Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Fizyoloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bekir Çoksevim, AA muhabirine yaptığı açıklamada, egzersizle sporun birbirinden ayırt edilmesi gerektiğini, sporun belli bir alanı, sahası, kuralları, kıyafeti, süresi, detayı olduğunu; diğer taraftan yarım saatlik yürüyüşün bile egzersiz olarak kabul edilebildiğini söyledi.
Sağlıklı ve dinamik bir yaşam için egzersizin gerekli olduğunu dile getiren Çoksevim, gebelik döneminde anne adaylarının da hafif egzersizler yapabileceklerini belirtti
Çoksevim, egzersiz için kişinin ilk olarak kalp atım sayısını, kan basıncını ve vücut sıcaklığını bilmesi gerektiğine dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Nabız yarım saatlik bir yürüyüşte ne kadar artıyor bunu tespit etmeliyiz. Anne adayı farklı bir yük taşıyor ayrıca fonksiyonları açısından farklılıklar söz konusu. Endokrin sistemi, dolaşım sistemi önemli derecede değişiyor. Kalbinde önemli derecede bir direnç oluşuyor. Bu farklılaşma karşısında egzersizler anne adayını doğuma hazırlar. Egzersize gebeliğin ilk 3 aylık döneminde başlamamak lazım çünkü bu dönem bebeğin oluşum safhasıdır. Bu dönemi sakin ve sağlıklı geçiren anne artık egzersize başlayabilir. Bu egzersizler hafif olmalı, ani iniş ve çıkışlar olmamalı."
- En ideal egzersiz yürüyüş
İnsan için yürümenin temel bir egzersiz olduğuna işaret eden Çoksevim, "Doğan bir bebek zamanla emeklemeyi daha sonra da yürümeyi öğrenir. Bu, bizim vazgeçilmez egzersizimizdir. Egzersiz sayesinde vücudun esnekliği ve dayanıklılığı artıyor. Bir anne adayı için en ideal egzersiz yürüyüştür. Yürüyüşler sayesinde anne doğumu daha rahat ve kolay gerçekleştirir. Bir gebe, müsabakalara hazırlanıyor gibi ağır salon egzersizleri değil, hafif egzersizler yapmalı. Yürüyüşleri de gebeler, kendilerini dinleyerek, nabız sayılarını, harcadıkları eforu bilerek yapmalılar" diye konuştu.
Prof. Dr. Çoksevim, egzersizin insanı hayata yeniden bağladığını ve bir yenilenme sağladığını vurgulayarak, gebelerin özellikle alt ve bel egzersizleri yapılabileceklerini, bunları da kendilerini yormadan, travmaya uğramadan yapmaları gerektiğini kaydetti.
Egzersizlerin doğum zamanına kadar devam edebileceğini anlatan Çoksevim, şöyle devam etti:
"Annelerimizin, ninelerimizin tarlada doğurduklarına dair anılar dinleriz. Anne tarlada çalışıyordur, o ana kadar egzersiz yapmıştır. Doğal olarak da o zamanın imkanlarında kendi başına bu doğumu kolayca gerçekleştirmiştir. Bir annenin doğumda kullandığı güç, yaklaşık 1,5 ton civarında. Annelerimizi uyguladıkları bu güçten dolayı bir dünya şampiyonu olarak adlandırabiliriz."