Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen duruşmada söz alan Ömer Zeren'in avukatı Mücahit Topaloğlu, dosyanın, bilirkişi incelemesi için Jandarma Kriminal Dairesine gönderildiğini, buradan, belgeler fotokopi olduğundan inceleme yapılamadığı yanıtı verildiğini söyledi.
Dosyanın daha sonra Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verildiğini ifade eden Topaloğlu, yargılamanın uzayacağı iddiasıyla dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesi kararından dönülmesini istedi.
-"Bu paralel yapı, 1 yıl öncesinden beni dinliyor"
Sanık Zeren ise 2009'da Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Dairesinde görev yaparken, İstihbarat Dairesi Başkanlığınca, "sahte isimlerle" dinlendiğini bildirerek, "Ben daha Orhan Özdemir ile çalışmazken, bu paralel yapı, bu örgüt, bu çete, 1 yıl öncesinden beni 'Murat Çirkin' ismiyle dinliyor. O tarihte, müdahil Muharrem Durmaz istihbarattan sorumlu şube müdürüydü" diye konuştu.
Hakkında dava açılmasına sebep belge oluşturulduğunda, bilgisayarın bulunduğu odada olmadığını odanın sahibinin belirttiğini anlatan Zeren, "Bu belgeler bilgisayara yüklendiği anda ben Sıhhiye'deydim" ifadesini kullandı.
Zeren, telefonlarının sahte isimle dinlenmesine ilişkin önceki günlerde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen Suçlar Bürosu Cumhuriyet Savcısı Tekin Küçük'e ifade verdiğini bildirdi ve ifade suretini dosyaya sundu.
Müdahil Muharrem Durmaz'ın avukatı Mustafa Hisar ise dosyayı Adli Tıp Kurumuna gönderme kararının, sanık avukatlarının da talebiyle alındığını iddia etti.
Bu beyan üzerine Zeren'in avukatı Topaloğlu, taleplerinin dosyanın Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine yönelik olmadığını ifade ederek, "Alın bir daha okuyun" dedi.
Hakim Sevim Korkmaz, atışmaya başlayan avukatları uyardıktan sonra, Jandarma Genel Komutanlığına yazılan müzekkerenin akıbetinin sorulmasını, dosyanın Adil Tıp Kurumuna gönderilip gönderilmeyeceğinin Jandarma Genel Komutanlığının cevabının ardından değerlendirilmesini kararlaştırarak, duruşmayı erteledi.
-İddianame
İddianamede, Özdemir ve bazı Kayserili iş adamlarının da arasında bulunduğu 78 kişinin, "ihaleye fesat karıştırmak, cebir ve tehdit yöntemlerini uygulayarak haksız ekonomik çıkar elde etmek, resmi belgelerde sahtecilik, görevi kötüye kullanmak" suçlarından Ankara'da dava açıldığı belirtilerek, davanın soruşturması sırasında medya mensuplarına "özel ileti" başlıklı "Muharrem Durmaz" imzalı bir belgenin "servis edildiği" savunuluyor.
O tarihte Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarattan sorumlu Müdür Yardımcısı Durmaz ile İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı Zeki Güven'in "Değerli savcım Cemil Tuğtekin" hitabıyla başlayan metni, basın mensuplarından edindikten sonra savcılığa başvurdukları bildirilen iddianamede, sanıklar, "dönemin Ankara Emniyet Müdürü Özdemir hakkındaki soruşturmayı etkilemek ve kamuoyunda Özdemir'e yönelik komplo yürütüldüğü algısı oluşturabilmek için sahte özel belge düzenlemekle" suçlanıyor.
-Zeren'in savcıya verdiği ifade
Zeren, savcıya verdiği ve dosyaya da sunduğu ifadesinde, hakkında dinleme kararı verilen 2009'da Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Dairesi Başkanlığında Başkomiser olduğunu belirtti. Aynı yıl Emniyet Amirliğine terfi ederek, Şanlıurfa'ya tayininin çıktığını, ancak idare mahkemesine açtığı dava sonucunda buraya gitmediğini kaydeden Zeren, 2010'da da Kayseri merkezli soruşturma kapsamında bir süre tutuklu kalan Ankara Emniyet Müdürü Özdemir'in Özel Kalem Müdürlüğünü yaptığını ifade etti.
Mahkeme kararıyla iki ayrı hattının "Murat Çirkin" ve "Hilmi Yıldırım" isimleriyle dinlendiğini aktaran Zeren, dinlemeye ilişkin talep yazısında tanımadığı, "Kürşat Mülazımoğlu", "Hüsamettin Güler" ve "Hilmi Karapınar" isimlerinin geçtiğini anlattı.
Zeren, "Ancak internetten yaptığım araştırma sonucunda, 'Hilmi Karapınar' olarak dinlenen kişinin, Milliyet gazetesi Ankara Adliyesi muhabiri Mehmet Türker Karapınar olduğunu öğrendim" ifadesini kullandı.
Ankara Emniyet Müdürlüğü Toplum Destekli Şube Müdürlüğü emrindeyken, Özel Kalem Müdürlüğünün alt katındaki İdari Büro Amiri odasını bir komiser yardımcısıyla paylaştığını belirten Zeren, Mayıs ve Haziran 2010'da, "bu odadaki bilgisayara 'örgüt üyeleri tarafından' Hamza Kaçar, Enis Berberoğlu, Fahri Aykırı ile ilgili boş ses dosyaları yüklendiğini" anlattı.
Odayı paylaştığı kişinin, "bilgisayara 24 Haziran 2010'da Muharrem Durmaz imzalı 5 evrak, aynı akşam Hamza Kaçar ile ilgili klasörün içine dönemin Ankara Cumhuriyet Savcısı Abbas Özden ile ilgili boş ses dosyası, 28 Haziran'da ise 3 ses dosyası, word belgesi ve özel ileti belgesi yüklediğini" ileri süren Zeren, "Özdemir'in tutuklanmasından sonra bu belgelere istinaden hakkımda soruşturma açıldı. 3 buçuk ay tutuklu kaldım" beyanında bulundu.
Özdemir hakkında dava açılırken, kendi dosyasının ayrıldığını bildiren Zeren, 3 yıl sonra hakkında Ankara 8. Asliye Ceza Mahkemesinde dava açıldığını belirtti.
"Dinleme kararının ekindeki bilgi notunda yer alan 'Murat Çirkin'i tanımadığını" ifade eden Zeren, şu görüşleri savundu:
"Bu adla, hakkımdaki adli soruşturmada karşılaştım. Bana ait telefonun HTS dökümünü incelediğimde Murat Çirkin adına kayıtlı hattan, telefonuma Haziran ve Temmuz 2010'da iki SMS gönderildiğini belirledim. Numarayı aradığımda, telefona cevap veren kişinin Murat Çirkin olduğunu, daha önce kayınvalidemin iş yerine bilgisayar verdiğini, ancak HTS dökümündeki mesajları atmasının mümkün olmadığını anlattı. Böylece, söz konusu SMS'lerin bilgisayar üzerinde yazılım kurmak veya GSM şirketlerinden tanıdıkları örgüt elemanları vasıtasıyla atıldığını anladım."
Dönemin İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nusret Senem'in, 2008'de "Emniyetteki ​F tipi yapılanmayla ilgili 57 Emniyet mensubunun isminin olduğu bir listeyle suç duyurusunda bulunduğunu, listede kendi isminin de yer aldığını" belirten Zeren, "Daha sonra Aydınlık gazetesinde haber yapıldı. Bu haberdeyse ismim yoktu. İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek ve ekibi bu listeyi hazırlayan kişi olarak beni gördü ve bu şekilde paralel yapının hedefi oldum. Beni önce Ergenekon'a bağlamak istemişler. Bağlayamayınca böyle bir soruşturmaya tabi tutuldum. F tipi listesiyle ilgili hakkımda tazminat davaları açıldı, suç duyurusunda bulunuldu. Ancak davaları kazandım, savcılık da takipsizlik kararı verdi" ifadelerini kullandı.