Bakan Yılmaz, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Dünya ölçeğinde avro/dolar paritesinin geçen dönemde 1,6'lara çıktığını, şu anda 1,07'ler düzeyine kadar indiğini anlatan Yılmaz, avronun değerinde muazzam bir düşüş olduğunu söyledi.
Avrupa'nın uzun süredir durgunluktan çıkamadığını, ABD'nin ise aldığı tedbirlerle büyük oranda sorunları aştığını ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu:
"Amerikan ekonomisinin Avrupa ekonomisine göre çok daha iyi performans gösterdiği dönemden geçiyoruz. Bu da tabi ülkelerin para birimlerinde yeni bir dengelenmeye götürüyor. Hızlı bir şekilde Amerikan parasının değerinin yükseldiğini görüyoruz. Bunda tabii Avrupa Merkez Bankası politikalarının da önemli bir rolü var. Avrupa Merkez Bankası genişlemeci bir para politikasına karar verdi. Ayda 60 milyar avroya kadar genişleme kararı verdi, tahvil alımı kararı verdi, bu da avronun değerinde ciddi bir düşüş getiren hadise. Parasal genişleme, paranın değerinde düşüşe yol açıyor. Avrupa'nın amacı biraz enflasyon oluşturmak. Deflasyondan kurtulmak. Enflasyon üretmeye çalışıyor çünkü piyasaları canlandırmak istiyor. Bu büyük oranda bizdeki yaşananlar da küresel düzeyde yaşananların yansıması. Bu bir kriz değil. Bu, 2008'lerde yaşananlarla bunu mukayese etmemek lazım."
Bugün dünyada finansal piyasalarda dalgalanmadan, çalkantıdan bahsedilebileceğini belirten Yılmaz, bunun bir süre sonra durulacağını, dünya ekonomisindeki gelişmelere göre de yeniden şekilleneceğini kaydetti.
Bu ortamda siyasi istikrarın önemine işaret eden Yılmaz, "İyi ki Türkiye'de siyasi istikrar var. Allah korusun bugün koalisyon yapısı olsaydı, küresel krizin dünyada yaşandığı bu süreçte, bugün Türkiye çok farklı bir yerde olurdu. Belirsizliklerin arttığı, öngörülebilirliğin azaldığı dönemde siyasi istikrarın önemi bir kat daha artıyor. Türkiye'de çok şükür güçlü bir hükümet var, güçlü bir yönetim ve siyasi istikrar var. Dolayısıyla Türkiye, bu sorunları en iyi atlatan ülkelerden olacaktır" diye konuştu.
Yılmaz, 2008 ekonomik krizi ile karşılaştırıldığında bugün çok ağır bir sorunla karşı karşıya kalınmadığını vurguladı.
Söz konusu dalgalanmada, Türkiye'nin bunu nasıl atlatacağının anlaşılması için bakılması gereken birinci yerin bankacılık olup olmadığı sorusuna Yılmaz, Türkiye'nin bankacılık sisteminin çok güçlü olduğuna dikkati çekti.
- "Pozisyonumuzu güçlü tutmak zorundayız"
Bu durumlarda mali yapının çok önemli olduğunu anlatan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Türkiye çok sağlam bir konumda. Bütçe açığı en düşük ülkelerden biri Türkiye. Dolayısıyla, mali disiplin anlamında da çok güçlü konumdayız. Makro ekonomik temellerimiz sağlam. Cari açıkta biraz sıkıntılarımız vardı. Son dönemlerde özellikle petrol fiyatlarındaki düşüşle bu yıl cari açığın yüzde 4'lere kadar düşebileceğini öngörüyoruz. Biz, petrole de güvenip durmuyoruz, bu fırsatı iyi değerlendirip yapısal reformlarımızı hızlandıracak daha rekabetçi, verimliliği yüksek bir ekonomide bütün bu sorunları karışlamak durumundayız. Dünyayı değiştiremeyeceğimize göre biz, kendi pozisyonumuzu güçlü tutmak, değiştirmek zorundayız."
Ocak ayında cari açığın beklentilerin altında gerçekleşmesine ilişkin soruyu yanıtlarken Yılmaz, bunun son derece olumlu olduğunu söyledi. Yılmaz, ihracatta parite farkından dolayı bir miktar düşüş olduğunu anlattı.
Bölgede yaşanan sıkıntılara rağmen ihracatın devam ettiğini, turizm başta olmak üzere hizmet gelirlerinde artış olduğunu ifade eden Yılmaz, Türkiye'nin bu sene ciddi anlamda cari açığında azalma görüleceğini, rakamın 30 milyar dolarlar seviyesine kadar düşebileceğini öngördüklerini ifade etti.
Orta ve uzun vadeli politikalar ile enerjide bağımlığı azaltmaya dönük çalışmalara devam ettiklerini bildiren Yılmaz, "Bütün bunlarla cari açığımız inşallah orta ve uzun vadede petrol fiyatlarından da bağımsız olarak düşme eğilimini devam ettirecek. Bunu da hep birlikte göreceğiz" diye konuştu.
Doların Türk Lirası karşısında değerlenmesinin ihracata, sanayi üretimine, büyümeye, istihdam ve yatırımlara kısaca ekonomiye nasıl bir etkisi olacağının sorulması üzerine Yılmaz, genel anlamda TL'nin değer kaybetmesinin ihracatçılar ve turizm geliri sağlayanlar için olumlu, yurt dışından girdi ithal edenler için olumsuz bir durum olduğunu söyledi.
Kurdaki hızlı dalgalanmaları çok olumlu bulmadıklarına işaret eden Yılmaz, "Bu, insanları tedirgin eden ortam oluşturuyor. Önemli olan daha istikrarlı bir şekilde fiyatların öngörülebilir olması. Önümüzdeki süreçlerde belirli bir zemine dünyada, ülkemizde oturacaktır işler. Biraz sakin izlemek gerekiyor gelişmeleri ve gerekli müdahaleleri yapmak gerekiyor. Bunun kalıcı bir etkide bulunmayacağını düşünüyorum. Esas hadise yapısal reform gündemidir" şeklinde konuştu.
Döviz, dolar, borsa gibi tartışmalara çok fazla boğulup, daha temel bir takım politikaların yeterince tartışılmadığını belirten Yılmaz, asıl tartışılması gereken konuların, eğitim sisteminin kalitesi, Ar-Ge'ye harcanan para, rekabeti ve esnekliği artırıcı düzenlemeler olduğunu söyledi.
Merkez Bankasının, küresel kriz ortamında başarılı olduğunu anlatan Yılmaz, şunları kaydetti:
"Merkez Bankası gerçekten çok aktif bir şekilde ülkemizin ekonomik risklerini azaltmaya dönük çaba sarf eden kurumumuz. Bu ortamlar kolay değil tabii, hiç bir merkez bankası için kolay değil. Japonya'da, Avrupa'da, Amerika'daki tartışmaları biliyoruz. Merkez Bankamız bu anlamda elindeki imkanlar neyse onları en iyi şekilde kullanarak ülkemizdeki bu kurun istikrarına katkıda bulunmaya çalışıyor. Aşırı hareketlilikleri engelleme yönünde çaba sarf ediyor. Tabii ki Merkez Bankası bunu yaparken dünyadaki gelişmelerin ölçeğini de dikkate almamız lazım. Büyük ölçekli değişimlerde çok hızlı bir şekilde durdurmak veya tersine çevirmek mümkün olmuyor. Ama belli bir süreç içerisinde daha makul bir seviyelerde bu kontrolü sağlamak mümkün olur. Merkez Bankamız da bir takım tedbirler almış durumda en son dün döviz piyasalarından rahatlama sağlayıcı tedbirler de ilan etti. Bundan sonra da gerekli gördüğünde gerekli adımları atacaktır."
Yılmaz, kurların ve diğer fiyatların öngörülebilir olduğu ortamların büyümeye ve yatırıma olumlu katkı sağladığını ifade ederek, "Merkez Bankası da bu perspektifimize katkıda bulunmaya devam edecek" ifadelerini kullandı.
(Sürecek)