İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na sunulan fezlekede, devlet kadroları içerisine kümelenmiş örgüt üyelerinin yürüttükleri adli soruşturmaların talimatını örgüt lideri Fethullah Gülen'den aldıkları ya da yürütülen soruşturmalarla ilgili örgüt liderine bilgi vererek talimatlarına göre hareket ettikleri iddia edildi.
Gülen'in talimatı ya da bilgisi dahilinde yürütülen soruşturmalarda, medya organı olan gazete ve televizyonlarda soruşturma konusunun, halkın duygu ve düşüncelerine yavaş yavaş enjekte edilerek tepki ve duyguların yönetilmesine ön ayak olduğu aktarılan fezlekede, yine televizyonlarda yayınlanan dizilerde işlenen konular ve köşe yazarlarının işledikleri konuların birbiriyle paralel gitmesinin tek bir amacı olduğunun görüldüğü ifade edildi.
Fezlekede, yürütülen soruşturmaların operasyona dönüşmeden önceki safhalarında bu grubun gazetelerinde köşe yazarlığı yapan Emre Uslu ve Mehmet Baransu gibi kişilerin ilerleyen dönemde gerçekleşen operasyonları bilmelerinin manidar olduğu, soruşturmayı yürüten kişi ya da kişiler tarafından aynı amaca hizmet eden grup üyelerine bilgi ve belge aktarımı yapıldığı şüphesini uyandırdığı vurgulandı.
Fezlekede, şu ifadelere yer verildi:
'Ülkemizde İran ajanlarının bulunduğu ve bu ajanların devletin tüm kurumlarında, hatta başbakanın, bakanların, MİT müsteşarının danışmanları ile çok yakın çevrelerinde mevcut olduğu iddia edilerek bu kişilerin cep telefonları ile yaptıkları iletişimin kayıt altına alınması, özellikle Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başbakan olduğu dönemde dış ilişkiler ve Ortadoğu'dan sorumlu danışmanı olan Sefer Turan'ın şahsi telefonundan Filistin devlet başkanı ve başbakanları ile yaptığı görüşmelerin kayıt altına alınarak Türkiye'nin Ortadoğu politikası hakkında fikir ve bilgi sahibi olunması, 2010'da gerçekleşen ve 'Mavi Marmara olayı' olarak bilinen olayda gözaltına alınan İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım'a İsrailli yetkililer tarafından Selam örgütünün sorulması, devam eden süreçte Türkiye'de kamuoyunda 'Selam Tevhid' olarak bilinen 'sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü' adlı soruşturmanın yürütülmesi bir tesadüf olamaz.'
- "Talimatları Fethullah Gülen gönderiyor"
Devletin önemli kurumları hedef alınarak ajanlık yapıldığı iddiasıyla gerçekleştirilen soruşturmanın İsrail'in Ortadoğu politikasındaki çıkarları gözetilerek yapıldığı ve gelişen bu olayların İsrail'in çıkarlarıyla örtüştüğü belirtilen fezlekede, Gülen'in sahiplendiği ve talimat gönderdiği suça konu işleri gerçekleştiren kamu görevlilerinin de yaptıkları bu eylemleri sistemli ve örgütsel çalışma içerisinde yürüttükleri kaydedildi.
Fezlekede, kamu görevini kötüye kullanan görevliler ile aynı amaca hizmet ederek suça konu işlere iştirak eden diğer şüphelilerin, iyi örgütlenmiş bir örgütün nihai amacına ulaşmak için planlı ve örgütsel bir hiyerarşi içerisinde hareket ettiklerinin değerlendirildiği dile getirildi.
Tespit edilen yeni deliller doğrultusunda müşteki/mağdurlara yönelik eylemlere tek tek yer verilen fezlekede, "sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü" dosyasının acele bir şekilde kapatılarak şubeden gizlice çıkarılmak istendiği, dinleme işlemlerine ilişkin log kayıtlarının silinerek yapılan hukuksuz işlemlerin gizlenmeye ve yok edilmeye çalışıldığı, şüphelilerin de gerçekleştirdikleri eylemin vahametini bildikleri ve suç delillerini imha etme amacı taşıdıklarının anlaşıldığı aktarıldı.