Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Türkiye'nin Sana Büyükelçisi Çorman Ankara'ya döndü

Türkiye'nin Sana Büyükelçisi Çorman Ankara'ya döndü

11 Yıl Önce Güncellendi

2015-02-16 13:31:16

Türkiye'nin Sana Büyükelçisi Çorman Ankara'ya döndü
Yemen'deki çatışmalar nedeniyle Türkiye'nin Sana Büyükelçiliği faaliyetlerinin askıya alınmasının ardından Büyükelçi Fazlı Çorman, Ankara'ya geldi.

Esenboğa Havaalanı'nda gazetecilere açıklamada bulunan Çorman, Yemen'deki siyasi krizin, güvenlik açısından da durumu kötüleştirdiğini ve günlük hayattaki zorlukların giderek orada görev yapmalarını zorlaştırdığını söyledi.

Son dönemde özellikle hükümet mensuplarının topluca istifa ettiğini, cumhurbaşkanı ve başbakanın ev hapsinde tutulduğunu anımsatan Çorman, "Bu koşullar altında önümüzü tam göremediğimiz için, çok titizlikle tekrar tekrar gözden geçirerek aldığımız bir karar. Şu aşamada orayı terk edip gelmeyi istemedik. Ama bunu yapmak zorunda hissettik. Ankara böyle bir karar verdi. Biz de döndük" diye konuştu.

Çorman, Büyükelçiliğin kapatılmadığını, faaliyetlerinin askıya alındığını vurgulayarak başkent Sana'daki binaların Türkiye Büyükelçiliği olarak varlığını sürdürdüğünü ancak siyasi faaliyet ve konsolosluk hizmetleri verilemeyeceğini ifade etti.

Büyükelçilikte çalışan Türk vatandaşlarının ailelerinin çok daha önceden, personelin ise bugün Türkiye'ye döndüğünü belirten Çorman, Büyükelçiliğin yerel görevliler tarafından açık tutulacağını kaydetti. Fazlı Çorman, bu kişiler aracılığıyla Yemen'deki süreci izlemeye devam edeceklerini söyledi.

Büyükelçi Çorman, aynı şirkette çalışan 200'ün üzerinde Türk vatandaşının Yemen'den döndüğünü ve yaklaşık 300'ünün hala bu ülkede bulunduğunu ifade ederek şöyle konuştu:

"Oradaki vatandaşlarımızın büyük bir kısmı oraya çok yerleşmiş insanlar. Yemen gidilip de dönülmeyen bir yer. Orada hayat kurmuş insanlarımız var. Güvenlik durumu çok çok kötü hale gelmediği takdirde dönmeye pek niyetleri yok. Ama dün büyükelçiliğimizin işlem yapılabilen son günü olduğu için bütün vatandaşlarımız geldi, işlemlerini yaptırdı. Siyasi duruma ilişkin sorular sordular. Biz de tavsiyelerimizi ilettik."

Yemen'e ne zaman döneceğine ilişkin soruyu da "Bu çok zor bir soru. Benim gönlümden geçen hemen geri dönebilmek. Elbette siyasi gelişmeler bunu gösterecek" yanıtını veren Çorman, ülkede tarafların güç savaşı içinde olduğunu vurguladı.

Birleşmiş Milletler (BM) Yemen Özel Temsilcisi Cemal Benomar gözetimi altındaki görüşmelere değinen Çorman, krizlerin tırmandığı zaman dahi görüşmelerin tam olarak durmadığına işaret etti. Büyükelçi Çorman, Türkiye'ye gelmeden önce en son görüştüğü kişinin Benomar ve birkaç siyasi yetkili olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu anda ümit var, devam ediyor. Anayasal deklarasyon adı altında 6 Şubat'ta yapılan açıklamanın kabul edilemeyecek unsurları var, tek taraflı unsurları var. O unsurlar unutulup da tekrar ondan önceki görüşmeler çizgisinden devam ederse aslında önümüzde böyle bir imtihan var. Yani Yemen tamamen elden çıkmış diyemeyiz. Geçiş süreci bu. Diğer Arap uyanışı ülkelerinden farklı olarak bugüne kadar barışçı bir şekilde gelebilmişti, bundan sonra da umarız öyle olur. Çok fazla vakit geçirmeden orada işimizin başına dönmek istiyoruz. Yemenliler de Türkiye'ye bu gözle bakıyorlar. Bütün kesimler bizim ayrılmamızdan üzüntü duydu ve dönmemizi istiyorlar. Sadece bizim değil, diğer uluslararası toplumun üyelerinin de dönmesini istiyorlar."

Büyükelçi Çorman, Dışişleri Bakanlığı'na gideceğini belirterek "Döndüğümüze göre artık emirlerine amade olacağız" dedi.

Dışişleri Bakanlığı, bugün yaptığı açıklamada, Yemen'deki yönetim krizi, buna bağlı istikrarsızlık, toplumsal gösteriler ve karşıt güçler arasındaki çatışmaların ülkede ciddi güvenlik zafiyetine sebep olduğunu belirterek Türkiye'nin Sana Büyükelçiliğinin faaliyetlerinin askıya alındığını bildirmişti.

Yemen'de 'Arap Uyanışı' etkisiyle 2011'in başlarında dönemin Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in 33 yıllık yönetiminin sonlanması için halk ayaklanmaları başlatılmıştı. Sana'da başlayan ve ülkeye yayılan ayaklanmalar, Salih'in 2011 Aralık ayında yetkilerini yardımcısı Abdurabbu Mansur Hadi'ye devretmesiyle sonuçlanmıştı. Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Birleşmiş Milletler (BM) desteğiyle başlatılan 2 yıllık geçiş sürecinin ardından siyasi tarafların katılımıyla uzun süreli diyalog görüşmeleri yapılmıştı.

Geçen yıl eylülde başkent Sana'da kontrolü sağlayan Husiler ile yönetim arasında 21 Eylül'de, "3 gün içinde yeni hükümet kurulması, Cumhurbaşkanı Hadi'nin hiçbir siyasi partiye üye olmayan birine başbakanlık görevi vermesi, petrol ürünlerine zamların düşürülmesi" gibi maddelerin yer aldığı anlaşma imzalanmıştı. Hadi, Ofis Müdürü Ahmed Avad bin Mübarek'i hükümeti kurmakla görevlendirmiş ancak tepkiler üzerine bu görev Halid Mahfuz Bahhah'a verilmişti.

Hükümet ve Cumhurbaşkanı Hadi'nin ocakta istifa etmesinin ardından Husiler, 6 Şubat'ta, ülkedeki siyasi geçiş sürecini belirleyecek "Anayasa Manifestosu" adıyla bildiri yayımlamıştı. Anayasanın yürürlükte kalacağı belirtilen manifestoda, 5 üyeli "Başkanlık Konseyi" ve 551 sandalyeli "Ulusal Geçiş Meclisi"nin kurulması öngörülmüştü. Husiler ayrıca feshettikleri parlamentonun üyelerini, yeni meclise katılmaya çağırmıştı.

Husilerin bu müdahalesi birçok kesim tarafından 'darbe" olarak nitelendirilmişti.

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara