Çözüm sürecinde pazarlık nerede tıkanıyor
Çözüm sürecinde müzakere tartışmaları sürüyor. KCK'ya göre müzakereler başlamadan sürecin devam etmesi imkansız. Peki çözüm pazarlıkları nerede tıkandı? Nevzat Çiçek cevapladı:
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-02-18 11:35:50
TIMETURK | NEVZAT ÇİÇEK | @nevzatcicek
Türkiye çözüm sürecini yanlış zemin üzerinden yürütmeye çalıştığı için ne yazık ki çok iyi niyetli olan ve hayati bir öneme sahip çözüm süreci değişen şartlara göre yeni pazarlıklar üzerinden yürütülmeye çalışılıyor. Peki süreçte neler oluyor?
1- Çözüm sürecinin en önemli paradigma değişikliği ,MİT eski Müsteşarı Emre Taner'in MİT'in 80. kuruluş yılında yaptığı değerlendirmeydi. Emre Taner, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin paradigmasını değiştirmemesi durumunda Cumhuriyet'in 100. yılını kutlayamayacığını ifade ediyor ve kısaca paradigma değiştirmezsek "dağılırız" diyordu. Milli Güvenlik Kurulu'nda görüşülen ve devlet politikası olarak masada yerini alan çözüm süreci, bugünlere kadar getirildi ve ilk defa aracılar aradan çıkarılarak "Milli" bir çözüme odaklanıldı.
2-Türkiye'de çözüm süreci formülü aslında şöyle sağlanmalıydı; Güvenin oluşturulması-Normalleşmenin sağlanması-Yasal adımların atılması ve silahların tamamen bırakılması.Ancak bu formül işleme konulmadı ve öncelikli şart olarak silahsızlanma şartı ortaya kondu ama bu zaten var olan güvensizliği güvene dönüştüremedi ve güvensizlik üzerinden süreç tamamlanamadı
3-Türkiye çözüm süreci noktasında adım atarken yeni aktörlerin uluslararası anlamda ortaya çıkması neticesinde PKK, elindeki kozların daha da güçlendiğini ifade ederek yeni istek ve pazarlıkları masaya sürdü...Bu nedenle Kandil, 7 Haziran’daki seçimden önce silahların bırakıldığı yönünde bir açıklamayla kendisini bağlamak istemiyor. Silahı hâlâ bir koz olarak ellerinde tutup, siyasetin belirlenmesinde söz sahipliğindeki etkisini bırakmak istemiyor .Nitekim PKK silah bıraksa bile bunu sadece Türkiye için gerçekleştirecek, Suriye meselesinin böyle olduğu bir durumda Ortadoğu'da silah bırakmayacağını net olarak ifade ediyor
4-Çözüm süreci bir takvime bağlanmadığı için sürekli olarak provokasyona açık bir hale getirildi ve ne yazık ki en küçük olaylarda süreç bitiyor mu sorusu gündeme getirilldi. Sürecin sağlıklı yürütülebilmesi için baştan itibaren bunun bir takvime bağlanması gerekiyordu
5-Bugün sürecin tıkanma formülü şöyle ifade ediliyor; İmralı'da devlet heyeti Öcalan'a, "şartsız ve karşılıksız eylemsizlik, silahlı güçlerin çekilmesi ve nihai silahsızlanmaya ilişkin" açıklama yapmasını istedi. Bu çağrının ardından somut adımların atılacağı bilgisi verildi. Öcalan, silahsızlanma konusunda bir metin hazırlarken, bu gelişmeyi ve metnin açıklanma şartlarını HDP heyetine aktardı.Konu Kandil'de KCK yönetimi ile paylaşıldı. Görüşmelerin ikinci aşamasında Kandil'in görüşlerini de alan Öcalan, hükümete "Müzakereye başlanacağına yönelik açıklama yapılsın. İzleme Kurulu oluşturulsun, temel başlıklar müzakere masasında olsun" mesajı gönderdi ancak Kandil öncelikle yasal adımlar atılmasını ve kendilerine güvence verilmesiniistedi. Bu arada İç güvenlik Paketi Meclise geldi ve tepki ve pazarlıklar paket üzerinden dillendirilmeye başlandı
6-Bugün İç Güvenlik Paketi üzerinden sürecin bitme noktasına geldiği yönündeki açıklamalar gerçekçi değildir. Mesele Öcalan tarafından verilen 10 madde olduğu ifade ediliyor. Kamuoyuna çok yansımayan ama süreçte ciddi tıkanmayı getiren maddelerin başında Newroz gelmeden PKK militanlarının çekilmesi ve seçim barajı meselesi. geliyor PKK, çekilmenin gerçekleşmesi için %10 olan seçim barajının % 7'ye düşürülmesini istiyor. İki tarafta öncelikli olarak birbirlerinden adım bekliyor ve iş bu noktada tıkanıyor.Öyle ki Silahların bırakılması için şartlardan biri olarak öne sürülen İzleme Kurulu’nun oluşturulmasına, hükümet ihtiyatlı yaklaşıyor. Ortada bırakılan silah ve geri dönen örgüt üyesi olmadığı için, ‘İzleme Kurulu neyi izleyecek?’ yaklaşımı hâkim.PKK'da da "hükümet ne yaptı ki çekilelim" mantığı hakim
7-KCK, İç güvenlik paketinin esas amacını kendilerine yönelik olduğunu biliyor ve bu nedenle paketin geçmesi durumunda çözüm sürecinin biteceğini ifade ediyor. Hükümet yetkilileri de özellikle Kızıltepe, Cizre,Nusaybin ve Akçakale gibi sınır ilçelerine yakın yerlere PKK'nın çok sayıda silah soktuğunu biliyor ve bunun seçimlerden önce veya temmuz da bir "Serhıldan" a dönüştürülebileceğini bu nedenle de ancak iç güvenlik paketi ile bunu kontrol altına alabileceğine inanıyor. Diğer taraftan hükümet seçimlerin sağlıklı yapılabilmesi ve 6-7 Ekim olayları gibi benzer olayların tekrarlanmaması için kamu güvenliğini sağlama adına en sert tedbirleri alacağını ifade ediyor.
8- Bölgede yaptığım görüşmelerde HDP'nin %10 barajını aşamaması durumunda ve müzakarelerin de tıkanması meselesinde HDP'nin yerel parlamentosunu kuracağı ve Birleşmiş Milletler'e çağrı yapabileceği belirtiliyor.Bu çağrı ile birlikte PKK'nın "Serhıldan" diye nitelendirdiği halk ayaklanmasına çağrı yapacağı ve bunun üzerinden güvenlik politikalarının siyaseti esir alabileceği vurgulanıyor.Nitekim Sabri Ok'un yaptığı "Ok, “Ya müzakere ya da kendi mücadelemizle halkımızı özgürleştireceğiz, statümüzü oluşturacağız. Ama şimdi müzakere ile olmayacağı anlaşıldı. Eğer bugün yarın, yani çok kısa sürede müzakere başlamazsa bu süreç adına bir şey kalmadı diyebiliriz. AKP'nin adım atacağına yönelik şimdiye kadar bir işaret bulunmuyor” açıklaması da bu mihvalde bir açıklama olarak okunuyor.
9-Öcalan'ın "Silah miadını doldurdu. Kürt hareketi yoluna demokratik siyasetle devam edecek. Ben de Nevruz’da PKK’yı silahlı mücadeleyi bırakmak üzere kongre toplamaya çağıracağım.’" sözleri tartışıladursun, KCK'nın açıklamasında yer alan "“AKP Hükümeti’nin somut olarak müzakere başlıklarında kalıcı barışa gidecek çalışmalar yapmak yerine, kamuoyunda gerçekliğe tekabül etmeyen beklentiler üzerinden algı yönetimi oluşturma çalışmalarıyla zaman harcadığı tespiti yapılmıştır” sözleri aslında Kandil'in Öcalan'ı yeni söylemelere ittiğinin de göstergesidir. Nitekim bazı köşe yazarlarının Kandil ve Kürtlere yaptığı "Öcalan orada esirdir, Öcalan'a güven olmaz, siz kendi kararlarınızı kendiniz verin" sözleri bugün KCK tarafından da alttan alta tekrar dillendirilmektedir
10-Mesele "Silah bırakıp siyaset yapmaya ya da silahların gölgesinde siyaset yapmaktan vazgeçmeye var mısın? Yok musun? Bu son gelişmeler, bu meselenin taraflarının tamamının silah bırakma fikrine hazır olmadığını ortaya koydu." ama daha da önemlisi var olan güven ve normalleşmenin de hala sağlanamadığıdır...
SON VİDEO HABER
Haber Ara