Bakanlıktan yapılan açıklamaya göre, Işık, 24 TV'de katıldığı programda, gündemle ilgili soruları yanıtladı.
TBMM Genel Kurulu'nda görüşülen İç Güvenlik Yasa Tasarısı'na ilişkin değerlendirmelerde bulunan Işık, tasarı ile Çözüm Süreci'nin birbiriyle bağlantılı olduğunu ifade etti.
Özgürlüklerle güvenliğin dengesine dikkati çeken Işık, şunları kaydetti:
"İç Güvenlik Yasası, Çözüm Süreci'nin garantörüdür. Böyle bir yasa olmazsa her an sokaklar terörize edilir ve böyle olursa da Çözüm Süreci riske girer. Çözüm Süreci'nin başarıya ulaşmasını istiyorsak ki çok büyük bir kesim istiyor. Özgürlük güvenlik dengesinde çok dikkatli olmalıyız. Ne özgürlüğü güvenliğe feda edebiliriz ne de güvenliği özgürlüğe feda edebiliriz. Son olarak dünyada yaşanan olaylar da bunu gösterdi. 6-8 Ekim Kobani olaylarında pek çok insanımızın canı gitti mi? Gitti. Bütün bunlar neyi gösterdi? Kesinlikle güvenliğin özgürlükler için olmazsa olmaz koşul olduğunu gösterdi. Çözüm Süreci'nin emniyetle yoluna devam edebilmesi için kesinlikle güvenliğin sağlanması gerekiyor."
Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin, yasayı en sabırsızlıkla bekleyen bölgeler olduğunu dile getiren Işık, bölgede insanların güvenle sokağa çıkmak istediğini söyledi.
Işık, muhalefetin "istemezükçü" tavrının yanlış olduğunu vurgulayarak, "İnsanlar sokağa güvenle çıkmak istiyor. İnsanlar sokakta molotof atılıp çoluğunun çocuğunun hayatını kaybetmesini istemiyor. Çözüm Süreci'nin başarıya ulaşmasını isteyenler varsa, İç Güvenlik Yasası'na destek vermeli" dedi.
-"Pakette AB müktesebatına aykırı hiçbir madde yok"-
Hükümetin bu konudaki kararlılığını vurgulayan Işık, pakette Avrupa Birliği (AB) müktesebatına aykırı hiç bir maddenin bulunmadığını bildirdi.
Işık, sözlerini şöyle tamamladı:
"Genel kuruldaki yasa tasarısında AB normlarının dışında hiçbir madde yok. AB'de uygulanmayan hiçbir madde yok. İçişleri Bakanımızı tebrik ediyorum. Büyük hassasiyetle hazırlandı. İç güvenliğiniz tehlikeye girerse ulusal güvenliğiniz tehlikeye giriyor. Ukrayna ve Mısır iki örnek. Ülkelerin içlerine sokak hareketleriyle şekil verme anlayışı var buralarda. Bunlara karşı son derece uyanık olmak zorundayız. Ukrayna'da sokak hareketiyle yönetimi değiştirdiler ve Ukrayna parçalandı, ciddi çatışmalarla ülke darmadağın oldu. Kobani de DEAŞ tarafından saldırı olunca, 200 bin Kobanili Türkiye'ye sığındı, onlara kucak açıldı ama Kobani olayları bahane edilerek, 60'a yakın vatandaşın can verdiği sokak olayları oluştu. Bunlara müsaade edemeyiz."