Ankara 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada, tanık olarak duruşmaya çağrılan Tayan, avukatların sorularını yanıtladı.
Müşteki avukatlarından Emrullah Beytar, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Güven Erkaya ile ilgili bir gazete çıkan "sivil kuvvetler halletsin" haberini hatırlatarak, Tayan'a "Milli Savunma Bakanı olarak, neden hakkında işlem yapmadığı" sorusunu yöneltti.
Tayan, Deniz Kuvvetlerinin, öncelikle Genelkurmay ve Başbakanlığa bağlı olduğunu belirterek, "Başbakanlık, Genelkurmay, bir suç unsuru varsa gereğini yapmış mıdır, yapmamış mıdır bilmiyorum. Bir beyanda bulunmuş, bende okudum. Bunu eğer ülkedeki sorunu 'asker halletsin' deseydi, ben de Başbakana gider, gereğini yapmasını isterdim. Ama öyle olmadı. 'Sivil kuvvetler' sözünü askeri ve darbe niteliği taşıyan söz olarak görmüyorum" dedi.
Tayan, Beytar'ın "Sivil kuvvetlere yönelik brifingler verildi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Bunlar, bilgim ve yetkim dışında. İlgililer gerekli açıklamaları yaptılar. Konu mahiyeti ve içeriği hakkında yeterli bilgiye sahip değilim. Milli Savunma Bakanı iken, Necmettin Erbakan Başbakan'dı. Bir araya geldiğimizde hiç soru sormadı. Ne işlem yapıldığını bilmiyorum" şeklinde konuştu.
Beytar'ın, "Erkaya ile Gölbaşı'nda yemek yemişsiniz. Tansu Çiller'e yönelik, 'Söyleyin o kadına biz Yunan komutanlarına benzemeyiz' diye bir açıklama yaptığını duydunuz mu?" sorusu üzerine Tayan, "Duymadım. Sayın Tansu Çiller'e bir mesaj iletmek istiyorsa onu Genelkurmay Başkanı aracılığıyla gönderir. Böyle bir sözü bulunduğum yerde söyletmem" ifadesini kullandı.
Tayan, Sincan' da yürütülen tanklardan da haberinin olmadığını, sabah arkadaşlarına sorduğunda, birlik intikali yapıldığını söylediklerini aktardı.
Müşteki avukatlarından Hüsnü Tuna'nın, "O dönemde ortamı geren şeyler nelerdi?" sorusuna Tayan, "Bir hükümet üyesi, kuvvet komutanları için 'Omuzu kalabalıklar' diye beyan verirse bu gerginlik olur" dedi.
Tuna'nın, "Osman Özbek'in küfretmesi de gerginlik olmaz mı?" sorusuna Tayan, "Gerginliktir, onaylamam mümkün değildir. Sayın Erbakan'ın da 'Kanlı mı kansız mı olacak' sözü gerginliktir" diye cevap verdi.
Bu sırada izleyiciler arasında bulunan Musa Okçu,Tayan'a müdahale etmesi üzerine Mahkeme Başkanı tarafından salondan çıkartıldı.
-"Darbe davul zurnayla, lambalar açık bırakılarak yapılmaz"
"28 Şubat kararlarının hafifletilmesinde bir katkınız oldu mu?" sorusuna Tayan, "10 saat süre içinde kaleme alındı. Bir sekreterya var, bir arkadaşımız çalışıyor. Sonunda taslak ortaya çıktı. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Tansu Çiller tarafından değiştirilmesi istendi. Benim de bir kaç müdahalem olmuş olabilir. Üslupla, ifadelerle ilgili. Böyle bir çalışma olmuştur" diye konuştu.
Beytar, 28 Şubat sürecinde Genelkurmay Başkanlığında ışıklarının sabaha kadar yandığını hatırlatarak, 'Bütçesini hazırlayan bakan olarak neden hesap sormadınız" sorusu üzerine şöyle konuştu:
"Böyle bir izlemem, takibim olmadı. Genelkurmay Başkanlığının 24 saat ışıklarının yanması ülkemizin teminatı. Etrafımız ateş çemberiyken Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğünün lambalarını açık görürsem huzur duyarım. Darbe davul zurnayla, lambalar açık bırakılarak yapılmaz."
-Sivil memur Mehmet Özbek-
Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda, soruşturma sırasında "şüpheli" olarak ifadesi alınan sivil memur Mehmet Özbek, bu kez "tanık" sıfatıyla dinlendi.
İddianameye konu tarihlerde Genelkurmay Başkanlığı İç Güvenlik Dairesi Veri Toplama ve Analiz Şubesinde sivil memur olduğunu, kendisine verilen belgeleri daktilo ettiğini bildiren Özbek, şubenin PKK terörüyle ilgili bilgi toplamakla görevi olduğunu söyledi ve BÇG ile ilgili görevleri bulunmadığını belirtti.
İç Güvenlik Dairesine bağlı Plan ve Harekat şubelerinin de bulunduğunu anlatan Özbek, bu şubelerdeki görevlilerin, iş yoğunluğuna göre bulunduğu şubenin bilgisayarlarını kullanmış olabileceklerini ifade etti.
İddianamede aktarılan "belgelerin kendisine yazdırılmadığını, zaten yazdırılmasının da imkansız olduğunu" söyleyen Özbek, BÇG'yi, diğer sivil memurlar Ömer Özkan ve Necmettin Demirel'den duyduğunu aktardı.
Özbek, "Arkadaşlarım, öğle yemeğinde falan bir araya geldiğimizde, 'Yeni bir grup kurulacak' dediler. İş yükümüzün artacağını düşündük" dedi.
Soruşturma sırasında gözaltına alındığını ve savcıya ifade verdiğini belirten Özbek, o sırada gösterilen belgeleri yazmadığını söylemesine rağmen, savcının kendisini sıkıştırdığını ve "Bunları sen yazmışsın. Yaptığımız iz takibinde bu sonuç ortaya çıkıyor" dediğini öne sürdü.
Özbek, "O dönem bana uzun süre iş yaptırılmadı diye ısrar etmeme rağmen, listeyi önüme sürdü. 'Çık, nefes al, düşün' dedi. 15 dakika sonra geldim. Tutuklanma korkusu ve baskısıyla işaretleme yaptım" diye konuştu.
Özbek, akşam eve gittiğinde, ifadesinin bazı kısımlarının farklı anlamlara gelecek şekilde geçirildiğini gördüğünü ifade etti.
Soru üzerine Özbek, ifade verirken, yanında baro tarafından görevlendirilen bir avukat bulunduğunu söyledi, ancak sonraki süreçte ifadesini düzeltmek için bir başvurusunun olmadığını belirtti.
Sanık avukatlarından Erhan Tokatlı, iddianame savcısı hakkında suç duyurusunda bulunulması gerektiğini kaydetti.
Müşteki avukatlarından Namık Kemal Burhan ise Özbek'in, beyanıyla görevini kötüye kullandığını söyledi.
Duruşma, saat 17.15'e kadar ara verildi.