Hamzaçebi, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında dinlemelerle ilgili kamuoyuyla paylaştığı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianameye değindi.
İddianamenin 77 milyonun fişlendiğini ortaya koyduğunu ancak iddianamede mağdur olarak sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ailesinin yer aldığını, bunun kabul edilemez olduğunu ifade eden Hamzaçebi, şöyle devam etti:
"AKP'nin bitmeyen mağduriyet serüvenine, yeni bir mağduriyet daha ilave edilmek istenmektedir. Recep Tayyip Erdoğan seçimlere girilirken yeniden mağdurdur. Bunu kabul etmiyoruz. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na çağrıda bulunuyorum; madem ki bu iddianamede ülkedeki herkesin fişlendiğini söylüyorsunuz, o halde bu fişlemenin mağduru bütün vatandaşlardır. CHP'li milletvekilleriyle ilgili olarak hangi fişleme işlemleri yapılmıştır? AKP'nin suç üretim merkezlerinde hangi suçlar üretilmiştir? Biz bu fişlemenin dönemin başbakanının bilgisi dışında gerçekleştiğini düşünmüyoruz. Bu imkansız bir şeydir. Ancak seçime girerken yeniden bir mağduriyet rolüne ihtiyaç olduğu için burada Tayyip Erdoğan yeniden mağdur rolüne konulmuştur. Cumhuriyet Savcılığı'na çağrım, bu fişlemenin mağduru kimler ise bunların da açıklanması ve buna göre yeni bir iddianamenin düzenlenmesidir."
-"Davutoğlu yasalaşan ya da görüşülmek üzere bekleyen teklifler, tasarılar hangileridir bir baksın"
Seçim sürecine giderken Meclis çalışmalarında sona doğru gelindiğine ve yasama faaliyetinin hızlandığına işaret eden Hamzaçebi, bu yasama faaliyetinden, çıkarılan yasalardan, komisyonlarda görüşülen tasarıları ve tekliflerden Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun haberi olup olmadığını bilemediğini söyledi. Çıkarılan düzenlemelerin ya bir kesime rant sağlamak ya da ihaleye fesat karıştırmak amacıyla hazırlandığının görüldüğünü ileri süren Hamzaçebi, "Sayın Davutoğlu'nu göreve davet ediyorum; TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen, yasalaşan ya da görüşülmek üzere bekleyen teklifler, tasarılar hangileridir, buna bir baksın" dedi.
Genel Kurul'da İstanbul Sultanbeyli'de yaşayan vatandaşların evlerinin bulunduğu arsalara ilişkin tapu sorunlarını çözme gerekçesiyle bir önerge gündeme geldiğini aktaran Hamzaçebi, bu vatandaşların tapularını almasının CHP'nin temel hedefi olduğunu ancak bu tapular verilirken birilerine rant aktaran bir düzenlemenin yapılmasının da kabul edilemez olduğunu belirtti. Hamzaçebi, bu tapular gündeme getirilerek, bazı kişilere, şirketlere İstanbul'un çok değerli yerlerinde onlarca dönüm arazi veriliyorsa bunun objektif gerekçesi olamayacağını vurguladı. Hamzaçebi, "Dün önerge verdik. Sultanbeyli'deki vatandaşımıza tapu verirken, bir başkasına bir arazi veriyorsanız, bu arazinin değeri, imar durumu nedir açıklayın ve 10 yıl süre ile imar durumunda değişiklik yapılmasın. İyi niyetli düzenleme bu şekilde olur. Ama bizim önergemiz reddedildi" diye konuştu.
-Elektrikte kayıp, kaçak oranlarının belirlenmesi
Hamzaçebi konuşmasında, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'nda kabul edilen Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarla Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'na da değindi.
Tasarı ile hükümete yakın bir elektrik şirketine özel bir imtiyaz sağlandığını ileri süren Hamzaçebi, kabul edilen bir maddenin elektrik dağıtım şirketlerinin kayıp, kaçak oranlarını yeniden düzenleme konusunda Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu'na görev verildiğini söyledi. Türkiye'nin 21 elektrik dağıtım bölgesine ayrıldıktan ve hedef kayıp, kaçak oranları belirlendikten sonra dağıtım ihalelerinin yapıldığını, şirketlerin bu bilgiler doğrultusunda elektrik dağıtım ihalelerine girdiğine dikkati çeken Hamzaçebi, "Şimdi geri dönüp kayıp kaçak oranlarını yeniden belirleyerek, bu şirketlere bir imtiyaz sağlıyorsanız, ihaleye fesat karıştırıyorsunuz demektir. Kamu gücüyle, kanun gücüyle ihalenin şartları yeniden düzenleniyor. Bunun adı ihaleye fesat karıştırmaktır. TBMM'de buna alet ediliyor" değerlendirmesinde bulundu.
-"Amerikalı senatörlerin yazdığı yazı, önemli bir gerçeği tespit ediyor"
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Hamzaçebi, bir grup ABD'li senatörün Türkiye ile ilgili yayınladıkları yazıya ilişkin soru üzerine, Türkiye'de basın özgürlüğü olmadığını, bunun da herkes tarafından bilindiğini savunarak, "Amerikalı senatörlerin yazdığı yazı, önemli bir gerçeği tespit ediyor. Amerikalılar bir durum tespiti yapmıştır" diye konuştu.
Hamzaçebi, "TBMM gündemine önümüzdeki hafta getireceğiz; havuz medyası AKP tarafından nasıl beslenmekte, desteklenmektedir. Görünüşte devletin kaynakları kullanılmıyor gözüküyor ama bir şekilde havuz medyasına tetikçilik yapan bir medya grubuna nasıl kaynak aktarılmaktadır, bunu da önümüzdeki hafta içinde açıklayacağız" dedi.
Hamzaçebi, Genel Başkan Kılıçdaroğlu'nun İzmir'den ön seçime girme kararıyla ilgili soruları yanıtlarken de Kılıçdaroğlu'nun demokrasinin, özgürlüğün sembolü olan bir kente, o kentte yaşayan partililere kendini teslim ettiğini belirtti.
İzmirlilerin, CHP'lilerin çok iyi bir şekilde Kılıçdaroğlu'nu kucaklayacağına inandığını ifade eden Hamzaçebi, 57. sıra numarasının özel bir anlamı olup olmadığı sorusuna ise bu numaranın alfabetik sıra ile ilgili bir düzenleme sonucunda oluştuğu yanıtını verdi.
Hamzaçebi, listelerdeki belli sıraların kontenjan olarak ayrıldığını, bu kontenjanlara başvurulmasının da doğal olduğunu da söyledi.
-"AKP camiasında da hiç kimse reddetmedi"
AK Parti Siirt İl Başkanı Fuat Özgür Çalapkulu'nun sosyal medya hesabında paylaştığı "Halife geliyor" ifadesiyle ilgili soruyu yanıtlarken de şunları kaydetti:
"Gönlündekini söylemiş. Demek ki bu arzu ediliyor. AKP camiasında da hiç kimse de bunu reddetmedi, 'Hayır nereden çıkardınız bunu?' demedi. 90 yıllık cumhuriyeti bir reklam arası olarak nitelendirdiler, halife olarak nitelendiriyorlar, 'ona dokunmak ibadettir' dediler. Bütün bunlar halkımızın değil, o örgütün, bakışını gösteriyor. Bunlar hayal tabi ki. Türkiye cumhuriyetle, demokrasiyle, özgürlüklerle yoluna devam edecektir.
Bir anket yayınlandı, AKP oyları yüzde 40'ın altındadır. AKP'de panik başlamıştır. 'Hangi manevrayı yapalım da oylarımızı artıralım' telaşındadırlar. Toplum mühendisliğine savunacaklar, kamuoyunu, seçmeni manipüle etme mühendisliğine soyunacaklardır. Ama hiçbiri çare değildir, AKP bu seçimde gidecektir."