Dilipak, Ülfet Derneği, Akdeniz Stratejik Araştırmalar Merkezi, Barış Radyo ve Anadolu Esnaf Sanayici ve İş Adamları Derneği Adana Şubesi'nce dernek binasında düzenlenen "Çözüm Sürecinin Bölgesel Barışa Etkisi" konulu konferansa katıldı.
Bölgede herkesin çatıştırılmaya çalışıldığını bir dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın barış projesini masaya koyduğunu vurgulayan Dilipak, bölgedeki Kürt halkının yüzde 80'inin barışa "evet" dediğini söyledi.
Dilipak, batılıların bölgede kendi aralarında görüş birliğine varamadığını aktararak, şunları kaydetti:
"İsrail, işbirlikçi Arap rejimleri, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya başka bir şey söylüyor, hepsi kendi canlarının derdine düştüler. Yunanistan'ı bile kurtaramıyorlar. ABD'de farklı sesler var. Bizim iki büyük şansımız bu. Kendi içlerinde uğraşmaktan bize bakacak mecalleri kalmadı ve bölge halkı bu barışı kabul etti. İnsanlar bıktı, 40 yıldır ölüyorlar, öldürüyorlar. İnsanlar artık bunun bitmesini istiyor. Gelinen noktada yüzde 80'inin yüzde 50'si ideal bir anayasa ile herkesin temel hak ve hürriyetlerinin korunduğu, herkes için adalet, barış ve özgürlük temelinde anlaşmaya hazır. Bunlar AK Parti'ye oy veriyor. Diğer 30'u da 'biz 40 yıldır mücadele ettik, bize garanti verilsin' diyor. Kalan yüzde 20'sinin yüzde 10'u bu süreçte kaçtıkları, ya da götürüldükleri ülkelerin vatandaşı olmuş. Diğer yüzde 10'a gelince onlar, 20 yaşında dağa çıkmış, şimdi 55-60 yaşında. Silah taşımış, yıllarca annesini, babasını görmemiş, eşi, çocuğu yok."
Dilipak, süreçte ölenin de öldürenin de hala bedel ödediğini savunarak, barışın, "isteniyor" diye hemen olmayacağını belirtti.
"Birbirimize karşı kazanacak bir zaferimiz yok" diyen Dilipak, şöyle devam etti:
"Türkler Kürtlere, Kürtler Türklere rağmen bir zafer kazanamaz ama ikimiz birden çok büyük bir zafer kazanabiliriz ve bu bölgedeki barış sadece Türklerin ve Kürtlerin barışı olmaz, Mezopotamya barışı olur. Mezopotamya barışı, İslam ümmetinin birliği, Kudüs'ün fethi için yeni bir ittifak olur. Zaten asıl mesele de bu. İsrail'in varlık ve güvenliğini tehlikeye düşüren, batıya karşı güç olan, NATO'da ABD'nin askeri ve stratejik tramplen tahtası olan bir Ortadoğu, artık batılılar için hayal olurdu. Onun için bu Kürt, Türk meselesini öyle Güneydoğu'daki bir terör hadisesiymiş gibi görenler olayı küçültüyorlar. Bu bir füze rampasının tetik mekanizması gibi. Bu sorunu çözdüğünüzde yeni bir güç, umut, başlangıca dönüşecek. İnşallah nevruz, bu anlamda bir başlangıç olabilir ancak hemen bugünden yarına her şeyin yoluna gireceğini beklemeyin. Tam da nevruzun hemen arkasından derin devlet adına bir takım Kürt hedeflerine saldırı olursa ya da bir takım Türk olarak bilinen kişilere PKK gibi görünen saldırılan olursa şaşmayın. Ne Esed ne İsrail boş durmayacak. Bu barışı istemeyen o yüzde 20'den çok daha büyük ve tehlikeli bir uluslararası güç var. Bu badireyi aşmak için dürüst ve namuslu Kürtlerin ve Türklerin bu komplolara karşı ortak hareket etmesi gerekiyor."
Sürecin politik anlamda, siyasi sonuçlarıyla artık geri dönülemez noktaya geldiğini vurgulayan Dilipak, barışa ulaşılacağına inandığını dile getirdi.
Dilipak, Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılıp, bırakılmayacağı ile ilgili soruyu şöyle yanıtladı:
"Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması söz konusu değil. Bu, Abdullah Öcalan için de doğru değil. Devlet onu serbest bıraksa bile birileri sadece Türkiye'yi karıştırmak için Abdullah Öcalan'ı hedef alabilir. Hatta bunlar örgüt içinden birileri de olabilir. Yani bu işi bu noktaya getirdiği için. Çünkü örgüt içerisinde yüzde 20'ye varan bir grubun farklı düşündüğü söyleniyor. Ayrıca ortada bir sürü milliyetçi kişiler dolaşıyor. Bana kalırsa Abdullah Öcalan'a kapıyı açsalar, 'buyur git' deseler gitmez. Abdullah Öcalan için olacak olan şu yasada da var. 65 yaşına gelenlerin ev hapsine çıkması. Bunun için iyi halinin olması, sağlığının böyle bir şey için uygun olması gerekiyor. Sadece terör suçları için bu uygulanmıyor. Yönetmelikte yapılacak bir düzenleme ile ev hapsi gerçekleşebilir."