Dolar

34,8813

Euro

36,7455

Altın

3.042,60

Bist

10.147,80

'Rekabet Hukuku Sempozyumu'

'Rekabet Hukuku Sempozyumu'

11 Yıl Önce Güncellendi

2015-03-19 11:25:36

'Rekabet Hukuku Sempozyumu'
Adalet Akademisi ile Rekabet Kurumunca düzenlenen "Rekabet Hukuku Sempozyumu", Bolu'da başladı.

Karacasu beldesindeki otelde düzenlenen sempozyumun açılışında konuşan Rekabet Kurumu Başkanı Nurettin Kaldırımcı, kurumun başarısı ve başarısızlığının somut kriterlerle ölçülmesi gerektiğini söyledi.

Kaldırımcı, hukuki kararların hayatın gerçeklerine uygun olması gerektiğini belirterek, hiçbir kurumun bu manada imtiyazı bulunmadığını anlattı.

İster bireysel, ister grup halinde, karar vermenin zor olduğuna işaret eden Kaldırımcı, şunları kaydetti:

"Zor olduğu için yöneticiler çok yüksek maaş alır çünkü karar vermek durumundadırlar. Hakim ve savcılarımızın da karar verdiğini, karar vermesi için de zorluklarla karşılaştığını hatırlamak lazım. Karar vermek, 'adalet dağıtmak' anlamına geliyorsa zannederim, herhangi bir meslek, hukuk ve hakimlik gibi muamele görürdü ama öyle değil. Hukuk mesleğinin ayrıcalığı olduğunu, toplumsal değer skalasında yukarılarda bulunduğunu herkes biliyor çünkü hukukçular adalete ilişkin konularda karar veriyor. Karar vermek de zor.

Tek kişi karar veriyorsa, zeka seviyesi kararı etkiler. Kadın, erkek olmak, yaş faktörü etkiler. Uykusuz olmak veya başka tür fiziki-biyolojik özelliklerimiz, hormonal dengeler etkiler. Yetmedi, psikolojik özellikler, kişilik etkiler. Bütün bunlar birer tuzak hükmünde kabul edilebilir. Bütün bu tuzakların farkında olarak ve etkisinden uzak kalarak kurul karar alabiliyorsa, almaya çalışıyorsa, bir kişi bütün bu olan bitenlerin farkında olarak karar verebiliyorsa 'helal olsun' demek lazım. Zor iş. Adalet, gerçeklerin peşindeysek, etkilenmenin bir bakıma sakıncalarını bilmek, farkında olmak durumundayız."

- Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Akçil

Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Yılmaz Akçil de meslektaşları arasında düzenledikleri ankette akademinin kısmen bilindiğini ama bazı detayların farkında olunmadığını anlattı.

Akçil, 1985'te Adalet Bakanlığına bağlı Hakim ve Savcı Adayları Eğitim Merkezinin kurulduğunu anımsatarak, stajını bu merkezde yaptığını dile getirdi.

"Türkiye Adalet Akademisinin temel görevi, hakim ve cumhuriyet savcılarının meslek öncesi ve meslek içi eğitimleri, birçok hukuk eseri ile Türkçe olmak üzere süreli yayınlar yapmak" diyen Akçil, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ulusal ve uluslararası alanlarda sempozyumlar düzenlemek, hakim ve savcılar dışında noterler, avukatlar, askeri hakim ve savcılar ile diğer resmi kurumların eğitim taleplerini yerine getirmek. Mesleki eğitimlerin yanı sıra, toplumda tanınan, sevilen, bilinen, sosyolog, tarihçi, psikolog, tarihçi, gazeteci, yazar, siyasetçi gibi kişiler akademiye davet ediliyor, hakim ve savcı adaylarımıza mesleki konular dışında ülkemizin güncel sorunlarıyla ilgili sunum yapılıyor. Yargı kurumları, yıllarca dışarıya kapalı kaldı. Kapalı odalarda karar veriyoruz. Gerekçe yazıyoruz ve gönderiyoruz. İdari yargı için söylüyorum. Adeta davacılar bize mektup yazıyor. O mektubun bir örneğini davalı idareye gönderiyoruz.

İdare de kendine göre mektup yazıyor. Biz de oturup karar veriyoruz. Özellikle bu tür programları yeni dönemde düzenlemeyi çok istiyorum. İdari işlemi tesis ederken, hangi gerekçelerle tesis ediyor, nasıl çalışıyor, çalışma sistemleri nedir? Yargı mensuplarımız nasıl çalışıyor? Bu tür programlarda bu kaynaşmayı ve iletişimi sağlayacağız. Ne yargı, korkak davranmak şeklinde yargılama yapacak ne de idare, sürekli işlemlerin iptal edilmesinden rahatsız olacak. Az çok herkes birbirini tanıma fırsatı elde edecek."

Danıştay ve Ankara Bölge İdare Mahkemesi, Türkiye Adalet Akademisi ile Rekabet Kurumu üyelerinin katıldığı sempozyum, yarın sona erecek.

Haber Ara