'Dede Korkut bizim için bulunmaz bir nimet'
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Merkezi'nde düzenlenen TOBB Dede Korkut Kitabı Baskısı Tanıtımı'nda konuştu.
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-03-11 12:45:50
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Genel Merkezi'nde düzenlenen TOBB Dede Korkut Kitabı Baskısı Tanıtımı'nda konuştu. Başbakan Davutoğlu konuşmaısnda, "Dedem Korkut'tu okumadan Edebiyat olmaz. Dede Korkut bize kültürel mirasın nasıl harmanlandığını gösterir" dedi.
Başbakan Davutoğlu'nun konuşmasından satır başları:
Kitaplar onu anlayanlar için bir rehberdir. Bu kitaba emek veren herkese teşekkür ediyorum. Kitap aşığı olmaktan bahsettim. Dede Korkut'un o güzel sözleriyle zihnimde tekrar tekrarlandı. Babam bana dedemin adını koyduğunda kulağıma Ahmedi Sani demişti ben bunu yıllar sonra öğrendim babam bana Ahmedi Yasevi adını vermek istemiş. Bunlar bütün milletlerin tarihinde olduğu gibi bizim milletimizde de mevcuttur.
Şimdi 'Sünni-Alevi' diye ayrım yapıldığı bir dönemde Hz. Ali'ye, Hz. Hasan'a, Hz. Hüseyin'e, Hz. Osman'a aynı anda böyle güzelce ifade eden bir kültür parçalanabilir mi? Ayrılabilir mi? Dedem Korkut okuyanları, şu veya bu mezhep temelinde bölmek mümkün olabilir mi?
"ACABA BANA HANGİ NASİHATI VERİRDİ?"
Acaba Dedem Korkut ki bir baş müşavir, acaba Dedem korkut olsa bu konuda ne derdi? Bu sefer kendim ağır sorumluluğu üstlendiğimde derin irfan acaba bana hangi ahlaki nasihatı verirdi diye düşünüyorum hep.
Eserin benden uyandırdığı heyecan, Allah bizi onların güzel ahlakları ile yürümeyi nasip etsin. İslami felsefeden, mitilojiye geçiş çok zor bir zamandı. Bizim tarihimizden alsında sözlü edibiyattan, yazılı ediyata geçişte ara metinler vardır ki bir yandan tarih ötesine seslenir gibi durur. Anadolumuzun bu tarih izlerini bulmak mümkün.
Dile baktığınızda Dedem Korkut Azeri lehçesine de kayar, Dedem Korkut'tu okumadan Edebiyat olmaz. Dede Korkut bize kültürel mirasın nasıl harmanlandığını gösterir.
Ne kadar güzel söylemiş Dede Korkut, "Ağız açıp över olsam üstümüzde Tanrı güzel. Tanrı dostu din ulusu Muhammet güzel. Muhammed’in sağ yanında namaz kılan Ebubekir Sıddık güzel. Ahir. Otuzuncu cüz başıdır amme güzel. Hecesince düz okunsa yasin güzel. Kılıç çaldı, din açtı erlerin şahı Ali güzel. Ali’nin oğulları, Peygamber torunları, Kerbela ovasında yezidiler elinde şehit oldu. Hasan ile Hüseyin iki kardeş beraber güzel. Yazılıp düzülüp gökten indi, Tanrı ilmi Kur’an güzel. O Kur’an’ı yazdı düzdü, ulemalar öğreninceye kadar bekledi biçti, âlimler sultanı Osman Aftan oğlu güzel. Çukur yerde yapılmıştır Tanrı evi Mekke güzel. O Mekke’ye sağ varsa esen gelse imanı bütün hacı güzel. Hesap gününde cuma güzel… Cuma günü okuyunca hutbe güzel… Kulak verip dinleyince ümmet güzel… Minarede ezan okuyunca müezzin güzel… Dizini bastırıp oturunca helalli güzel… Şakağından ağarsa baba güzel… Yanaşıp yola girince kara erkek deve güzel. Sevgili kardeş güzel… Yan tarafta, ev yanında dikilse gelin odası güzel, uzunca çadır ipi güzel. Oğul güzel. Hiç birine benzemedi cümle yatacak yerim gene bu harap olası idi, ne olaydı benim evime birazcık bakaydınız, komşu hakkı Tanrı hakkı diye söyler. Bunun gibisinin, hanım, bebekleri yetişmesin. Ocağına bunun gibi kadın gelmesin.
Geldik o ki ne kadar dersen bayağıdır: Uzak kırdan yabandan bir edepli misafir gelse, kocası evde olsa, ona dese ki: kalk ekmek getir yiyelim, bu da yesin dese, pişmiş ekmeğin bekası olmaz, yemek gerektir.
Kadın der: Neyleyeyim, bu yıkılacak evde un yok elek yok, deve değirmenden gelmedi der; ne gelirse benim kalçama gelsin diye elini arkasına vurur, yönünü öteye kalçasını kocasına döndürür; bir yönünü öteye kalçasını kocasının sözünü kulağına koymaz. O Nuh peygamberin eşeği asıllıdır. Ondan da sizi, hanım, Allah saklasın. Ocağınıza bunun gibi kadın gelmesin" demiş ne kadar güzel söylemiş...
Aile hayatı içinde ne güzel sözlerle ifade etmiş, "Kibirlilik eyleyeni Tanrı sevmez, gönlünü yüce tutan erde devlet olmaz.
El oğlunu beslemekle oğul olmaz, büyüyünce bırakır gider, gördüm
demez. Kül tepecik olmaz, güveyi oğul olmaz.
Kara eşek başına gem vursan katır olmaz, hizmetçiye elbise giydirsen hanım olmaz."
Bu felsefe bizim kültürümüzün felsefesidir. Dedem Korkut diyince herkez çocuk hikayeleri anlar. Mitolojiden, tarihe geçeni okuturkan Dedem Korku'u bir mitolojik bir hikaye gibi okutuluyor mesela "ata binmeyi yol gidilmez" demiş ne kadar doğru söylemiş.
Biz Osmanlı dediğimizde bu ülkenin evlatları rahatsız oluyorsa bir sıkıntı vardır demek ki...
Bizi tarihimizden kopartmak için tarih yazıyorlar ama bu kültür, bu tarih hiç aksamadan yaşanacaktır. Biz belki de o hiç mektep görmemiş dedelerimiz ve ninelerimizden ilk türküleri, hikayeleri dinledik.
Bizim görevimiz tarih bilincini yaşarmaktır. Orhun Anıtları'na giderken yol yoktur. Bihe Kağan yolu asırlar sonra Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapıldı.
Yaratılanı severim yaratandan ötürü, diyen birileri vardı. Eski usul ile düstur almaya çıktım derdi. Onlarun duasıyla yol alırız. Bu at o zaman meseledir. kasdedilen şey yol almaktır dola düzülmek, yol aynı zamanda suhi durumunun ifadesidir.
"Yerli kara dağların yıkılmasın
Gölgelice kaba ağacın kesilmesin
Kan gibi akan görklü suyun kurumasın
Kanatlarının ucu kırılmasın
Kadir mevlam seni namerde muhtaç etmesin
Allah'a verdiğin umudun kırılmasın
En sonunda ari imandan ayırmasın
Ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun
Derlesin toplasın adı güzel Muhammedin yüzü suyu hürmetine bağışlasın
Bu duaya amin diyenler tanrıyı görsün"
SON VİDEO HABER
Haber Ara