AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Akçay, Fed'in dünkü açıklamalarının, büyük resmi doğru okuma çabası içinde olanlar için hiç şaşırtıcı olmadığını belirterek, şunları ifade etti:
"Fed, eylülden aralık ayına yaptığı revizyonların benzerini şimdi aralıktan marta yapmış oldu. Enflasyon ve büyüme beklentilerini 2015 için ciddi şekilde aşağıya çekti. 2016, 2017 ve daha uzun dönem öngörülerinde ciddi bir değişiklik pek görmüyoruz ama sebebi elbette buraları çok temiz görememesinden kaynaklanıyor. Fed'in veriye bağımlı tavrının aslında uzun zamandır ve kaçınılmaz olarak devrede olmasına karşın, belli tarihlere fikslenme aslında bence piyasanın bir miktar zorlamasıydı, önünü görme ihtiyacı anlamında... Ama Fed'in önünü görme kadar gösterme görevi de var. Bu elbette ihtiyatlı tavrı beraberinde getiriyor. Fed, bir karar alıcı, politika yapıcı ve yol gösterici. Burada zaman zaman piyasa algısından uzaklaşır, zaman zaman ona yakınsar."
Fed'in yaptığı revizyon değişikliklerine değinen Akçay, "Aralık revizyonlarında Yellen, 'Fed funds rate'in yani politika faizinin 2016 sonundaki 2,75 hedefini değiştirmiyoruz ama 2015 geçişi öngördüğümüzden daha yumuşak olacak' demişti. Bu aslında ne demekti? "2016 geçişi de beklediğimizden daha sert olmak durumunda ki 2,75 e gidelim.' Bunu da söylemedi, doğal ima bu olmasına rağmen... Neden? Çünkü bunun yanlış sinyal olarak algılanmasından çekindi. Yani 2015 geçişi yavaş ve yumuşak, sonra da pek kımıldayabilecek gibi değiller, yani gelsin varlık fiyatları balonu... Fed hem bu balon olmasın hem de büyüme süreci sekteye uğramasın istiyor ki haklı ama bu zor bir görev. Elinden geleni, elindeki her türlü aracı kullanarak yapmaya çalışıyor" diye konuştu.
Burada iki görüş bulunduğunu dile getiren Akçay, şöyle devam etti:
"Bunlardan birinin ciddi ıskonto edilmesi gerekiyor. Birincisi, 'Fed bu artışa başladığı zaman kan gövdeyi götürecek' görüşü... Özellikle gelişmekte olan piyasalar (EM) tarafında... Bence pek geçerli değil, bir faiz normalleşmesi ve bunun başladığı anda bir volatilite şoku son derece muhtemel ama bunun bir ortalama şoku olmasını önlemek de mümkün. Bu da o noktaya kadar hangi gösterge değerleriyle geldiğinize son derece bağlı olacak. İkinci uç görüş de 'Fed'in neredeyse ilelebet hiçbir kayda değer faiz artışına gidemeyeceği, dünyanın fena halde değiştiği, sıfır faiz dünyasına gidildiği' türünden görüşler. Dünya elbette değişti, finans dünyası da bu değişimin en fazla yaşandığı alan krizin doğası gereği ama kavramların silinmesine kadar giden bir değişimden bahsetmek biraz temenni dünyasına girmek oluyor. Bu iki uç görüş de bence büyük resmi ıskalıyor, özellikle ikincisi elbette."
Cevdet Akçay, Türkiye'nin bütün bu karışıklık ortasında nasıl bir değerlendirilmeye tabi tutulması gerektiğine ilişkin ise dünya ve gelişmekte olan piyasalar üzerinden örnekler vererek, şunları söyledi:
"Bir konuda tekrar bir hatırlatma ihtiyacı duyuyorum. Dünyada büyüme trendinde seküler bir aşağı kayma var, bu süreç bir süre bizimle kalacak gibi duruyor. Bu yeni bir şey de değil ve 2 yıldır bunu vurgularken Türkiye'nin göreli konumunun iyileşeceğini de söylemiştim.
Kendi büyüme oranımızın kısa vadede aşağı gelişi orta uzun vade lehine tercih kullanmamızdan dolayıdır ve olumludur. Karamsarlığa gerek yok çünkü göreli pozisyonumuz gelişmekte olan piyasalar içinde aslında düzelecek demiştim. Bu fırsatın bir kısmını, maalesef, yukarıda bahsettiğim ikinci uç görüşün yersiz vurgulanması ve ittirilmesi yüzünden bir miktar yitirdik. Lakin hasar kontrolü ardından restorasyon da mümkün. Temennim işin başındaki ehil insanların işlerine karışmaktan imtina edilerek fırsatın kullanılmasına olanak sağlanması. Manevra alanı kısıtlanmış ya da kısıtlandığı algısı yaratılmış bir Merkez Bankası'nın ne kendisine ne de onun politika uygulamasının sonuçlarından yararlanacak siyasi erke faydası olacaktır. Bu konuda yeterli deneyim kazandığımız kanaatindeyim."