Eski istihbaratçı Fidan'ın istifasını yorumladı
Batı Çalışma Grubu'nu ortaya çıkararak 28 Şubat sürecinde önemli bir deşifre gerçekleştiren Eski Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu, Hakan Fidan'ın istifasını değerlendirdi. İşte o yazı:
11 Yıl Önce Güncellendi
2015-02-16 14:34:48
Keşke istifa etmeseydi
Hakan Fidan’ın, MİT Müsteşarlığı görevinden istifa ederek Ak-Parti’den milletvekili adayı olması ile özellikle polemikçiler tarafından başlatılan asparagas haber ve yorumlar, hız kesmeden, Türkiye’nin bir numaralı gündemi olmayı sürdürüyor. Hakan Fidan’ın 25 Mayıs 2010 tarihinde MİT Müsteşarlığı görevine atanması, birçok yönlerden bir ilk olarak Cumhuriyet tarihimizde müstesna yerini almıştı.
Fidan’ın atanması, Cumhuriyet tarihinin en genç MİT Müsteşarı'na işaret ederken, askeri vesayet mekanizmaları tarafından, Milli Güvenlik ve İstihbarat alanlarını kontrol altında tutmak gayesiyle, MİT’e müsteşar atamalarında, demokrasi ve hukuk dışı gelenek ve teamüllerin uygulanması sürecine de son vermişti.
1960 ve 1982 darbe anayasalarının demokrasi ve millet iradesini tehdit ve tehlike gören bir vesayet perspektifi ile oluşturulması, Milli Güvenlik Kurulu’nu, anayasa üstü bir kurum haline getirmiş, hükümete tavsiye niteliğinde karar alması gereken bu önemli kurum, vesayetçi yapıların kontrolünde eski Türkiye’de seçimle iş başına gelmiş siyasi iktidarlara, başta atamalar olmak üzere müdahale eden bir yapıya dönüştürülmüştü.
Bu bağlamda eski Türkiye’de vesayetçi bir anlayışla, MİT’e atanan asker kökenli, müsteşarların en az korgeneral rütbesinde olmasına yönelik gelenek ve teamüller, devlet idaresinde millet iradesini öne çıkarma vizyonu ve misyonu ile hareket eden, Başbakan Erdoğan tarafından yıkılarak orduda, 1986-2001 yılları arasında astsubay olarak görev yapan Hakan Fidan bir ilk olarak MİT Müsteşarlığı'na atanmıştı. Bu atama, Türkiye’nin demokrasi tarihinde Ak Parti tarafından gerçekleştirilen sessiz devrimlerden yalnızca biriydi diyebiliriz.
Geçmiş dönemlerde MİT’in, Batılı ülkelere bağımlı kalması, içe dönük faaliyetleri müsteşarların asker kökenli olması gibi nedenlerle, darbeleri hükümete bildirmediği, soğuk savaş döneminin devleti öne çıkaran, katı, komplocu gizlilik içeren konseptinden kendisini kurtaramadığı, İKK konusundaki yetersizliği yönünde eleştiriler yapıla gelmişti.
Hakan Fidan’ın müsteşarlığı döneminde ise MİT siyasi iradenin desteğiyle dışa açıldı. Batı’ya olan bağımlılığı yerini ülke menfaatleri ve ulusal güvenliğimiz açısından Ortadoğu ve dünyada inisiyatif alabilen, ülkesinde oyun kurulan bir ülke statüsünden oyun kuran bir ülke statüsüne geçiş sürecine bıraktı. En önemlisi küresel ve Batılı ülke gizli servisleri ile ilişki ve diyaloglarda mütekabiliyet esasları çerçevesinde bağımsız ve aktif bir istihbarat anlayışı ve yapılanmasına gidildi.
Bu çerçevede MİT’in hukuki alt yapısı, yetki, teknik donanım ve lojistik standartları, Batılı ülkelerle boy ölçüşebilecek bir seviyeye getirildi. Ayrıca, MİT’e Bakanlar Kurulu kararı ile dış operasyon yetkisi verilerek, Türkiye’nin sert ve yumuşak güç kullanma stratejileri doğrultusunda ‘’caydırıcı gücünün ‘’ arttırılması hedeflendi.
YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
SON VİDEO HABER
Haber Ara