusu, evinde olmayı tercih eden kadınların, üretime katkı vermediğini, ekonomik ve sosyal hayatta emeği bulunmadığını, daha da ötesi, yok sayıldığını ima etmektedir ki bu, binbir emekle evlerini çekip çeviren, yuvalarında alınteri döken kadınlarımıza, büyük haksızlıktır. Ben şahsen, onlara 'evde oturan' değil, 'evde çalışan' diyebilirim ancak. Kapitalist düzen, kendi çarklarını döndürmek adına, dışarıda çalışan kadını yüceltmiş, diğer kadınları, 'evinde oturanlar' olarak tanımlayıp, itibarsızlaştırmıştır. Oysa dışarıda çalışmak kadar evinde çalışmak da bir tercihtir ve her iki kadının da emeği kutsaldır. İçeride ya da dışarıda, kadınlarımızın en başta kendileri, sonra çocukları, aileleri ve insanlık adına gösterdikleri tüm çabalar, bizim için değerlidir, kıymetlidir. Kadın emeğini sömüren, onu yok sayan, ayrımcılığa tabi tutan tüm anlayışlar, doğudan da gelse, batıdan da gelse cahiliyye anlayışıdır ve bizden uzaktır."
-Denizli'deki boşanma oranları
Denizli'nin Türkiye'de boşanma oranlarının, en yüksek olduğu illerinden biri olduğuna değinen Erdoğan, "Aile birliğini korumanın, sadece kadınların sorumluluğu olmadığını düşünüyorum. Aile ile ilgili bir sorun varsa ortada bu, kadınıyla, erkeğiyle, tüm tarafların ortak sorunudur ve birlikte çözüm aranması gerekir. Bunun tek sebebi, kadınların iş hayatındaki varlığı olmamalıdır" şeklinde konuştu.
Kadının iş hayatında, etkin şekilde var olması konusunda, erkek algısını gözden geçirmek gerekebileceğini dile getiren Erdoğan, "Fıtratları zorlamadan, adaletten ayrılmadan ve sorumluluğu tek tarafa yıkmadan, sevgi ve saygı üzerine kurulan yuvaları, nasıl koruyacağımızı, temel meselemiz olarak görmeliyiz" dedi.
- Kadına yönelik şiddet
Devlet destekleri sayesinde iş hayatında aktif olan kadınların ailelerine daha çok vakit ayırabildiğini vurgulayan Emine Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın da birinci dereceden ilgilendiği kadına şiddet meselesi, en önemli toplumsal yaralarımızdan birisidir. 'Kadına şiddet, insanlığa ihanettir' sloganı ile katkı verdiğimiz kamu spotunu, eminim hepiniz izlemişsinizdir. Ekonomik hayatın, önde gelen güçlü kadınları olarak, sizlerin de bu sosyal sorun karşısında inisiyatif alacağına dair, büyük umutlar taşıyorum. Mesele gerçekten çok boyutlu. Hukuki tedbirlerden, medyatik farkındalıklara kadar, her alanda yapılması gereken şeyler var."
Kadına yönelik şiddette eğitimin önemli bir yeri olduğunu aktaran Emine Erdoğan, "Toplumumuzda delikanlılık ve kabadayılık adı altında, saldırganlık içeren bazı tutum ve davranışlar hoş görülebiliyor ve zaman içinde bunlar, kişilik özellikleri haline gelebiliyor. Çocuklarımızı kabadayılık değil, beyefendilik ya da, hanımefendilik davranışlarına özendirelim. Terbiye, bir insanın üzerindeki en göz kamaştırıcı ziynettir. Evlatlarımıza bırakabileceğimiz en güzel miras, yine iyi bir terbiyedir" ifadelerini kullandı.
Film ve dizilerdeki sahnelerin de şiddeti özendirebildiğini anlatan Emine Erdoğan, senaristlerden, yapımcılardan çocukları şiddetten uzak tutmalarını, paylaşmayı, arkadaşlığı ve erdemleri öğreten çizgi filmler yapmalarını istedi.
-Nevruz mesajı
Konuşmasının son bölümünde nevruza da değinen Erdoğan, şu mesajı verdi:
"Topraktaki uyanışın, kalplerimizde de sevgiyi, muhabbeti, birlikte yaşama coşkusunu diriltmesini umuyorum. Aynı kültür coğrafyasındaki tüm halkların, bu güzel günde ayrılıkları değil, ortaklıkları gözeterek dostluğun, kardeşliğin, barışın tohumlarını ekmesini ve insani değerlerin harmanında buluşmasını bütün kalbimle diliyorum."