Akarca, AA muhabirine, beynindeki tümör nedeniyle 1980'de Osmaniye'nin Kadirli ilçesindeki iş yerini kapatıp, deniz kıyısına yerleştiğini, o tarihten bu yana denizle iç içe yaşadığını belirtti.
Tutkunu olduğu deniz sayesinde hayatını kısıtlayan sağlık sorunlarından kurtulduğunu anlatan Akarca, "Burada yaşamaya öyle alıştım ki, denizin havasını solumadığım, suyunda yüzmediğim, kumsalda yürümediğim bir hayatı düşünemiyorum. Bundan sonra istesem de şehirde, insanların arasında yaşayamam. Denizden çıkardıklarımla karnımı doyuruyor, onları satarak geçimimi sağlıyorum' dedi.
Hangi deniz canlısının nerede ve nasıl avlanılacağını bildiğini, bunları pişirme konusunda da deneyimli olduğunu aktaran Akarca, kendisini "deniz tutkunu ve tabiat dostu" diye tanımladığını vurguladı.
Akarca, denizlerin hızla kirlendiğine, balık çeşitliliğinin azaldığına da dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Yaşadığım körfezde eski canlılık ve çeşitlilik yok. Önceleri 200'den fazla çeşit bulunan İskenderun Körfezi'nde bu sayının 50'ye düştüğünden söz ediliyor. Denize her açıldığımda ağlarıma 2-3 çuval atık madde takılıyor. Kumsallarımızın da kıymetini bilmiyoruz. Büyük kirlilik söz konusu. Körfezin etrafına inşa edilen termik ve doğalgaz çevrim santralleri, deniz suyunu ısıtıyor, kıyıya yapılan fabrikalar suyu kirletiyor. Maalesef denizi canlılar için yaşanmaz hale getiriyoruz, deniz canlılarını kendi ellerimizle kaçırıyoruz. Bir zamanlar dünyanın en kaliteli jumbo karidesinin çıktığı İskenderun Körfezi'nde yıllardır bu karidese rastlamadım."
- 'Eşimi kaybettikten sonra iyice yalnızlaştım'
Akarca, 4 yıl önce kendisini ziyarete gelen eşi, oğlu, gelini ve torununu trafik kazasında kaybettiğini, eşi öldükten sonra yalnızlaştığını söyledi.
Kendisini ziyarete sadece arkadaşlarının geldiğini anlatan Akarca, "Civar kentlerden arkadaşlarım ziyaretime gelir, onlarla balık pişirir, sohbet ederiz. Özellikle kış aylarında buralara fazla gelen olmaz. Hava şartları kötü olmadıkça her gün denize açılırım. Tuttuğum balıkları satmak için Osmaniye'ye, Erzin ve Dörtyol ilçelerine giderim. Bunların dışında televizyon izler, gazete okurum' diye konuştu.
Akarca, karavanın üzerine kurduğu rüzgar gülü ve güneş kolektörüyle elektrik enerji ürettiğini, bunu aydınlanma, televizyon, radyo ve buzdolabını çalıştırmada kullandığını kaydetti.