Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Sınırın 'kimliksiz' yaşamları

Sınırın 'kimliksiz' yaşamları

11 Yıl Önce Güncellendi

2015-03-07 09:19:14

Sınırın 'kimliksiz' yaşamları
SITKI YILDIZ / ZAFER TAYFUR - Türkiye-İran sınırındaki yasadışı ticaret, bir taraftan kaçakçılığın bölge insanı ve ülke ekonomisine verdiği zararla gündeme gelirken, arka planda kalan sınır evlilikleri ve evlilik sonrası vatandaşlık işlemleri de İranlı gelinlerin acı çekmesine neden oluyor.

Türkiye'nin İran İslam Cumhuriyeti'ne komşuluğunu en uzun sınır hattıyla yaptığı Van'da, her sınırdaki Türk köylerinde İranlı gelinlerle karşılaşmak mümkün.

Van'ın Başkale ilçesi ve sınır köylerinde sayıları binlerle ifade edilen İranlı gelinler,Türkiye'ye gelişleri sonrası başta vatandaşlık olmak üzere birçok sorunla karşı karşıya kalıyor.

Yıllardır kaçakçılık faaliyeti yapmak üzere sınırı yasadışı yollarla geçerek İran'a giden bölgedeki köylüler, kaçakçılık yaptıkları sürede tanıştıkları İranlılarla bir süre sonra akrabalık bağları kurmaya başlıyor. İran'a kız veren ve buradan da Türkiye'ye gelin getiren vatandaşlar, imam nikahlı evlilik sonrası gelinler için ikamet izni alabiliyor.

Vatandaşlık başvurularında en az 5 yıl bekleme veya yasal zorunlulukları yerine getirmede eğitimsizliğin etkisiyle başarılı olamayan aileler, hem İranlı gelinlerinin hem de sonrasında dünyaya gelen çocukların sıkıntılarla karşı karşıya kalmasına neden oluyor.

- Kaçakçılık yaparken tanıştıkları İranlı kızlarla evleniyorlar

AA muhabirine köyündeki İranlı gelinlerin sorunlarını anlatan Saçan köyü muhtarı Mehmet Emin Özcan, bölgede yasadışı yollarla İran'a giderek oradan kız kaçıran veya kız isteyerek evlenenlerin olduğunu söyledi.

Kendi köyünde de bu tür evliliklerin yapıldığını, bunlardan en çarpıcı olanın ise 12 yıl önce gerçekleştiğini ifade eden Özcan, köy halkından Mehmet Ali Özdaş'ın kaçakçılık yaparak geçimini sağladığı dönemde tanıştığı İranlı Şadiye Hüseyni'yi ailesinden istediğini, ailenin sıcak bakmaması üzerine kaçırarak köye getirdiğini aktardı.

Özcan, çiftin düğünlerini köyde yaptıklarını ancak Hüseyni'nin geçirdiği rahatsızlıktan dolayı 9 yıldır yatalak olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Hastalık sonrası zihinsel engelli oldu. Neden olduğunu bilmiyoruz. Mehmet Ali ise maddi durumu iyi olmadığı için tedavisini yaptıramadı. Zamanında devlete vatandaşlık için başvuru da yapamadı. Hastaneye götürdüğümüzde hastane yabancı uyruklu olduğu için alamıyor. Van veya Erzurum'a gitmesi gerekiyordu ancak gidemedi. 5 çocukları oldu ve bu çocuklara biz köy halkı olarak bakmaya çalıştık. Aile, köyde haklarında yapılan konuşmadan dolayı bir süre sonra halktan yardım almamaya başladı. Biz de bu aileye sahip çıkılmasını istiyoruz."

Özcan, maddi durumu iyi olan ve gerekli yasal işlemlerini tamamlayarak kimliklerine kavuşan İranlı gelinlerin de olduğunu ifade ederek, annesinin de İranlı olduğunu ve 52 yıldır kimlik sahibi olamadığını kaydetti.

Eşini İran'dan kaçırdığı dönemde sınırda karakol bulunmadığını ve sürekli bu yolu kullanarak İran'a gittiğini anlatan Mehmet Ali Özdaş ise Salmas'a bağlı köylerde alışveriş yaparak geçimini sağladığını belirtti.

Kaçakçılık yaptığı sırada eşi Hüseyni ile tanıştığını, birkaç defa istemesine rağmen ailesinin vermediğini anlatan Özdaş, daha sonra Hüseyni ile karar vererek Türkiye'ye kaçtıklarını söyledi.

Çiftin 11 yaşındaki çocukları Emrah Özdaş ise da "Lütfen anneme sahip çıkın. Annem çok hasta. Devletimizden yardım istiyorum. Annemin iyileşmesini istiyorum" diye konuştu.

- 52 yıllık kimlik özleminin bitmesini istiyor

Bölgede acı hayat hikayelerinin yanında dillere destan aşk hikayeleri de yaşanıyor. Bu aşk hikayelerinden birinin kahramanı olan 76 yaşındaki Hüsamettin Özcan, 52 yıl önce İranlı büyük bir ailenin kızını kaçırması ve başından geçen heyecanlı kovalamacayı anlattı.

Gençlik dönemlerinde kaçak yollarla İran'a gidip geldiğini ve bu sırada Hacerfan'da Halime Tavus'u görüp aşık olduğunu anlatan Özcan, istemesine rağmen ailenin vermediğini, bu nedenle de Tavus'u kaçırdığını söyledi.

Eşinin ailesinin İran'da çok büyük ve tehlikeli bir aile olarak bilindiğini ancak tüm tehlikeleri göze alarak kaçtıklarını belirten Özcan, Başkale'ye geldikten sonra arkalarından gelen ailenin silahlı erkeklerinden uzun süre saklanmak zorunda kaldıklarını ifade etti.

Özcan, "Kaçak yolla İran'a gittim ve onu kaçırıp getirdim. Resmi olarak evlenemedik ama imam nikahlı eşim oldu. 9 çocuğumuz oldu ancak eşimle artık yaşlıyız. Kendisi doktora gittiğinde kimliği olmadığı için tedavi olamıyor. Daha önce dilekçe verdim, işlemlerimi yaptırdım ancak herhangi bir sonuç alamadık" dedi.

Halime Tavus da "İran'a ticaret için geliyordu. Kaderdi tanıştık ve buraya kaçtık. Kardeşim kaçtığımız için peşimize düştü. Geri gidemezdim zaten. Çünkü İran benim cüzdanımı almış, bana kaçak yollarla geldiğim için hapis cezası da vermişti. Geldiğim günden beri Türkiye'nin kimlik vermesini bekliyorum. Çok zorluk yaşıyorum. Bana İran'dan evrak getir diyorlar ama gidersem beni tutuklarlar. İran'da annem, 2 kardeşim, akrabalarım öldü. Bu yüzden taziyelerine bile gidemedim. Ben artık kimlik istiyorum" diye konuştu.

İran'ın Urmiye kentinden 13 yıl önce gelin olarak Koçdağı Mahallesin'e gelen 3 çocuk annesi Ziba Anımzade, 24 yıl önce aynı mahalleye gelin gelen Rabia Mihirzade ve 40 yıl önce eşiyle evlenerek kaçak yollarla Türkiye'ye geldiğini anlatan Gülizar Mehzemi de hikayelerini paylaşarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan kimlik çıkartılması için yardım istedi.

SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara