Işık, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
Paralel yapıyla mücadeleye ilişkin değerlendirmelerde bulunan Işık, 17-25 Aralık sürecinden sonra verilen mücadeleyi ve gelinen noktayı önemsediğini söyledi.
Bu mücadelede elde edilen başarının 2 temel aktörü olduğunu dile getiren Işık, en önemli aktörün millet olduğunu, paralel yapıyla mücadelede milletin 30 Mart ve 10 Ağustosta güçlü destek verdiğini ifade etti. Işık, şöyle konuştu:
"Milletimizin bize sandıkta verdiği en önemli mesaj; bu yapıyla mücadele edin ve devletin içerisinden temizleyin. Bunların beklentileri AK Parti'nin 30 Mart seçimlerinde yüzde 29-30'lara düşmesiydi. Vatandaş bunları çok seviyordu, AK Parti'ye de çok kızıyordu ve dolayısıyla desteğini çekecekti, beklenti o yöndeydi. Kendi aralarında, muhalefet partilerinden bazılarıyla yaptıkları görüşmelerde bunu açıkça söylüyorlardı. Hatta birbirlerine de gaz veriyorlardı. Ortaya konan tablo yüzde 45,5, yerel seçimlerde çok çok önemli bir oy oranı. Bir önceki yerel seçime göre de çok ciddi bir artış anlamına geliyor. 10 Ağustosta da Sayın Cumhurbaşkanımıza verilen destek çok anlamlı bir destek. Bunu aslında paralelle mücadeleye de vatandaşımızın verdiği destek olarak yorumluyorum. Diğer nokta da Sayın Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın ve hükümetimizin yürüttüğü mücadele."
- "Himmet paralarının makbuzu yok"
Paralel yapıyı etkin kılan en önemli nedenin yargıdaki, emniyetteki yapılanması ve bu yapılar arasındaki sıkı işbirliği olduğunu vurgulayan Işık, ayrıca başka stratejik kurumlarda benzer örgütlenmelere gidildiğini belirtti. Bu konuda Anadolu'da ilginç hikayeler dinlediklerini dile getiren Işık, şunları kaydetti:
"Güya himmet toplantısı yapıyorlar. O bölgenin küçük, orta ölçekli sanayicisini, iş adamı, esnafını davet ediyorlar, himmet isteyecekler. Bir bakıyorlar ki baş köşede savcı oturuyor, yanında emniyet müdürü, maliyeci oturuyor. Ondan sonra birisi kalkıyor normalde hiç veremeyeceği bir parayı taahhüt ediyor. Adamın gücü bin lira vermeye yetiyorsa '50 bin lira veriyorum' diyor. Halbuki vermiyor. Teşvik değil, gaz amaçlı. Maliyeci, emniyet müdürü orada 'ben de bari 25 bin lira vereyim' diyor ama 25 bin lirayı verme şansı yok. Bunlar bu işi, insanları kamu gücüyle zorlar hale getirmiştir. Hiçbirisinin de makbuzu yok. AK Parti'yi yolsuzlukla suçluyorlardı ya bugüne kadar toplanan himmet parasının tırnak içinde söylüyorum makbuzu var mı?
Stratejik noktalardaki yapılanmaları, bunlara hem çok ciddi güç veriyordu hem de kontrol etmek istedikleri yapıları kolaylıkla kontrol etmelerine imkan sağlıyordu. Buralardaki mücadele etkin olarak verilince paralel yapının beli kırılmıştır ama bu mücadele bu noktada da bırakılmamalıdır, tamamıyla devletin içerisinden tasfiye edilene kadar da sürdürülmelidir."
- TÜBİTAK'ta alınan önlemler
Amirinden değil, abisinden talimat alan hiç kimseyi devletin içerisinde barındırma imkanları olmadığını belirten Fikri Işık, böyle bir yapıya göz yumma imkanları olmadığını söyledi. Işık, "Bu yapıyla ilişkisi olan herkes mevzuata uygun olarak, hukuki yollarla gereken karşılığı görmüştür, görmeye de devam edecek. TÜBİTAK'ta bu yapıyla etkin bir mücadele ortaya koyduk, bu devam edecek. Bunu yaparken de bu yapıyla irtibatı olmayan, daha önce olduğu halde sonradan ayrılan insanların canının yanmasını da istemiyoruz. Bu noktada kararlı tutumuz var. Çok net sonuçlar aldık. Bundan sonra da kararlılığımızı sadece TÜBİTAK'ta değil, sorumlu olduğum bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarda bu mücadele devam edecek" diye konuştu.
- Bürokratların görev süresi
Bakan Işık, kamudaki görevden almalar ve bu konuda Meclis gündeminde bulunan düzenleme konusundaki sorular üzerine, bu düzenlemenin son derece gerekli olduğunu söyledi.
Bir iktidarın, o iktidarın politikalarına hiçbir şekilde inanmayan üst düzey bürokratlarla politikalarını hayata geçiremeyeceğini ifade eden Işık, şunları kaydetti:
"Bence belirli bir düzeyin üstündeki bürokratların hükümetle gelip hükümetle gitmesi esastır. Amerika'da bu uygulanıyor, Türkiye'de de bu uygulanmalı. Burada özlük hakların kaybının önüne geçmek için yaptığımız düzenlemede belli bir süre o özlük haklardan yararlanılmasının önü açılabilir. Şu anda TBMM'de bulunan düzenlemede bu öngörülüyor, belirli bir süre için atanan insanlar o sürenin sonu kadar görevden alınsalar dahi makamın getirdiği özlük haklarından yararlanma imkanına sahip olacaklar. Bu hakkaniyetli bir yaklaşım. Hem insanları mağdur etmemiş oluyorsunuz hem de çalışmak istemediğiniz bürokratı değiştirme imkanına sahip oluyorsunuz."
Fikri Işık, siyasi iktidarın güçsüz, bürokrasinin güçlü kalmasının siyasete irtifa kaybettirdiğine işaret ederek, bunlara fırsat vermemek için getirilen düzenlemenin yerinde olduğunu belirtti.
(Sürecek)