AB Bakanlığınca Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi'nde, sivil toplum kuruluşları, yerel yönetimler, iş dünyası kuruluşları ve üniversite temsilcilerinin katılımıyla "AB'ye üyelik süreci ve Türkiye'nin yeni AB stratejisi" konulu sivil toplumla diyalog toplantısı düzenlendi.
Toplantının açılışındaki konuşmasına öldürülen üniversite öğrencisi Özgecan Aslan'ı anıp, anne ve babasına sabır dileyerek başlayan Volkan Bozkır, Türkiye'nin AB'ye üye olmak için çaba sarf etmesinin, ekonomik refaha ulaşmakla ilgisi olmadığını söyledi.
Bozkır, Ankara Anlaşması'nın imzaladığı 1963 yılında kişi başına düşen 400 dolarlık gelirin, günümüzde 11 bin 500 dolara yükseldiğini belirttiği Türkiye'nin, ekonomik açıdan ulaştığı seviye bakımından, AB'ye üye 22 ülkeden daha iyi konumda olduğunu vurguladı.
AB'ye üyeliğin, müktesebat olarak sunduğu önemli standartlarla, yaşamın her alanında hissedilecek önemli kazanımlar elde edilmesini sağladığına dikkati çeken Bozkır, AB üyelik sürecinde Türkiye'nin, demokrasi, temel hak ve özgürlükler alanında önemli mesafeler kat ettiğini ifade etti.
Bozkır, son 10 yılda yaklaşık 2 bin yasanın değiştirildiğine değinerek, "AB kelimesi olmasaydı, bu reformları yapabilme imkanımız gerçekten olmayacaktı" ifadesini kullandı.
Volkan Bozkır, 1980'li yıllarda 50 civarındaki sivil toplum kuruluşu sayısının, günümüzde 104 bine yükseldiğine işaret ederek, şunları söyledi:
"Bu rakama ulaşmak, çok anlamlıdır. Her şeyin tamamlandığını, sonuna geldiğimizi söylemek, mümkün değildir ama çok önemli mesafe alınmıştır. Birbirimizi kırmayarak, yönlendirerek, önümüzdeki çok önemli fırsatı Türkiye'nin 100. yıl dönümüne kadar iyi kullanmamız lazım. 100. yıl vizyonu, 2 trilyon dolarlık Türkiye, 25 bin dolarlık kişi başına milli gelir, 500 milyar dolarlık ihracat, bunlar belki 10 yıl önce telaffuz edilse dudaklarda gülümseme yaratabilecek rakamlardı. Bugün Türkiye'nin bunu başarabileceğine olan güven, tüm dünyada çok artmış vaziyette. Bunların yanında Türkiye, 2023'te öyle olmalı ki vatandaşı, etnik kimliği, dini inançları, yaşam biçimlerine bakılmaksızın bu ülkenin 1. sınıf vatandaşları olmalıdır."
-"Yanlış bilgilere dayanan algı oluşmuş vaziyette"
AB sürecinde Türkiye'nin yapacaklarının, "siyasi reform", "ekonomik ve sosyal dönüşüm", "iletişim stratejisi" olmak üzere, 3 ana unsur olarak planlandığını kaydeden Bozkır, şöyle devam etti:
"İletişim olmadığı takdirde, ne yapılanları anlatmak ne de yapılanların takdir görmesini sağlamak mümkün. Türkiye'nin son dönemde önemli sıkıntısı, batıdan Türkiye'ye bakıldığında, yanlış bilgilere dayanan algı oluşmuş vaziyette. Bu algıyı süratle doğru resimler koyarak değiştirmemiz lazım. Eğer resim doğru, algı bunun üzerine oluştuysa da bu resmi değiştirmeye çabalamamız lazım. Türkiye'nin birçok konuda hak etmediği tablolarla karşı karşıyayız. Bu mücadeleyi vermek için ana unsur olarak sivil toplumu ele alacağız. Türkiye'nin imajını düzeltmeyi, hak etmediği konularla baş etmeyi, gerçek tablolar varsa da bunları değiştirmeyi sivil toplumla beraber yapacağız. Bunlar için de AB kaynaklarını kullanacağız. 2020 yılına kadar 180 milyon avroluk kaynağımız var. Projelerle sivil toplum kuruluşlarının gelişmesini sağlayacağız."
Bozkır, son dönemde yaşananlarla birçok insanda "AB batıyor, ülkeler iflas ediyor, kazandığım paramı bu ülkeler için mi harcayacağım" diye kanaatler oluşmaya başladığını belirterek, AB'nin dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olduğunu, bu kanaatin oluşmasını da doğru bulmadığını dile getirdi.
- "Dünya idrak etmekte zorlandığı yeni sorunlarla karşı karşıya"
Volkan Bozkır, dünyanın, idrak etmekte zorlandığı yeni sorunlarla karşı karşıya bulunduğuna işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Radikalizm ve terörizmin yan yana geldiği ortamlarda, ezberler bozuluyor, paradigmalar değişiyor. AB ve Batı dünyasının, artık bir Hristiyan kulübü olma lüksü, bundan sonra yoktur, böyle bir şeyin imkanı da yoktur. Artık kültürler, renkler, inançlar bir araya gelecek. Ülkelerin bu sayede birbirine yaklaşması sağlanacak. Eğer Batı dünyası ve AB bu sorunlarla baş etmek istiyorsa, burada pırıl pırıl Türkiye var. Kültürler hazinesi, her türlü medeniyetin geçtiği Anadolu ve Trakya'dan bahsediyoruz. Tüm bu mutfağından insanının özelliklerine, kültürel katkılarına kadar çalışan Türkiye, Avrupa'da 34 saat çalışan insanlarla 51 saat ortalama çalışan Türk insanı. Nüfusunun yüzde 40'ı 25 yaş altında, genç, yetişmiş, güzel insanlara sahip, güçlü silahlı kuvvetlere sahip, enerji yollarının güvenliğini kontrol altına tutan Türkiye'yi, AB'nin üye yapmama lüksü yoktur. İnşallah vizenin kalktığı, Gümrük Birliği ticaretinin 300 milyar dolara çıktığı, standartlarının her alanda AB standartlarına yükseldiği Türkiye'ye, çok yakında ulaşacağız."
- Toplantıya büyük ilgi
Açılış konuşmasının ardından basına kapalı devam eden toplantı, büyük ilgi gördü. Bakan Bozkır'ın konuştuğu 700 kişilik Yunus Emre Salonu'nun yanı sıra, konuşmanın canlı aktarıldığı 620 ve 400 kişilik iki salon da tamamen doldu.
Toplantının "AB Fonları ve STK'lar Bilgilendirme" oturumunda, 2015 yılında Sivil Toplum Diyaloğu'nun geliştirilmesine ayrılan 11 Milyon avro kaynağın kullanımı hakkında bilgi verildi.
"Erasmus+ Programı Bilgilendirme" oturumundaysa 2014-2020 döneminde Avrupa'da ücretsiz eğitim, staj ve gönüllülük fırsatları sağlayacak Türkiye'ye tahsis edilecek yaklaşık 900 milyon avroluk Erasmus+ programına ilişkin bilgilendirme yapıldı.
Toplantıda ayrıca Türkiye-AB ilişkileri kapsamında AB Bakanlığı, Ulusal Ajans ve Türk Akreditasyon Kurumu stantları açıldı.
AB Bakanlığınca "Güçlü bir sivil toplum ve güçlü bir Türkiye" anlayışıyla düzenlendiği belirtilen diyalog toplantılarının ilki, 26 Kasım 2014'te 400'e yakın sivil toplum kuruluşundan 2 bin temsilcinin katılımıyla İstanbul'da gerçekleştirilmişti.