Brüksel'de toplanan AB dışişleri bakanlarının ilgili kararında, "Esed rejiminin kendi halkına karşı zalim savaşı, büyük çaptaki insan hakları ihlalleri ve demokratik reformları sistematik şekilde engellemesi DAEŞ'in Suriye'de gelişmesine aşırı derecede katkı sağladı. DAEŞ'in, Nusra Cephesi gibi diğer terör gruplarının ve Suriye'de mevcut farklı milislerin uyguladıkları tahammül edilemez şiddet büyük acılara yenilerini ekledi. Politikaları ve eylemlerinin sonucu olarak Esed rejimi DAEŞ'le savaşta ortak olamaz" ifadesi kullanıldı.
AB dışişleri bakanları, Esed rejiminin Halep başta olmak üzere saldırılarını artırmasını şiddetle kınayarak "Baskı sürdükçe AB'nin rejimi ve destekçilerini hedef alan ilave yaptırımlar uygulama politikasına devam edeceği" taahhüdünde bulundu.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, katıldığı bir televizyon programında, Esed rejimiyle "önünde sonunda müzakere etmek zorunda olduklarını" söylemişti.
Bunun üzerine ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Marie Harf, ABD'nin Suriye politikasında değişiklik bulunmadığını ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed ile doğrudan müzakere etmelerinin söz konusu olmadığını açıklamıştı.
Harf, "Bakan Kerry, rejimle masada müzakere edilmiş bir sürece ihtiyacımız olduğuna dair uzun süredir var olan politikamızı tekrar etti. Kerry, doğrudan Esed ile müzakere edeceğimizi söylemedi" ifadesini kullanmıştı.