Yıkıcılığı ve önceden bilinemezliği nedeniyle insanoğlunun en korktuğu felaketler arasında yer alan deprem konusunda tüm dünyada bilimsel çalışmalar yoğunluğunu artırdı. Depremin saniyeler öncesinden tespit edilmesi konusunda neticeler alınmaya başlansa da henüz yeri, zamanı ve büyüklüğünü önceden söyleyebilecek bir erken uyarı sistemi geliştirilemedi.
Klasik yer bilimlerinin çare bulamadığı bu konuda son dönemde farklı bakış açısını öne alan yaklaşımlar dikkati çekiyor. Bunlar arasında en fazla tanınan teorilerden birinin sahibi ise NASA bilimadamı Prof. Dr. Friedemann Freund.
Tarihten bu yana deprem öncesi ve sonrasında kayıtlara geçen gizemli olaylara bilimsel yorum getirmek üzere yürüttüğü çalışmalar sonucu "elektron eksikliği" teorisini ortaya koyan Freund, yer kabuğu altındaki kayaların sıkışması sonucu oluşan elektron dengesizliklerinin deprem tahmininde kullanılabileceğini öngördü.
Dünyada farklı ülkelerdeki bilim insanlarının, "depremlerden önce elektromanyetik veya düşük frekanslı akımların ortaya çıktığı, yer altı sularında kimyasal değişiklikler yaşandığı, toprak ve ağaçlarda elektriksel değişimlerin görüldüğü ve bazı hayvanların garip davranışlar geliştirdiği" yönündeki bulgularını bir araya getiren Freund, bunların kayaların sıkışması sonrası oluşan elektron dengesizliğinin bir sonucu olduğunu ortaya koydu.
Yerkabuğundaki bu değişimlerin uydular ve yer istasyonlarından algılanabileceğini, bu verilerin analiz edilmesi halinde erken uyarı sistemi geliştirilebileceğini öngören Freund, bu çalışmanın yapılması için NASA desteğiyle GeoCosmo Bilim ve Araştırma Enstitüsü'nü kurdu.
Türkiye'de 1970 yılından bu yana bulutların şeklinden deprem tahmini konusunda çalışma yürüten Fransız asıllı Türk vatandaşı araştırmacı Ronald Karel'in GeoCosmo Entitüsü'nün Başkan Yardımcılığı görevine kadar yükselmesi, enstitünün küresel çalışma alanları içinde Türkiye'yi bir adım öne çıkardı.
- "Türkiye, tarihi başarıya ortak olacak"
Konuyla ilgili AA muhabirine açıklamalarda bulunan Karel, GeoCosmo'nun dünya genelinde 34 ülkede yer istasyonları kuracağını, bunlar arasında Türkiye'nin Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Batı Asya istasyonlarının merkezi olacağını ifade etti.
Mayıs ayında ilki Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tınaztepe Kampüsü içinde kurulacak istasyonlarda elde edilen verilerin NASA uydularından gelecek verilerle birlikte DEÜ Bilgisayar Bilimleri Bölümü tarafından analiz edilerek GeoCosmo merkezine gönderileceğini kaydeden Karen, "GeoCosmo olarak bu projenin dünyanın en büyük deprem araştırma projesi olduğuna inanıyoruz. Bu projede Türkiye gibi depremselliğiyle tanınan bir ülkenin de aktif bir rol almasını istiyordum. Umarız Türkiye, yakın gelecekte geliştireceğimiz erken uyarı sisteminde çok büyük bir katkı sağlayarak tarihi bir başarıya ortak olacak" dedi.
DEÜ Bilgisayar Bilimleri Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nasiboğlu bölüm olarak bir süre önce Azerbaycan Bilimler Akademisi ile deprem tahminlemesi konusunda çalışma başlattıklarını, GeoCosmo'dan gelen öneriyle küresel araştırmanın bir parçası olduklarını söyledi.
NASA'nın desteklediği bir projede yer almanın heyecan verici olduğunu dile getiren Nasiboğlu, proje kapsamında ilk etapta Tınaztepe Kampüsü içinde 4 istasyon, ardından ülke genelinde farklı noktalara çok sayıda istasyon kurulacağını aktardı.
Türkiye'de, devlet üniversiteleri içinde açılan ilk bilgisayar bilimleri bölümü olduklarını bildiren Nasiboğlu, "Bilgisayar mühendisliğinden farklı olarak veri analizi yoluyla yeni yöntemler geliştirme konusuna odaklandık. Deprem tahminlemesi konusundaki çalışmalarla zaten ilgileniyorduk. Bu konuda klasik bilimlerin aldığı mesafeyi yabana atmamak gerekiyor. Ancak gördük ki klasik yöntemler deprem tahmini konusunda bize bir fikir veremiyor. Farklı bir bakış açısı getirmek gerekiyor. Bu konuda farklı teorileri sınayabileceğimiz bir ortam oluştu. Bu çalışmalar sonucu depremle ilgili erken uyarı sistemleri geliştirilebileceğinden umutluyum" diye konuştu.