Emekdaş. Giresun Üniversitesi (GRÜ) Tıbbiyeliler Topluluğu tarafından Rektörlük Konferans Salonu'nda düzenlenen "Kan Bağışının Önemi" konulu konferansta, kan bağışına ilişkin sunum yaptı. Kan transferi ve bağışının tarihçesini anlatan Emekdaş, eski zamanlarda hayvandan hayvana ve daha sonra kuzudan insana kan nakli gerçekleştirildiğini söyledi.
Türkiye'de ilk kan naklinin 1938 yılında Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde yapıldığını ifade eden Emekdaş, "1953 yılı Türkiye'deki kan bankacılığı anlamında çok önemli bir tarih. O zamanki Kızılay Genel Başkanı Prof. Dr. Reşat Belger'in ilk adımıyla Kızılay Kongresi'nde kan yardım teşkilatının kurulması kararlaştırıldı. Türkiye'de resmi anlamda en ciddi karar budur. Çünkü o tarihten günümüze kadar Türkiye'nin kan ihtiyacı ve temini yükü Kızılay'ın omuzlarında" diye konuştu.
Emekdaş, bazı hastalıkların kan ve cinsel yolla bulaştığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bunlar hepatit B, hepatit C, AIDS ve frengi. Dolayısıyla siz kan bağışında bulunduğunuz zaman sizin kanınızda bu mikroplarla karşılaşıp karşılaşmadığınıza bakılır. En ufak şüpheli bir şey varsa o hastaya verilmez. Bir taraftan sizin için hasta emanettir. Hastanın emanetini, sağlığını korumanız gerekiyor. Kesinlikle sağlık durumu uygun olmayan kişiden hastaya ihtiyaç var diye kan alınıp verilmez. İki bireyin de sağlığının korunması gerekiyor."
- "Yardımlaşma bilincindeki kişiler kan bağışında bulunmalı"
Toplumda kan bağışını yaygınlaştırmak amacıyla örnek teşkil edilmesi gerektiğine işaret eden Emekdaş, "İhtiyaçların karşılanması için toplumun sağlıklı, entelektüel düzeyi belli seviyenin üzerinde olan ve toplumsal yardımlaşma bilincinde olan kişi ya da kişiler zaman zaman kan bağışında bulunmalılar. İhtiyacı olan birilerine güvenli kan verilsin ki o ihtiyacı olan kişiler zamanı geldiğinde bir yakınımız olabilir, hatta kendimiz olabiliriz" ifadelerini kullandı.