Marx yaşasa İsrail'i onaylamazdı
İspanya’nın en saygın tarihçilerinden 84 yaşındaki Josep Fontana son yıllarda Avrupa’da artış gösteren İslamofobi ile ilgili Derin Tarih'in Şubat sayısına açıklamalarda bulundu.
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-02-16 16:22:59
Fontana, 1945 yılından önce İslamcı terörizm diye bir kavramın olmadığına dikkat çekerek terör ile İslam’ın bağdaştırılmasını doğru bulmadığını ifade ediyor. İsrail’in Filistinlilere yönelik uygulamalarını değerlendiren ünlü tarihçi “Marx yaşasa Yahudi olmasına rağmen İsrail’i onaylamazdı” dedi.
Derin Tarih'ten Rabia Albayrak'a konuşan Jesep Fantana'nın sorulara verdiği yanıtlar şöyle:
Bu yüksek duvar İslam söz konusu olduğunda İslamofobiye dönüştü diyebilir miyiz?
İslamofobi çoğunlukla İslamcı terörizmin İslamla özdeşleştirilmesiyle meşrulaştırılmaktadır. Ne var ki insanların genellikle fark etmedikleri şey, 1945 yılından önce “İslamcı terörizm” diye bir mefhumun var olmadığıdır ve bu olguyu Avrupa ile Amerika’nın Ortadoğu’daki terörizmine tepki olarak değerlendirmek gerekir. Fakat aynı şekilde ne İslamcı, ne Yahudi, ne de Hıristiyan terörizm kabul edilebilir.
Oysa Müslümanların Avrupa medeniyetine pek çok katkısı olmuştu. Öyle değil mi?
Müslümanların Avrupa’ya yapmış oldukları çok sayıda ve çok önemli katkılar var. Bunların bazıları unutuldu, bazıları ise Hindistan veya Çin kökenli. Ne var ki bunlar İslamın aracılığı olmasa Avrupa’ya ulaşamazdı.
Bunların arasında bazı bitki türleri, tarımsal sulama teknikleri ve sıkça “Arap rakamları” ya da “Hint rakamları” şeklinde anılan yeni bir sayı sisteminin Avrupa’ya girmesi gibi bir dizi bilimsel gelişme de yer alıyor ki, bu yeni sayı sistemi olmasaydı modern bilimin gelişmesi de mümkün olmazdı.
Çarpıtılmış Geçmişe Ayna adlı kitabınızda Haçlı ruhunun yalnız İslam dinine değil, Doğu Hıristiyanlığına bakış açımızı da çarpıttığını dile getirmişsiniz. Bunu biraz açar mısınız?
Bu oldukça uzun bir açıklama gerektiren bir konu. Roma Kilisesi Ortodoks kavramını politik anlamda kullanmıştır. Bu kavram yalnızca Nesturiler gibi Asya’da yerleşik Hıristiyan kiliselerini dışlamak için değil, aynı zamanda Hıristiyanlık içinde inançlarını sivil ya da dinî (kilise vb.) otoritelerin kontrolü dışında ifa etmek isteyen gruplara karşı da kullanılıyordu. Unutmamak gerekir ki, örneğin Katharlara yönelik imha girişimleri gibi çok sayıda içe dönük Haçlı seferi de mevcuttur.
Marx İsrail’i onaylamazdı
Avrupalılar tarafından birçok kez dışlanan ve katliama maruz kalan Yahudilerin kurduğu İsrail devletinin bugün aynı uygulamayı Filistinlilere yapmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
İsrail devletinin Filistinlilere dönük politikalarını Por el bien del imperio adlı eserimde dile getirdim ve her zaman “anti-Siyonist” olduğumu ama “anti-Semit” olmadığımı ifade etmeye çalıştım. Entelektüel referanslarımdan bazıları, örneğin Spinoza, Heine, Marx ve Walter Benjamin birer Yahudi’ydi. Ancak ben bu kişilerin hiçbirinin İsrail’in bugünkü siyasî faaliyetlerini onaylayacaklarını düşünmüyorum.
SON VİDEO HABER
Haber Ara