Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen üçüncü muhtarlar toplantısında yaptığı konuşmada, Şah Fırat Operasyonu'yla ilgili değerlendirmelerde bulundu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Hükümete yönelik saldırıların gerçekleştirildiğini, operasyonla Çanakkale'nin karşılaştırıldığını anımsatan Erdoğan, "Çanakkale ile bunun ne alakası var?" dedi.
Operasyonun gayet akıllı bir şekilde yapıldığını ifade eden Erdoğan, "En ufak bir toprak kaybı olmadan, bizim sınırımıza en yakın yerde, yine Suriye topraklarında, orada çok daha coğrafi olarak uygun bir alanda, şu anda yerleşim yapılıyor, hazırlıklar yoğun bir şekilde devam ediyor, proje çalışmaları yapıldı, hemen anında da bu proje orada uygulanacak" diye konuştu.
Erdoğan, "Toprak kaybı olduğu" yönündeki iddialara da değinerek, "Hepsi yalan. Böyle bir şey yok. Vakti saati geldiği zaman inşallah bir Süleyman Şah Türbesi ziyaretine gidersin. Ne diyelim bunlara? Ancak bunu diyeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şu andaki yeni yapılan yer, hemen bizim sınırın önü olduğu için, orada taburlarımız var. Her şeyiyle daha güvende. Ama yine orada herhangi zerre kadar toprak kaybı olmadan burası inşa ediliyor. Milletten umudunu kesenler, işi milletin askerine, ordusuna, onun komutanına saldırmaya kadar vardırmışlardır. Bugüne kadar ülkenin, milletin hayrı için taş üstüne taş koydukları görülmemiş olanların, bu başarılı operasyonu bahane ederek, milletimizin gözbebeği ordumuza saldırmalarına asla izin vermeyiz, vermeyeceğiz. Milli iradenin temsilcilerine ve milletin bağrından çıkan kahraman ordumuza yönelttikleri saldırılar için kendilerini şiddetle kınıyorum. Milletimiz bu densizliklerin, bu haddini bilmezliklerin hesabını elbette kendilerinden soracaktır."
Erdoğan, "Türkiye bu operasyonu hiçbir örgütle işbirliği içinde veya onların izniyle asla yapmamıştır. Bunların hepsi yalandır. Bizim bu örgütlerle işbirliği yapmamıza ihtiyacımız yok. Bu ülke bu iradeye sahiptir, bu güce sahiptir, bu imkana sahiptir. Bu operasyon başından sonuna kadar Türkiye'nin kendi kararıyla, kendi planlamasıyla, kendi imkanlarıyla ve kendi kabiliyetiyle yürütülmüştür" dedi.
-"Bizim toprağa gömülse de tarihe sığmayacak nice değerlerimiz var"
Buradan kendilerine bir pay çıkararak, kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalışanlara da asla itibar edilmemesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, "Anamuhalefet, burada Esed rejimiyle beraber hareket etmektedir. Aynı şekilde maalesef diğer muhalefet de Esed rejimiyle beraber hareket etmektedir. Oradaki terör örgütleriyle beraber hareket etmektedirler. Çünkü bu harekete, bu operasyona karşı çıkanların yeri onların yanıdır. Bunu da böyle bilmemiz lazım" diye konuştu.
"Süleyman Şah Türbesi gündeme gelince bakıyorsunuz, hayatları boyunca bir türbenin önünden dahi geçmemiş olanlar bile, sabah akşam bunu zikreder, bunu konuşur hale geldi" diyen Erdoğan, "Aslında bunlar türbe nedir, onu bile bilmezler. Türbelerimiz, bizim tarihimizin, bizim kimliğimizin, kültürümüzün önemli birer mührüdür, köşe taşıdır. Coğrafyamızın dört bir yanına yayılmış olan türbelerimiz, manevi önemlerinin yanı sıra bu topraklardaki varlığımızın, birliğimizin, dirliğimizin adeta birer anıtlarıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Yahya Kemal'in, Madrid Büyükelçiliği görevini yürüttüğü zamanda, bir sohbet sırasında, Türkiye'nin nüfusunun 14-15 milyon olduğunun söylenmesi üzerine, toprağı işaret ederek, "Hayır. Türkiye'nin nüfusu 50 milyondur. Biz ölülerimizle birlikte yaşarız" dediğini aktaran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Mesele budur. Bizler, topraklarımızın altına defnettiğimiz ölülerimizi unutmayız. Onların hatıralarını yaşatma konusunda pek az millete nasip olacak bir hassasiyetimiz vardır. İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif Ersoy ne diyor? 'Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın. Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.' Biz böyle bir milletiz. Gerçekten de bizim toprağa gömülse de tarihe sığmayacak nice değerlerimiz, nice büyüklerimiz, nice kahramanlarımız var. Dünyanın geniş bir alana yayılmış şehitliklerimiz bulunuyor. Bunu, bunlar bilmez. Nerede, hangi şehitliğimiz var bilmezler. Biz gittiğimiz her ülkede, o şehitliklerimizi bugüne kadar aradık, bulduk, çıkardık. Tespitlerini yaptık, projeleri hazırladık, hepsini de ülkemize yaraşır, tarihimize yaraşır bir şekilde ihya etmenin çabası içinde olduk. Myanmar'da bin 600 şehidimizin bulunduğu iki şehitlikte çalışmalar başlattık. Hindistan'da bir şehitliğimizi tespit ettik, onunla ilgili çalışmaları başlattık. Polonya'daki şehitliğimizle ilgili proje çalışması bitti, yakında inşasına başlıyoruz. Slovakya'da aynı şekilde, iki ayrı yerde defnedilen şehitlerimizin naaşlarını bir yerde toplayıp şehitlik inşasına ilişkin çalışmalarımız devam ediyor."
-"(Sarıkamış) deyince aklına onun kayak gelir"
Sadece ülke dışındaki değil, ülke içindeki şehitliklerin de ihya edildiğini ve şehitlerin aziz hatıralarına uygun hale getirildiğini vurgulayan Erdoğan, "Adeta unutulmuş, terk edilmiş Çanakkale şehitliklerinin bulunduğu bölgeyi ecdadımızın şanına yakışır şekilde yeniden düzenledik. Şöyle 12 yıl öncesine gidin. 12 yıl önce Çanakkale Şehitliklerinin hali neydi? Gidenler bilir. Maalesef rezillikti. Ama biz orayı ele aldık, ihya ettik, inşa ettik ve orada müzeler, onların yanında öyle merkezler oluşturduk ki giden çocuklar, gençler, oradaki filmlerle adeta tarihe yeniden dönüyorlar" ifadesini kullandı.
Göreve geldiklerinde, yılda 250 bin ziyaretçisi olan Çanakkale Şehitliklerinin, şu anda 2,5-3 milyon kişiyi ağırladığını anımsatan Erdoğan, "Buraya durup dururken gelmedik" dedi.
Şimdi ise Sarıkamış harekatının gerçekleştirildiği, o büyük acının yaşandığı bölgede yeni bir çalışma başlatıldığını aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"Her yıl onbinlerce genç Sarıkamış'a gidiyor. Bizim organizasyonumuzla. Niye? Dedelerinin, şehitlerinin uğradığı o saldırıları görsün. Benim dedem de orada şehit oldu. Biz oraların kadrini biliriz. Bu muhalefetciler sadece konuşurlar. 'Sarıkamış'a kaç kere gittin?' diye sor, semtine bile uğramamıştır. O 'Sarıkamış' deyince aklına onun kayak gelir. Olayın gerçeği farklı. Orada bizim şehitlerimiz var. İnşallah orayı da Çanakkale gibi tarih hafızamıza kazandıracak, şehitlerimizin, gazilerimizin manevi hatıralarının yad edildiği örnek bir yer haline getireceğiz. Nerede şehitliğimiz varsa, her nerede bize ait bir hatıra varsa gidiyor, buluyor, onun azizliğine ve hatırasına uygun şekilde üzerimize düşeni yapıyoruz."
-"Hiçbir hakkımızdan, iddiamızdan vazgeçmiş değiliz"
Süleyman Şah Türbesi'nin de bunlardan biri olduğunu belirten Erdoğan, "Önemli olan rivayetler değildir, ayrıntılar değildir. Önemli olan Süleyman Şah'ın bu milletin kalbinde edindiği yerdir, makamdır. Bu millet, o topraklar başka bir devletin sınırları içinde kaldığında bile, Süleyman Şah'ın Türbesi'ne sahip çıkmışsa, herkese buna saygı duymak düşer" dedi.
Düne kadar, "dini mahiyet içeriyor" diye türbe kavramına karşı çıkanların, bu gün takındıkları tavrı görünce şaşırdığını belirten Erdoğan, "Biz o türbeyi sınırımıza yakın bir yere taşımakla, hiçbir hakkımızdan, iddiamızdan vazgeçmiş değiliz. Sadece askerlerimizin can güvenliğini temin, türbenin manevi hatırasına tazim için bir tedbir aldık ve bu nakli yaptık. Bu milli bir meseledir" diye konuştu.
Bu meseleyi günlük siyasete alet edenlerin her şeyden önce Süleyman Şah'ın manevi hatırasına saygısızlık içinde olduğunu kaydeden Erdoğan, Türkiye'yi okumaktan aciz olanların, bölgedeki ve dünyadaki gelişmeleri doğru değerlendirmelerini beklemenin yanlış olacağını, yine de insanın biraz izan, sağduyu, hakkaniyet beklemeden edemediğini söyledi.
Türkiye'nin, milletin hayrına söyleyecek sözleri olmadığını gösterenleri milletin takdirine, mahşeri vicdanın değerlendirmesine bıraktığını ifade eden Erdoğan, "Anadolu'nun ilelebet vatanımız olmasını sağlayan muazzam mücadelenin büyük kahramanlarından biri olarak milletimizin gönlünde taht kuran Süleyman Şah'ı rahmetle yad ediyorum. Bu vesileyle Süleyman Şah'ın mezarının bulunduğu yere o türbeyi yaptıran Abdülhamit Han'ı da rahmetle anıyorum" dedi.
(Sürecek)