Yıldız, 14. Uluslararası Petrol ve Gaz Konferansı'nda, petrol fiyatındaki düşüşün enerji sektöründe belirsizlik ve kararsızlıkları beraberinde getirdiğini ifade ederek, ülkelerin ham petrol varil fiyatı ile ilgili bütçelerini 2015 yılı için 100 dolar civarında bir rakam üzerinden yaptıklarını söyledi.
Petrol fiyatındaki düşüşün Türkiye'de giderleri azaltmasından memnuniyet duyduğunu anlatan Yıldız, şöyle konuştu:
"Ham petrol fiyatlarının düşüyor olmasının giderlerin azalması açısından çok önemli olduğunu vurgulamak isterim. Bu anlamda, ulaşım sektöründe çok ciddi rakamlara ulaşmış bulunuyoruz, çünkü petrol ithalatımızın yarısından çoğunu ulaşım için kullanıyoruz. Petrol fiyatında son 4 yılın en düşük seviyeleri yaşandı, bu durumun yansımaları ve önümüzdeki süreci dikkatle izlemeliyiz. Bu tür olaylar uluslararası siyasetten arındırılamaz. Bu yapı, üretici ve tüketici ülkeler arasında yaklaşık 975 milyon dolarlık bir sermaye transferine sebep oldu. Bundan önceki yıllarda bunun tam tersi yaşanmıştı. Belki petrol, hak ettiğinin üzerinde bir varil fiyatı ile transfer edilmişti. Şu an yaklaşık 94 milyon varillik günlük tüketimin 2035 yılı itibarıyla 111 milyon variller civarında olması bekleniyor. Dünyanın büyüme hızı tartışılıyor, ama ülkelerin globalleşen para piyasalarında ulusallaşan enerji politikaları görüyoruz. Enerji talebinde 2035 yılına kadar yüzde 40 büyüme bekleniyor. Yüzde 40'lar civarında büyüyecek ülkelerin aslında yüzde 60'lık kısmı daha önceden yapılan yenilenme projelerine yönelecek, büyüme sadece tüketimin artması değil eski tesislerin yenilenmesi anlamına geliyor."
-TANAP kaynak çeşitliliği için önemli
Yıldız, TANAP'ın kaynak ve tedarik yollarını çeşitlendirme konusunda stratejik bir proje olduğunun altını çizdi. Türkiye'de tesislerin hem kamu hem özel sektör eliyle yenilenmesine önem verdiklerini hatırlatan Yıldız, aynı zamanda kaynak çeşitliliği için ülke olarak farklı projelerde yer aldıklarına dikkati çekti. Türkiye'nin proaktif ve güçlü enerji diplomasisiyle bunları yürütmeye devam edeceğini anlatan Yıldız, "Özellikle 2013 yılındaki net ithalat rakamlarına baktığımızda Türkiye, doğalgazda 50 milyar metreküplük ithalatı ile 5'inci, petrol ile 13'üncü, kömür ile 8'inci sırada. Doğalgazın yüzde 70'i, petrolün ise yüzde 35'i borularla taşınıyor. En son Ortadoğu'daki krizler dikkate alınarak daha iyi stratejiler yapılması gerekiyor" diye konuştu.
Bakan Yıldız ayrıca BOTAŞ'ın Rusya'dan alınan indirim ve İran ile tahkimden gelen sonuçlardan sonra aldığı fiyatın altında doğalgaz satmaya 2015'te son vereceğini kaydetti. Türkiye Petrolleri'nin (TP) düşen petrol fiyatlarından olumsuz etkilenen tek kurum olduğunu dile getiren Yıldız, "TP'nin geliri azalıyor fakat Türkiye'nin giderlerinin azalması TP'nin gelirinin azalmasından daha önemli bir durumdur" ifadesini kullandı.
Enerji alanındaki birleşmelerin dünya genelinde 2014 yılında 117 milyar doları aştığını anlatan Yıldız, şunları kaydetti:
"Türkiye'de 4,9 milyar dolar bir işlem hacmi ile en yüksek işlem gören sektör enerji sektörü olmuştur. Cari açık beklentilerin altında gelmiştir ve Akkuyu Nükleer Santrali ile ülkeye 735 milyon dolarlık bir sermaya girişi olmuştur. Bakanlık olarak uluslararası ilişkiler ve Afrika'daki enerji erişimsizliği adına önemli girişimlerimiz olacak" şeklinde konuştu.
OPEC'in önümüzdeki 20 yıl içerisinde önemli bir aktör olarak enerji sektöründe yer alacağını belirten Bakan Yıldız, Çin'in enerji sektöründe çok önemli ve etkileyici bir ülke olduğunun altını çizdi. Yıldız, hiçbir sektörün siyasi istikrarsızlıktan hoşlanmayacağını fakat bu hoşnutsuzluğun enerji sektörüne daha fazla yansıyacağını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Sıvılaştırılmış doğalgazın (LNG) dünya piyasalarında daha fazla rol alacağı raporlandı. Kaya gazı üretiminin artışı, AB ülkelerindeki fiyatların üç katına çıkacak olması, Japonya ve Güney Kore gibi ithalatçı ülkelerin rekabeti etkileyecek şekilde enerji fiyatlarını kullanıyor olması enerji sektöründeki ilginç gelişmeler. Bu ülkeler, petrol ve doğalgaz giderlerinin farkını teknoloji ürünleri ile telafi etmeye çalışıyorlar. O yüzden Türkiye'nin daha uç ürünlere yönelmesi gerekiyor. Bu anlamda nükleer, sadece elektrik üretimi anlamına gelmiyor, sanayileşme yolunda hedeflerimizi kolaylaştıracak bir adım atılması demek. Her bin dolarlık hasılayı oluşturmak için yerli kaynakları ve teknolojiyi kullanıyor olmamız lazım. Dünyada hala ham petrol, doğalgaz ve kömür, bütün enerji kaynaklarının yüzde 85'ini oluşturuyor. 2035 yılına kadar bu oran yüzde 35'e çekilmeye çalışılıyor. Son zamanlarda, özellikle Avrupa'nın Enerji Birliği oluşturma ihtiyacı son derece doğru olmuştur ama hala AB üyesi ülkeler farklı enerji politikalarını bazen örtüşen bazen ayrışan şekilde devam ettiriyor."