Kurtulmuş, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
ABD Merkez Bankası'nın (Fed), politika faizini değiştirmediği ve faiz artırımına ilişkin yönlendirmede kullanılan "sabırlı" ifadesini kaldırdığı hatırlatılan ve bunun Türkiye'ye yansımasının ne olacağına ilişkin değerlendirmesi sorulan Kurtulmuş, kararının ABD'de beklendiğini dile getirerek, "Kısa vadede Türkiye'de de dövizin, doların bir miktar düşmesine neden olacağını söylemek mümkün" dedi.
Kurtulmuş, Türkiye'de faizin indirilmesi konusunda da ciddi bir etkisi olacağını düşündüğünü, ancak kararın sihirli bir değnek olmadığını ifade etti.
Ekonomi yönetiminde söylem farkı olduğu yönündeki iddialara dair soru üzerine de Kurtulmuş, Merkez Bankası'na ilişkin bu tartışmaların birileri tarafından yanlış yerlere çekildiğini dile getirdi.
Tartışmanın, Merkez Bankasının araçsal bağımsızlığı üzerine olmadığına dikkati çeken Kurtulmuş, bu tartışmaların demokraside olabileceğini söyledi.
Dünyada da Merkez Bankalarına ilişkin bu tür tartışmalarının olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Aslında başka bir şey konuşuluyor. Sorun şuydu: Türkiye nasıl büyüyecek? Tartışma, büyüme tartışmasıydı" dedi.
Ancak bazı çevrelerin, bu tartışmaları politik bir tartışma haline getirdiğini söyleyen Kurtulmuş, "Sanki Köşk ile Merkez Bankası arasında ya da bakanların arasında tartışma varmış gibi bunlar gündeme getirildi" diye konuştu.
Gezi Olaylarından sonra maliyet analizi yaptığının anımsatılarak, Merkez Bankası tartışmasının maliyetinin hesaplanıp hesaplanmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, bu maliyetin hesaplanabileceğini ancak dövizdeki dalgalanmanın büyük kısmının içerideki değil dışarıdaki gelişmelerden kaynaklandığını kaydetti.
Kurtulmuş, Merkez Bankası'na ilişkin tekrar böyle bir tartışma yaşanıp yaşanmayacağına ilişkin soruyu ise "Yaşanmaz" diye yanıtladı.
Seçim sonrasında dışarıdan bir bakan atanmasının öngörülüp öngörülmediği şeklindeki soruyu da yanıtlayan Kurtulmuş, siyasi hayati boyunca isimler üzerinden konuşmadığını, bunu da doğru bulmadığını ifade etti.
- Çözüm Süreci
Türkiye'de Kürt sorunu bulunup bulunmadığına ilişkin soruya karşılık da Kurtulmuş, bir devlette en zor değiştirilecek şeyin zihniyet olduğunu, son 12 yılda Türkiye'de zihniyet değişikliğinin başladığını belirtti.
Çözüm Sürecine en büyük desteği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın verdiğini anlatan Kurtulmuş, zihniyet inşasından sonra insani haklar konusunda yapılması gerekenler olduğunu dile getirdi. Kurtulmuş, "Sonuçta devam eden bir ortam var. Bir takım görüşmeler var. Burada da çok ciddi şekilde mesafe alınmış. Eğer eski Türkiye olsaydı Oslo görüşmeleri yapılabilir miydi? Eğer eski Türkiye olsaydı İmralı görüşmeleri yapılabilir miydi? Bu zihniyet değişimi ciddi şekilde Türkiye'de başarıldığı, başarılma konusunda büyük adımlar atıldığı için Türkiye bu noktaya geldi" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Kürt sorunu yoktur" sözlerinin hatırlatılması ve bunun çelişkili olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, şu ifadeleri kullandı:
"Hayır, şunu söylüyor: Vatandaşlarımızın, anayasal hakları, hak ve özgürlüklerin genişletilmesi anlamında, Türkiye'de, Kürt kökenli olan vatandaşlarımızın bir takım sorunları vardır, bunu biliyoruz ama Kürt sorunu ne zaman vardı. Devlet 'Kürt yoktur' dediği zaman vardı."
Oslo görüşmeleri sonrası MİT Müsteşarı Hakan Fidan'a ilişkin yapılanları ve Erdoğan'ın bu dönemde Fidan'ı koruduğunu hatırlatan Kurtulmuş, "Burada haksızlık etmeye gerek yok. Tayyip Bey'in, Sayın Cumhurbaşkanımızın söylediği: Evet, Kürt vatandaşlarımızın sorunları olabilir ama inkar üzerine dayalı, red üzerine dayalı, asimilasyona dayalı, devletin bakışından bakılan bir Kürt sorunu meselesi... Eskiden vardı ama... Bunu söylemek istiyor" diye konuştu.
Kurtulmuş, Erdoğan'ın, eski Türkiye'nin siyasetçilerinin hiçbirinin şablonuyla uymadığını ifade etti.
Abdullah Öcalan'ın nevruzda, kongre çağrısı yapıp yapmayacağına ilişkin soru üzerine de Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"Başlamış olan bir süreç var. Bu geri dönülemez bir süreç. Bunu hepimizin çok net görmesi lazım. Ben şöyle bir metafor kullanıyorum. Azgın bir nehirde karşıdan karşıya geçiyoruz, yüzde 80'ini geçtik. 'Geriye dönelim' kimse diyemez. Ne İmralı bunu diyebilir ne Kandil diyebilir ne de burada hükümet olarak biz irademizden vazgeçeriz. Biz vazgeçsek bile, millet bundan vazgeçmez."
Çözüm Sürecinde, hükümetin çözme iradesinin, örgütün silah bırakma iradesinin ve milletin desteğinin bir araya geldiğinin altını çizen Kurtulmuş, "Bunların bir tanesi olmazsa, biri çekildiğinde süreç biter zaten" diye konuştu.
Cemil Bayık'ın "PKK'nın Öcalan ile yüzyüze görüşmeden silah bırakmayacağına ve 10 maddeyle ilgili mekanizmalar hayata geçirilmeden adım atılmayacağına" ilişkin sözlerinin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, bu iradenin ortaya konulmasının önemine işaret ederek, gerisinin teraffuat olduğunu söyledi.
- "Bir daha hiç kimse '30 sene daha dağlara çıkalım' diyemez"
Bu tartışmaların gelip geçici olduğunu belirten Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şunu çok net söyleyeyim. Bir daha hiç kimse kolay kolay '30 sene daha dağlara çıkalım da bu dağlarda teröre devam edelim' diyemez. Şehirde mücadele etmek, gösteri yapmak, molotofkokteyli atmak, taş atmak, bu bir şeydir ama dağ hayatında insanların bırakın çatışmada ölmeyi normal şartlarda bile çok genç yaşlarda öldüğü bir ortamda, insanlar artık bir daha çocukları dağlara kolay kolay götüremezler. Buna bölge halkı müsaade etmez. Kürt siyasetinin gelmiş olduğu seviye de buna müsaade etmez.
Dolayısıyla böyle baktığımız zaman ben ümitvarım. Nevruz öncesinde, nevruzda iyi bir açıklama yapacağını ümit ediyorum. Seçim öncesinde de Türkiye'nin bunu bir sene önceden beri dile getiriyorum, Türkiye halkının bütün herkesin büyük çoğunluğunun, 'bu iş çözülüyor galiba' diyeceği bir noktaya geleceğimizi ümit ediyorum."
PKK'nin Nisan veya Mayıs'ta silahsızlanma gündemiyle toplanıp, silahlı mücadele kararı almasını bekleyip beklemediğine ilişkin soruya karşılık da Kurtulmuş, "Mümkündür. Büyük, kuvvetle ihtimaldir. En azından, çok kuvvetli bundan sonra siyasete geçiş dönemi başlamıştır çağrısı olacaktır. Kongre eğer toplanırsa böyle bir açıklamanın geleceğini ümit ediyorum" diye yanıtladı.
"PKK diyor ki; 'Biz Türkiye'de eylem yapmayacağız, Türkiye'deki silahlı güçlerimizi çekeceğiz fakat Kandil'deki var oluşumuzu ve silahları bırakmamız mümkün değil. Çünkü Ortadoğu'daki durum var.' Hükümet bunu nasıl karşılıyor?" şeklindeki soruya karşılık da Kurtulmuş, "PKK'nın önce sivilleşmesi, silahları bırakması orada burada değil her yerde silah bırakması ve bu anlamda barış içerisinde yaşanacak bir Ortadoğu'nun yaşanması için ortak siyasi perspektife katkıda bulunması lazım" dedi.
(Sürecek)